“(…)
geçiyor izleri yağmurda
ya da karda
içi çamur dolu adam.
(…)”
Hüzüncül, Ahmet Duran, Hayal Yay., Ankara, 2008, s. 9
“(…)
hayat vazgeçilmez
yalnız
umut sokak köpeklerinin karnında
aç ve aciz.”
agy s. 12
“Uğultu
I.
bir yokluk masalı
kahramansız
uzun ıssız
yollar yaş
takır takır geçer
an dolar kan
gitmeyen akşamlar tüner
beyaz güneşler üşütür
buluta sarılmış zıbını günün
aydınlık geceler uyutmaz
söndürün içimin ışıkları
çırpınan gözlerim var
uzaktan kuş sanılır
tanın orta yerinde
hüzüncül zırhlar sarılır.
II.
kırmızı maviyi doğuruyor
sonrası yine kırmızı
adına gün denen
geceye giren
renk cümbüşü
bense kahretsin
siyah beyaz
televizyon seyreder gibiyim
hayaller gri
sonrası
karnımdan konuşan
sonbahar.”
agy s. 13, 14
“(…)
kalem çalarım
hırlıyım
çirkinliğim miras atamdan
ruhumu s.ktiret
ölüm/süz bir ölüyüm.”
agy s. 25
“(…)
gündeyiz içimizdeki çocuklar tutsak
kırsa zincirini
beni ben yapacak toprak
ölsem vasiyetimdir
ten sıcaklığında bir ahval
hayvanlığımı sürdüm
bitmedi üstüne ne bir bitki
ne bir yaprak
(…)”
agy s. 28
“(…)
keselim biçelim gökyüzümüzü
hapishane kaçkını korkusuyla
geceyi sırtımıza alarak
üztümüzde damalı pijamalar
hayatın son pranga ağırlığıyla salınarak
denizler bekler bizi
bir sünepe vakti
darağaçlarının modası geçti
taş bağla ayaklarımıza
(…)
içelim bugün de çirkinliğimizin
üstünü örten güzelliklerle
(…)
şimdi “rakı şişesinde balık” adımız
ölmek öldürmek tek andımız
beni öldürmeden ölme
cesaretim pazarda çocuklara satıldı
sık bir kurşun
ya da yağlı urgan gevşet ikimize
yan masaya gönder hüzünlü şarkımızı
adisyonları as göğsüme
hesabımız kalsın
kahkahalar atarak
(…)
bir kadının saçlarından asılarak
beyaz bir martı edasıyla
ölelim
saplantımız mübarek olsun.”
agy s. 30-33
“(…)
ey benim delilik aşkım
çık yüzbinyıllık kitaplardan
şimdi Azrail içimde
suskun bir melektir.”
agy s. 38
“(…)
hangi kadın siler ki geçmişimi
bir ben deliyim
bir de bancilim
başımı sıkıyor hava
sinirlerim geriliyor boşluğa
kurtar
ya da öldür
bu yaz
bu mevsim
hüsran bana.”
agy s. 40
“(…)
en güzeli şimdi
zamansız yaşamak.”
agy s. 44
“XI. (gri)
beynimde karınca savaşları
sulha ulaşmaz zihin
siyah bir hüzün dolanır
sislerin içinde usa
yalnızlık bir akıl alır gelir
(…)”
agy s. 45
“(…)
tutuldum
tutulduk
saplantı tutulması bu
bizi yaşattım dünyada
sen yoktun
evet
hiç yanımda.”
agy s. 49
“XIII. (karga)
Gözlerin içimdeki boşluğu dolduruyor
Ne olur gitme
tenim
bir leş olur
gün doğarken
karga gülüşlerime.”
agy s. 50
“(…)
bir ölüm gerek bu bedene
bir ölüm daha eklemek
(…)
adam ölüme sarılıyor
kadın ölüm.”
agy s. 68, 69
“Susku
Nilgün Marmara’lar öldürdüm içimde
Ece Ayhan hariç
cesaretimi gönderdim
kapısını açan yoktu ölümün
bileklerim berber taslarında
ıslandı
beyaz köpüğünden öpmedi
ustura
intiharlar besledim içimde
Sylvia Plath hariç
beşinci kattan attım şiiri
köpekler besledim içimde
ulumalar hariç
sustum
darağacın dibinde
kırık boynumu unuttum
kuşlar besledim içimde
gözü görenler hariç
yolların çamursu çukurlarında
gözyaşlarımı unuttum
kendimi besledim içimde
sen hariç
kendi kendimin birinde
tekrarımı unuttum.”
agy s. 79, 80
“III.
bu kurt daha önce beni de yemişti
ben Byron
yıl binsekizyüzyirmibeş.”
agy s. 83
“(…)
sevişmek usumda değil
şimdi
hüzünlü güneş zamanı
doğur beni iklimlerden.”
agy s. 87
“Son Söz
ölüm uçsuz bucaksız bir ummandı ufkumuzda
(…)”
agy s. 91
toprak altındasın
kökleri dokunduğu için tenine
tüm çiçekleri yoluyorum yorgun ellerimle…