Anasayfa > Books / Kargakara > Kayıp Cennet (Adem ile Havva’nın cennetten kovuluş öyküsü), John Milton

Kayıp Cennet (Adem ile Havva’nın cennetten kovuluş öyküsü), John Milton

KAYIP CENNET

KİTAP I

ÖZET

Birinci Kitap ‘ta önce kısaca, tüm konu vardır—İnsanoğlunun itaatsizliği ve yerleştirildiği cenneti kaybetmesi; sonra düşüşünün temel nedenleri anlatılır, daha ziyade Yılan kılığında Şeytan ’ın Tanrı’ya isyan ederek yanına çektiği bir sürü Melekle birlikte ve Tanrı’nın emriyle cennetten kovuluşu, büyük Derinliğe atılışından söz edilir. Şiir bundan sonra Cehenneme düşmüş olan Şeytan ve yanındaki Melekleri takdim eder— burada Cehennem merkez olarak tanımlanmaz (çünkü cennet ve dünya henüz yapılmamış farz edilebilir, hiç kuşkusuz lanetlenmemiştir), zifiri karanlık. Kaos denen bir yer olarak gösterilir. Şeytan burada alevli
göl üzerindeki Melekleriyle birlikte şaşkındır ama bir süre sonra kendini toparlar, kendisine yakın olanları toplar ve berbat durumları hakkında konuşurlar. Şeytan kendisine bağlı olan ve şaşkın halde bekleyenleri uyarır. Onlar ayağa kalkarlar, savaş düzeni alırlar ve onların şefleri
Kenan diyarı ve kendilerine katılan ülkelerdeki putların isimlerini alırlar. Şeytan onlara hitap eder. Cenneti yeniden ele geçirme umuduyla onları rahatlatır ama sonunda bir şey daha söyler; Cennetteki eski bir kehanete göre yeni bir dünya ve yeni bir yaratık yaratılacaktır—
Melekler bu yaratılıştan çok önce birçok eski rahiple aynı fikirdedirler. Şeytan bu kehanetin doğruluğunu araştırmak ve daha sonra bu konuda karar almak için konsey toplansın ister. Yandaşlan da bu girişimi başlatırlar. Şeytanın sarayı Pandemonium(1) birden Derinlerden yükselir; cehennemden çıkan Emsalleri orada toplanırlar.

1 Pandemomum “Bütün şeytanlar’ anlamına gelir, Tanrı’ya isyan eden şeytanların makamı”

Kayıp Cennet (Adem ile Havva’nın cennetten kovuluş öyküsü), John Milton, Çev: Enver Gürsel, Pegasus yay., s.2-4

