Evet geç kaldığım bir karşılaşmaydı kesinlikle, ağır, soğuk bir Ankara cumasıydı, günlerden 10 Aralık … Okuldan çıkmış, Yüksel’de Spartaküs Kültür Merkezi’ne doğru yürüyordum, kar yağıyor muydu tam hatırlamıyorum, ama kesinlikle üşüyordum yine J daha önce hiç ne yazık ki Aslı Erdoğan’nın kitabını okumamıştım, sadece tutuklanmasına yol açtığı söylenen köşe yazılarını okumuş; ’’katliamları ve işkenceleri yazmak yine bu ülkede epey sorun elbet, lanet olsun’’ diye düşünmüştüm ve o sanıyorum 10 Aralık’ta, üç buçuk aydır tutuklu yatıyordu, yine yollar da ‘’ bir yazarı tutuklandığı için tanımak, ne kadar acı, acı mı Erinç? ‘’Diye kendime sorular sorarak Spartaküs’e geldim, kapıda ilk Ahmet’i gördüm (aslında o zaman tanışmıyorduk, sonradan öğrendim adını) çok heyecanlıydı, gözleri parlıyordu ve Aslı Erdoğan’nın özgürlüğüne kavuşması için bir arkadaşı, bir dostu olarak bu etkinlikleri Ankara’da ilk kez yapmaya başladığı için çok heyecanlandığını dile getirdi ve ‘’Aslı Erdoğan buluşmaları’’ için ilk önce bir belgesel göstermek istediğini söyledi. Bu belgesel, ilk kez TRT Türk’te 2013’te yayınlanan, her bölümünde farklı yazarları ele alan ’’İnsan Manzaraları’’ adlı belgeseldi. Belgesel devlet kanalında üç yıl önce ’’ bol ödül almış, süper yazarımız aynı zamanda dünyaca ünlü nükleer fizikçimiz’’ denilip pamuklara sarılan, böyle (devlet kanalında da olsa, TRT belgesellerini bir şekliyle iyi biliriz) naif, hoş ve kaliteli bir belgeseli çekilen bir sanatçıyı, aynı iktidarda üç yıl sonra birden bire hapse atabiliyorlardı, nedense bu ülkede böyle içler acısı olaylar hep bana veya (hissediyorum ki benim gibi düşünen) bizlere dejavu etkisi yaratıyor haliyle , umut etmeye devam,Aslı Erdoğan artık bizimle ve özgür Gel gelelim belgesele ;
İzlerken Aslı Erdoğan’a hayran olmamak elde değil, hayat hikayesini, yaptıklarını anlatma şekli, üslubundan çok etkilendim, o yalnızlığı, yaşamak için farklı yollar denemesi , başarılı olduğu akademiden kendini uzaklaştırması, farklı yaşamlara ve yazmaya olan tutkusu, gerçekten ufkumu açtı.
Ufak Aslı Erdoğan Notlarım: 4 yaşında okumayı kendi kendime öğrenmişim, üstün zekalı olduğum ortaya çıkmış, yapayalnız, insanlarla konuşacak hiçbir şey bulamayan, sürekli okuyan, ailesinden iki şey istiyor ; bir piyano diğeri de köpek, ikisi de asla alınmıyor. Bir daha da hayatta kimseden bir şey istemiyor. Deli gibi okuyor, ailesinden bir gram sevgi görecekse o da ‘’zekası’’ yla olacaktı, ilk şiirimi ve hikayemi 10 yaşında yazdım. 16 yaşım Kafka, Çehov… İlk paramı televizyonda yaptığım klasik bale dansıyla kazandım, babam bale yaptığımı bilmiyordu, bu sayede öğrendi ve çok kızdı…Belgeselin kendisini izlemenizi elbet tavsiye ediyorum.:)
(ve ekstra olarak bu röportajını da tavsiye ediyorum )
O akşam Aslı Erdoğan’ı az çok tanıdığıma sevinmişken bir de ‘’Mucizevi Mandarin’’ kitabını tartıştık, daha doğrusu ben okumadığım için sesimi çıkarmadım, insanları dinledim yeni bir insanı tanımaya başlamanın mutluluğuyla…
Aslı Erdoğan’la tanışmama vesile olan Ahmet Ergül’e sevgilerle…