Dünya gerçekten biyolojik bir şey ve kimse gerçekten yalnız kalamıyor hiçbir yerde, beton binalarda dört duvar arasında bile. Misal evimde yalnız yaşadığımı sanıyorum sadece arsız sineklerle. Oysa geceleri uyanıp ışığı açıyorum ve anlıyorum ki böceklerim de var evimi paylaştığım. Ama benim yattığım odada kalmıyorlar pek. Çok ince ve saygılılar; seviyorum bu tavırlarını. Gündüzleri bana verip geceleri kullanıyorlar evi. Hasbelkader densizlik edip uyanırsam gece yarısı susayarak veya tuvalete gitmek için işte o zaman görüyorum ev arkadaşlarımı. Işığı açar açmaz hızla saklanıveriyor bazıları. Bazıları ise saklanamayınca öyle kımıltısız duruyor fark edilmemek için. Özellikle ahşap dolapların üzerindeki böceklerin kendileri de ahşap renkliler. Kımıltısız durdukları vakit oradalar mı değiller mi anlamıyor insan. Dedim ya böceklerim gerçekten çok nazikler; seviyorum onları. Çünkü benden taşınmadan önce de bu evdelerdi ama yine de benim ev sahipliğimi kabullenip sanki onlardan sonra gelmemişim de gerçek ev sahibi benmişim gibi saygı gösteriyorlar bana. Belki de saygı değil korku bana karşı duydukları. Ama ne olursa olsun ben saygı duyuyorum onların bu inceliklerine. Evi ilaçlatmak mı? Kesinlikle hayır! Bunca incelik, bunca kibar bir paylaşımcılığa böyle barbarca bir yanıt vermek insanlığa yakışmaz bir kere. Böyle böyle dünyayı öldürmeye çalışmıyor muyuz zaten. Başta da dediğim gibi insanı asla yalnız bırakmayan biyolojik bir dünya bu. Onu öldürmek için bilinçli çaba harcayanlardan biri de ben olmayacağım. Hem de bunun için üste para vermek… Kesinlikle hem barbarca hem de müsrifçe olur. Sonuçta yalnız yaşamıyorum arsız sineklerim var -gitseler sevinirim- ve kibar böceklerim –karşılıklı saygı içinde geçinip gittiğimiz.
Barış Kahraman
Arhavi
01.10.1997