“(…)
Bir yandan güçlü ama daha sonra da suçlu oluyor,
Uzun süre sonra Filistin’de biliniyor ve ona isim veriliyor
Beelzebub 6 diye. Ki ona Başdüşman diyorlar
Ve oradan hareketle Cennet’te Şeytan 7 oluyor adı,
Korkunç sessizliği bozarak şöyle diyor o zaman:
‘Eğer sen o olursan—ama ah, ne kötü! Nasıl da değişti,
Değişik mutlu ışıldar diyarından gelen odur
Üstün muhteşem parıltısıyla sarınmış olarak, parlak olsa da
Çoğunluklan gölgede bıraktı! (…)
(…)
Savaşı hangi fikir kaybeder?
Her şey kaybolmuş değil—fethedilemez olan
İntikam arzusu ve ölümsüz nefret,
Ve cesaret asla kaybolmaz, boyun eğmez—
Yenilmeyecek başka ne var ki.
Bu zafer onun gazabım ve gücünü asla
Zorla almayacak benden, önünde eğilmek ve
Diz çökerek onun gücünü tanrılaştırmak,
Ki bu gücün, silahın teröründen, çok geç
Onun imparatorluğu da şüphe etti—gerçekten de alçaktı;
Altında iğrençlik ve utanç yatıyordu
Bu düşüşün; madem ki kaderdir, Tannlar’m gücü
Ve bu semavi cisim başarısız olamaz;
Madem ki bu büyük olayın deneyimiyle birlikte
Silahlar asla daha kötü olmaz, ileri görüş çok iyi
Biz de daha başarılı ve umutlu olarak hallederiz
Güçle ya da hileyle bu savaşı sürdürürüz
Büyük Düşmanımız için uyuşturulamaz,
Şimdi muzaffer olan ve büyük sevinç yaşayan
Cennetin egemenliğini elinde tutan.’
(…)
Baş Şeytan buna hemen cevap verdi:
‘Düşmüş Melek, zayıf olmak acmacak haldir,
Yapmak ya da acı çekmek (…)
(…)
Şeytan böylece en yakın dostuna konuştu,
Başım dalgaların ve bakışların üstünde tutarak
Gözleri parlıyordu; diğer parçalan ise
Sele karşı hazırdı, uzanmış ve rahatlamıştı sanki,
Sulara kapılmış büyük ağaçlann yüzmesine izin verdi,
Masallarda muazzam diye söylenen,
Titan ya da Dünya-doğumlu ve Jüpiter’e saldıran,
Briareos8 ya da Typhon9, ki onlann mağarasını
Eski Tarsus ya da şu Leviathan10 denen deniz canavan tutar,
Ki her şeyi yaratan Tann okyanusta yüzen varlıklan yarattı.
(…)
Onun ikinci yardımcısı da onu izliyordu,
İkisi de Stygian selinden12 kurtuluşa sevindiler
(…)
Yerinde olan ve kullanılan bir akıl her zaman
Cehennemi Cennet, Cenneti Cehennem yapabilir.
Nerede olması önemli değil, ben hep aynı olacaksam.
(…)
Burada güven içinde kalabiliriz ve benim seçimime göre
İktidarda olmak hırsa değer, ama yine de Cehennemde:
Cehennemde hüküm sürmek yine de Cennette hizmetten iyidir13
(…)
Şeytan bunu söyleyince Beelzebub ona şöyle dedi:
‘O orduların kumandanı çok parlak, güçlü ve Tanrıdır o,
Hiçbir güç ondan üstün değildir, engelleyemez Onu,
Bir kez o sesi duyduklarında en fazla yapacaktan şey,
Tehlike ve korkuyu kabul ederek umut etmektir, bu çok duyulur,
En güç durumlarda ve en tehlikeli yerlerde,
Savaşın en şiddetli yerinde, tüm taarruzlarda,
Onların en güvenli sinyali, çok geçmeden başvuracaklar
Yeni cesaret ve yeniden yaşama duygusu için, ama şimdi onlar
O ateş gölünde sürünüp yaltaklanıyor, secde ediyorlar,
Ve biz de burada şaşkın bir halde düşünüyoruz;
O kadar büyük ve korkunç yükseklikten düşünce bu da normal!’
(…)
Ama o kumsala çıkana kadar dayandı tabii
Sonra alevli denizin kenarında durdu ve seslendi
Şaşkın halde durup bekleyen askerlerine, Meleklerine
Ki onlar derelerin üzerindeki sonbahar yapraklan gibiydi
Vallombrosa’da,17Etrüsk gölgelerinin her yeri kapladığı yerde
Yüzüyorlardı sert Orion18 kollu rüzgarlar eserken
Dalgaları Busiris19 ve Memphian şövalyelerini atarken
Onlar Kızıl Deniz kıyılarım rahatsız etmişlerdi
Haince nefretleriyle suda yüzen cesetleri ve
Kınk araba tekerleklerini toplayan Goshen halkına20
Saldıran o şövalyelerdi işte, o insanlar onlann
Haince saldınlarına şaşırmışlardı.
Şeytan öyle haykırdı ki Cehennemin en derin yerleri
yankılandı: ‘Prensler, Krallar, Savaşçılar, bir zamanlar
Sizin olan Cennet Çiçeği artık yok, kaybettik onu,
Eğer bu şaşkınlığınız Ebedi Ruhlan yakalayabilirse;
Ya da siz bu yeri mi seçtiniz acaba
Savaşı kaybettikten sonra dinlenmek için,
Yıpranmış erdemleriniz, bulacağınız rahatlık için
Cennet vadilerinde olduğu gibi burada da mı uyuklayacaksınız?
Yoksa bu sefil yerde Fatihi alkışlamaya yemin mi ettiniz?
O şimdi sellerde yuvarlanan Serafim21 ve Kerubimi22 seyrediyor,
Kollarım ve bayrağım açmış ve Cennet kapılarındaki yandaşlan
Avantajı izliyor ve aşağıya inerek bizi daha da alçaklara çekiyorla
Böylece dermansız kalacaksınız ya da fırtınalar sayesinde
Bizleri bu çukurun iyice dibine çekip orada bırakacaklar:
Uyanın, kalkın ya da sonsuza kadar yitik kalın!’
(…)
(…) Mısır’ın kötü gününde
Amram’ın oğlunun23 güçlü asasını sallayarak
Doğu rüzgarı üzerinde uçuşan çekirgeler bulutunu
Dinsiz Firavun ülkesine çağırdığı gibi, onların tüm Nil diyarını
Karartıp gündüzü gece yaptığı gibi,
O kötü Meleklerin sayılan da o kadar çoktu ki,
Cehennem cüppesi altında kanatlanıp uçtular,
Ateşlerle çepeçevre sardılar ta ki büyük Sultanlan24
Mızrağım kaldınp onlara işaret verene kadar uçtular ,
Onun yönlendirdiği yere doğruldular ve her yeri doldurdular:
Barbar Kuzeylilerin26 gelip Ren ve Tuna’nın donmuş sularını
Geçerek Cebelitank’tan Libya çöllerine inişleri gibi,
O kadar kalabalıktılar ve her yere dağıldılar.
(…)
Onlar artık Hz. Havva Anamızın çocuklan da değiller,
Kendilerine yeni isimler buldular,27 dünyaya dönene kadar,
İnsanoğlunun yargılanmasında Tanrının büyük sabnna göre,
Büyük kısmı yalanlar ve sahteliklere dayanıyor,
İnsanların kendilerini yaratan Tanrıyı unutmaları için
Çabalıyorlar ve Onun görünmez ihtişamı insanları dinsel
öğretilerle doğru yola sokmaya ve Şeytanın şerrinden
Kurtarmaya çalışıyor: onlar ise insanlar tarafından
Değişik adlarla ve dinsizler dünyasında çeşitli putlarla anılıyor.
(…)
önce insan kurbanları ve ebeveyn gözyaşlanyla
Lekelenmiş korkunç Molek28 vardı;
Fakat çocuklarının ateşten geçen bağırışları duyulmadı
Çünkü davulların ve teflerin sesleri vardı orada
Onun çirkin, gaddar putuna ulaşmadı sesler.
Ammonlular29 Rabba’da30 ve sulak ovasmda ibadet ederdi,
Argop ve Basan’da, Amon31 akarsuyunda.
Böyle cüretkar bir bölgeden memnun olmadı onlar,
Hilekarlıkla Hz. Süleyman’ın tapmağım Tann camii
Karşısına inşa ettirdi, o yüz kızartıcı tepeye
Ve korusunu güzel Hinnom32 vadisi yaptı, sonra da Tophet
Ve kara Gehenna Cehennem tipi yer oldu.
Ondan sonra Chemos, Moab’m korkunç, dehşet salan oğullan
Aroer’den33 Nebo’ya34 ve güneydeki Abarim vahşi topraklan;
Hesebon’da, ve Seon diyan Horonaim, bağlarla kaplı çiçekli
Sibma vadisi, ve ölü Deniz yakınında Eleale:
Diğer adı Peor, Nil’den başlayan yürüyüşte Sittim’de35
İsrail’i baştan çıkarınca ona ayinler yapmak istedi, bu acı verdi
Fakat şehvet dolu ayinler ve hatta koru yakınında skandal tepesi
Molek cinayeti, nefret dolu cinsellik,
İyi Josiah36 onları oradan alıp Cehenneme götürene kadar.
Onlarla birlikte Fırat’tan Mısır’ı Suriye’den ayıran ırmağa kadar
Olan yerden Baalim37 ve Ashtaroth’lar38 geldiler—bu erkekler,
Bu kadınlar. (…)
(…)
(…)Arkasından Temmuz39 geldi
Ki onun Lübnan’dan aldığı yıllık yarası yüzünden
Sion’un kadınlan onun kaderine ağladılar.
O yaz günü bütün gün ona aşk şarkılan söylediler,
O sırada sakin Adonis40 yaşadığı kayalıktan inerek
Kırmızı renkle denize koştu, kırmızıyı Temmuz’un
Yarasından geldi sanıyordu: bu aşk hikâyesi
Sion kadınlarım41 sıcak gibi çarptı ve onlann bu tutkusunu
Aşkından soğuyan Yahuda’nm siyah putperest
Kadınım izleyen Ezekiel gördü. Sonra büyük yas içinde biri geldi
Yüzünü, ellerini kesmiş, yaralamıştı,
Orada yere düştü ve kendisini çok sevenleri utandırdı
Dagon’du adı,42 deniz yaratığıydı, üstü erkek
Alt kısmı balıktı—ama alnı açıktı, genişti
Azotus’ta büyümüş, yetişmişti, kıyı boyunca korkarlardı ondan,
Filistin’de, Gath ve Askelon’da, Ekron ve Gaza’nın43 sınırlarında.
Onu Rimmon44 izledi, onun yaşadığı yerler
Şam, Abbana ve Phaprphar’ın verimli kıyıları, şeffaf akar sularıydı.
(…)
Ondan sonra adları eskiden beri bilinen—Osiris45, Isis46,
Orus ve diğerleri—bir ekip geldi,
korkunç şekilleri vardı, büyücüydüler,
İnsandan ziyade hayvani şekilleri olan
Tanrılarını arama konusunda Fanatik Mısır’ı ve
Rahiplerini kötüye kullandılar. İsrail de onlardan kaçamadı.
Borç aldıkları altın Oreb’in baldırını oluşturduğunda
Meydana gelen enfeksiyon; ve asi kral47
Bethel ve Dan’da Yaratıcısı Yehova’yı
Otlayan öküze benzeterek bu günahı
İki kez işleyince Tann bir gece
Mısır’dan yürüyerek geçti ve bir darbede
İlk doğam ve tüm meleyen tannlan eşitledi.
Belial48 sonuncu geldi, ondan sonra daha iffetsiz, uçan bir Ruh
Cennetten düşmedi ya da Kötüyü sevmek için daha başkaları geldi.
Ona hiçbir tapınak yapılmadı ya da mihrap tütmedi;
Ama çok sık olarak tapınaklarda ve mihraplarda Tanrının evim
Şehvet ve şiddetle dolduran Eli’nin oğulları49 gibi
Rahip putperest mi olacak ? (…)
(…)
(…) Sodom sokaklan
Tanıktır buna, ve o gece
Gibeah ‘ta50 misafirperver bir kapı açılır
Ve o korkunç tecavüzden korur.
Bunlar her zaman görülür ve zorluk, güç kullanma hep vardır;
Gerisini anlatmak uzun sürer, ama herkes bilir bunları
İyonya ta n n la n— Yavan’ın me se le si51 tutulmuş duruyor
Tan n lar, nihayet Cennet ve Dünyadan
Daha geç de olsa itira f edildi,
Onların övünen ebeveynleri; Titan, Tanrının ilk doğanı,
Çok derin düşüncelerle ve daha genç Satürn’ün doğuştan hakkıyla:
O çok büyük Jove’dan onun ve Rhea’nın oğlu, bulunmuş ölçek gibi;
Böylece Jove gasp ederek hüküm sürdü. Bunlar önce Girit’te oldu
Ve Ida tanındı, oradan sonra da soğuk Olimpus’un karlı tepesi
Her yerde hüküm sürdü, onların en yüce cenneti; ya da
Delphian kayasında veya Dodona’da52 ve Doric53 topraklarının
Her yerinde; ya da Satürn ile Adria54 üzerinden
Hesperian55 ovalarına kaçtılar,
Ve Celtic üzerinden en uzak Adalara56 gittiler.
(…)
Sanki trampetler borular çalıyordu, kaldırdı sancağını,
Uzun boylu Melek Azazel5’ sağındaydı, onu gururla yanına aldı,
O diğerlerinin arasından çıkıp onun yanına gitti, parıldayan
Sancak açılmıştı, imparatorluk sancağı ileriye götürüldü,
Rüzgarda uçan bir meteor gibi parladı, üzerindeki parlak
Değerli taşlarla, Meleklerin savaş süsleriyle ve o sırada
Parıldayan borular savaş nağmeleri çalıyordu;
Bunun üzerine evrenin sahibi Cehennem üzerine
Bağırdı, kükredi, eski Gece ve Kaos hükmüne korku, dehşet saldı.
Birden o kasvetli ortamda bir hareket meydana geldi
On bin bayrak sancak hep beraber havaya kalktı,
Ve bu rengarenk bayrak ve flamalarla birlikte mızraklar
Yükseldi ve kalkanlar şuaya dizildi, derinliği ölçülmezdi
Onlar Phalamc’dan58 Dorian59 durumunda muntazam
Adımlarla ilerlediler, savaş müziği eşliğinde, asil kahramanlar gibi.
(…)
Zafer yakındı; çünkü İnsanoğlunun yaratılışından bu yana
Böyle büyük bir güç asla görülmemişti, piyadeden güçlüydü bunlar
Mancınıkları vardı onların—Thebes60 ve Ilium’da61 savaşmış,
Phlegra’da62 Dev savaşçılar katılmıştı onlara,
Yardımcı tanrıları da vardı,
Uther’in oğlunun63 savaşındaki gibiydi manzara,
Ingiliz ve Armoric64 şövalyeleri
Vaftiz edilmiş ya da imansızlar, Aspramont, Montalban, •
Şam, Fas ya da Trabzon’dan gelenler ve
Charlemain’in Fontarabbia65 tarafından yenilmesinden sonra
Bizerte’nin66 Afrika’dan gönderdikleri de vardı orada.
Böylece fani yiğitliğin ötesinde bir güç vardı orada
Ve korkunç Komutanlarını izlediler; o ise hepsinin üstünde,
Duruşu ve davranışlarıyla mağrur, herkesin üstünde görünüyor,
Kule gibi duruyordu; görünüşü eski parıltısını henüz tam olarak
Yitirmemişti, perişan Baş Melek gibi görünmüyordu ve şanı
Gizliydi—sanki yeni doğan güneş gibi henüz tam parıltılı değildi,
Gözlerini çevirip puslu ufuklara doğru uzun süre baktı,
Işınları kırpılmış gibiydi ya da ayın arkasından bakıyordu sanki,
Panltı yoktu, felaket sonrası alacakaranlıktı orası
Ulusların yarısı üstünde, ve değişim korkusuyla
Şaşırmış krallar67. (…)

6 Beelzebub şeytanın yanına çektiği meleklerden biridir. Aslında Sineklerin Tanrısı anlamına gelir ve Yahudi’lerin bir puta verdiği isimdir
7 Şeytanın ilk adı Lucıfer’dır, düşmanlaşınca adı şeytan olmuştur.
8 Antik mitolojide Titanlar Savaşında Zeus’un tarafında yer alan yüz kollu devler.
9 Mirolojiye göre Gaia ve Tartaros’un oğludur. Yüz başlı bir devdir. Gaia Zeus’a karşı Typhon’u kışkırtır.
10 Kutsal Kitap’ta Eski Ahit’te Eyüp kısmında adı geçen deniz oanavarı
12 Yunan mitolojisinde, ölülerin ruhlarını Hades’e taşıyan nehrin adından gelmektedir.
13 Homer’in Odysseus, Aşil yeraltı dünyasına indiğinde, şeytanın tam tersini söylemiştir: ‘Ölüler diyarında kralların kralı olmaktansa, yeryüzünde fakir bir adamın uşağı olmayı yeğlerim.
17 Floransa yakınlarında ünlü bir vadi
18 Aeneid’de Fırtınalı takımyıldızı.
19 İsrailoğullarını Kızıl Deniz’e kadar takip edip, Musa’nm asasıyla denizler altında kalan zalim kral
20 İsrailoğulları
21 Tanrı’nın tahtını bekleyen melekler. Altı kanatlıdır
22 Adem ile Havva’nın düşüşünden aonra insanlar girmesin diye cenneti beklemişlerdir. Rütbe olarak serafimlerden sonra gelir.
23 Hz Musa
24 Şeytan.
25 Romalıların düşüşüne bir gönderme.
26 Milton şeytanları Roma’yı işgal eden barbarlara benzetiyor.
27 Çok tanrılı döneme ait pagan isimleri
28 Bir zamanlar İsrailoğulları bu cehennem tanrısına tapmışlardı ve öfkesini yatıştırmak için ona çocuklar kurban etmişlerdir.
29 İsrailoğullarının nefret ettiği bir halk. İsraıioğulları Ammon soyunu etmiştir
30 Rabba. Ammonluların başkenti.
31 Ölü Deni’in doğu tarafi. Şimdi Ürdün toprağı.
32 Cehennem Vadisi
33 Amon nehri üzerinde
34 Kuzeyde
35 Ürdün’ün doğusunda
36 Yoşiya Bkz Kutsal Kitap 2. Krallar 23:10
37 Bir Asur tanrısı
38 Ortadoğuda savaş ve bereket tanrısı
39 Babil’in bitki tanrısı
40 Lübnan’daki ırmak
41 İsrailli kadınlar
42 Üstü insan altı balık olan eski Filistin tanrısı
43 Filistin’in beş büyük şehri
44 Suriye’de bir tanrı.
45 Eski Mısır’ın en önemli tanrılarından biridir Ölüm tanrısıdır. Mısırlılarda öteki dünya inancı olduğu için ölülerin Osiris’in huzurunda tekrar dirildiklerine inanılırdı.
46 Eski Mısır’da Kutsal Tanrıça.
47 Süleyman’ın vasisi Rehoboam’a isyan aden kral Jereboam’dr.
44 Incil’in Latince çevirisinde şeytanın yerine kullanılan kelimedir.
45 Belial’ın oğulları.
46 Bkz Yaratılış 19:4-13 Milton’a göre erkeklerin tecavüze uğraması, kadınlarınkinden daha korkunçtur
47 Yavan Yafa‘nın oğlu. Nuh’un torunudur Yaratılış 10’a göre Med ve Grekler’in atalarıdır. Bu anlamda Milton İyonya Grekleri ile bunları özdeşleştirmektedir.
48 Zeus Tapınağı
49 Yunanistan
50 Adriyatik Denizi
51 İtalya.
52 Ingiliz adaları
53 Ibranice’de günah keçisi anlamına gelir. Kabalistlere göre şeytanın ordusundaki dört hamilden biri
54 Eski Yunan’da özellikle Makedon mızraklı alay
55 Eski Yunanistan’da müzikte ilk dinsel makam
56 Latin yazar Statius’un Thebald ve Aeschylus’un Seven Against Thebes’deki Truva savaşındaki yedi kahraman.
57 Truva şehrinin eski adı.
58 Ovid’in Metamorphoses ‘inde Makedonya’da devler ve tanrıların savaştığı yer.
59 Kral Arthur
60 Fransa’daki İngilizler
61 İspanya’nın kuzeyi
62 Tunus’taki Bizerte
63 Modern dönemlere kadar ay aya da güneş tutulmaları imparatorluk ve krallıkların düşüşü olarak yorumlanmıştı.”

agy s. 7-20

“(…)
Mammon lider oldu onlara,
Cennetten kovulan son asi Ruhtu o; çünkü
Onun fikirleri ve bakışları hep kötüye, aşağıya doğruydu,
Cennetin altın taşlarına bakardı kutsal şeylerden ziyade.
(…)
(…) Ve orada Ölümcül şeylerle övünenleri bırak, Babil
Hikâyeleri dinleme ve Memphian krallarının69
Yaptıklarım düşün, ünlü büyük anıtlarını öğren
Ve de güçlerini ve sanatlarım, sefil Ruhların bozduğu sanatlarını,
Bir saat içinde pek çok elle ve tükenmez gayretle yıktıklarını.
(…)
(…) Babil değildi bu, büyük Alcairo70
İhtişamı olamazdı, Belus71 ve Serapis72
Tanrılarını kutsallaştırmaktı,
Ya da Mısır ve Asur zenginlik ve lüks içinde
Yaşarken onların krallarını tahtlarına oturtmaktı, yükselen kazık
Tüm uzunluğuyla sabit duruyordu ve kapıları destekliyordu,
Onların pirinç kanatlarını açarak ve açıldıkları zeminde olanları
Kemerli kapıdan keşfederek, etraf aydınlıktı, neftyağı yanıyordu,
Işık gökten gelir gibiydi. (…)
(…)
Onun adı eski Yunanistan ve İtalya’da da duyulmuştu, seviliyordu,
Ona orada Mulciber73 diyorlar,
Cennetten nasıl kovulduğunu anlatıyorlardı.
(…)
O arada egemen gücün emriyle kanatlı haberciler,
Büyük törenlerle ve borulann çalmasıyla geldiler
Ve yüksek binada, Pandemonium’da74
Kutsal bir toplantı yapılacağını haber verdiler.
(…)
Tüm kapılar açılmıştı, hepsinin önü kalabalıktı, büyük salon açıktı
(Ama cesur şampiyonların silahlı at binmeyeceği kapalı salondu
Burası ve Soldan75 koltuğu en iyi Paynim şövalyesine
Meydan okudu) her yer tamamen doluydu, yer ve gök.
(…)
Çok kalabalıktı ve bir süre sonra işaret verildi, dikkat kesildiler,
Hepsi şaşkındı! onlar kendilerini Dünyanın dev çocuklarından
Daha büyük görürken, şimdi burada kalabalık bir cüce topluluğuna
Dönmüşlerdi, bir Hint tepesinin
Ardındaki pigmelere77 benziyorlardı,
Bir orman kenarında gece yansı dans eden peri masalı cücelerine,
Ya da mehtap dünyayı aydınlatırken
Bir köylünün rüyasında gördüğü
Cücelere benziyorlardı. (…)

68 Eski Suriye’de zenginlik anlamına gelir.
69 Mısır
70 Kahire
71 Babil baş tanrısı
72 Eski Mısır’da Güneş tanrısı
73 Eski Yunan’daki Hephaistos ile özdeşir Efsaneye göre, annesi Hera onu Hades’e atmiş ama Dionysius’un desteği ve kendi zekasıyla oradan kurtulmuştur Mulcîber Pandemonıum’u inşa eden iblisdir
74 Tüm şeytanların sarayı.
75 Şeytan
76 Pagan
77 Afrika’daki toplayıcılıkla ve avcılıkla geçinen göçebe ilkel topluluk”

agy s. 22-24

“KİTAP II

ÖZET

Toplantı başladı, Şeytan‘ Cennet’in tekrar ele geçirilmesi için yeni bir savaş konusunu tartışmaya açtı, bazıları bunu isterken bazıları da itiraz ettiler. Bir süre sonra Şeytan tarafından daha önce sözü edilen üçüncü bir teklif tercih edildi; Cennette sözü edilen bir başka dünya, kendilerine
eşit ya da onlardan daha aşağı olmayan bir yaratığın yaratılması konusuydu bu. Bu zor araştırma için kimin gideceği konusu zor bir sorundu. Şefleri Şeytan bu işi kendi yapacağını söyleyince alkışlandı. Toplantı böylece sona erdi ve gelenlerin hepsi kendi yollarına gittiler, şeytan dönene kadar kendi işlerine döndüler ve bekleme sürecine girdiler. Şeytan bir süre sonra Cehennem kapısına geldi, kapılar kapalıydı ve o gidip nöbetçileri buldu, kapıları açtırdı, nöbetçiler ona
Cehennem ve Cennet arasındaki boşluğun yolunu buldular; Şeytan o yerin yöneticisi olan Kaosun gösterdiği yoldan giderek orayı aştı ve aradığı yeni Dünyayı gördü.

Ormus’un78 ve Ind’in zenginliğini gölgede bırakan
Ya da muhteşem Doğunun kralları üzerine
En zengin bir elle vahşi inciler ve altın yağdırdığı
Yerde bulunan bir krallık tahtına, oraya uygun şekilde
Yüceltilen şeytan oturdu ve ummadığı böyle bir yerden
Umutsuzluk içinde Cennete karşı savaş verme konusunda
Düşünmeye başladı ve gurur duyduğu hayal gücü sayesinde
Bazı şeyleri akıl edebildi ve başarılı olabileceğine karar verdi:
‘Egemenler ve Hükümranlar, Cennetin Tanrıları!
(…)
Gürleyene79 karşı burası ilk dayanacak yer,
Senin siperin ve sonsuz acının en büyük parçasını lanetlemez mi?
(…)
(…) O halde bu avantajla
Birliğe ve kesin iman, inanç ve kesin uzlaşmayla
Cennettekinden daha iyisi yapılabilir, biz şimdi dönüyoruz
Hakkımız olan eski mirası talep etmeye, eskisinden daha mutlu
Olacağız ve bunu en iyi yoldan yapacağız, ya açık savaş,
Ya da kapalı kurnazlık ve hile yoluyla olacak bu,
Şimdi düşünüyor, tartışıyoruz,
Danışmanlık yapmak isteyen konuşabilir.’
(…)
Ebediyete olan güveni tamdı ve kendisine çok dikkat çekmek
İstemezdi, endişesi kaybolmuş, korkusu da kalmamıştı,
Ne Tanrı, ne Cehennem korkusu vardı onda ve şöyle konuştu:
“Ben açık savaş olsun diyorum. (…)
(…)
(…) Biz daha ziyade
Silahlanınız ve öfkemizle saldın düşünelim, hep beraber
Cennetin yüksek kulelerine saldıralım, zorlayalım onlan,
İşkence gücümüzü İşkenceciye karşı korkunç
Silahlara dönüştürelim; O kendi savaş makinesinin sesini
Duymayı beklerken Cehennem gürültüsü duyacak
Ve şimşek yerine kara ateş ve dehşetin aynı şiddetle
Saldınsmı görecek, hissedecek, Melekleri arasında ve
Tahtında, korkunç ateş ve Tartaros80 sülfürünün kanşımı olarak,
Kendi icadı olan işkenceler bunlar. (…)
(…)
Bırak onlar böyle düşünsün, eğer o unuttunıcu gölün81
Uyutucu suları hâlâ etkiliyse eski yerimize kolay çıkarız,
Düşmek ve inmek bize ters geliyor. (…)
(…)
O öfkelendiğinde bizi tamamen bitirecektir,
Ama eğer biz kutsalsak,
Bizi bitiremeyecekse burada kalarak hiçbir şey olamayız; gücümüz
Onun Cennetini rahatsız etmeye yeter, bunu hissediyorum,
Onun erişilemez ve ölümcül olan tahtına sürekli saldırıyla
Zafer kazanmasak bile intikamımızı almış sayılırız.’82
(…)
(…) Diğer yanda Belial kalktı
Ayağa, onun davranışları daha nazik ve insancıl gibiydi;
Cennette kaybolmamış daha iyi bir kişiydi o; mağrur,
Erdemli gibi görünüyor ve başarılı birine benziyordu,
Ama bu görünüşlerin hepsi boştu, yanıltıcıydı,
Ağzından man83 dökülürdü, kötüleri iyi gösterirdi, şaşırtıcı
Öğütler verirdi ama düşünceleri kötüydü,
İyilik düşünmez, kötülük üretirdi, iyi şeylere karşı
Korkak ve tembeldi; ama kulağa hoş gelen sözler ederdi,
Ve yine inandırıcı bir ses tonuyla şöyle konuştu;
‘Açık savaşa çok daha yakın olmalıyım dostlarım,
Çünkü ben de nefret doluyum, ama savaş için gösterilen
Neden beni en çok caydıran şey oldu ve savaşm başarısı
Üstüne meşum bir tahmin getirdi. (…)
(…)

78 Basra Körfezi bölgesinde bir ada.
79 Şeytan burada Tanrı’yı zalim göstermek ister
80 Mitolojide Ölüler diyarı
81 Bu gölün suyu ölülerin diyarındaki yaşamlarını unutmalarını sağlar. Dante’nin (…) bu gölde hafızalarını değil, günahlarını silerler.
82 Tanrı’ya isyan etmek bile başlı başına bir intikam niteliğindedir
83 Eski Ahit’te Mısır’dan Çıkış bölümüne bakınız Bu Mısır’dan göçen İsraillilere Tanrı’nın verdiği yiyecek. Buna İsrailliler man adını verdiler.”

agy s. 25-29

“(…) Ya onun tüm silahları
Ateşlenir de bizi korkunç saldırısı altında bırakırsa,
Bu korkunç şeylerin olması yakındır, müthiş düşüş tehdidi yine var
Biz burada savaştan ve zaferden söz ederken başımıza
Belâ gelebilir, korkunç fırtınaya yakalanıp fırlatılırız
Onun sabit kayaları üstüne, hortumlarla savrulur ya da
Sonsuza kadar batarız kaynayan okyanus sularına,
Zincirlenmiş olarak84, sonra kimse acımaz bize, umutsuz sona
Gideriz değil mi? (…)
(…)
(…) Cennetteki yüksek
Yerinden O bizim boş çabalarımızı görüyor
Ve bizimle alay ediyor85
Bizim gücümüze karşı çıkmak için daha güçlü olması gerekmez,
Tüm hile ve aldatmacaları engellemek için daha akıllı olması da.
(…)
Zamanla belki öfkesi geçer ve bizimle artık
Uğraşmaktan vazgeçer, verdiği cezalan
Yeterli görerek tatmin olur; o zaman bu korkunç alevler
Azalır ve tabii eğer nefesi onları tekrar canlandırmaca
O zaman daha saf tinsel varlığımız onların zararlı buharına
Dayanabilir ya da bunu hissetmemeye alışabilir:
Ya da sonunda tamamen değişir ve bulunduğu yere uygun
Olarak o ateşi tekrar alır ama onun acısı olmaz;
Bu dehşet hafifler, bu korkunç karanlık hafifçe aydınlanır;
Zaten bu sonsuz kaçış ne gibi umut verebilir, gelecekten
Ne bekleriz, hangi değişim beklemeye değer madem ki
Mutlu görünsek de kötü durumda olacağız, çünkü
Acımızı artırmazsak bu bile bize yeter.’
Böylece Belial mantıklı konuşmaya gayret ederek
Alçak muhataplarına barışçı tembellik tavsiye etti,
Ama barış yoktu; ve ondan sonra Mammon konuştu:
‘Eğer en iyi yol savaşsa, Cennet Kralını tahtından
İndirmek ya da kaybettiklerimizi yeniden ele geçirmek
İçin savaşmamız gerekir. Onu tahtından indirerek
Kaderimizin değişeceğini umabiliriz ve Kaos86 başlar.
(…)
(…) O halde vazgeçelim
Bu fikirden, kabul edilemez bir şey bu. Cennette olmak için
Köle olamayız, biz kendi iyiliğimizi düşünmeliyiz,
Kendi hayatımızı yaşamalı,
Kimseye hesap vermeden özgür olmalıyız87,
Köleliğin boyunduruğu geçemez bizim boynumuza, olmaz bu!
(…)
(…) Benim tavsiyem işte budur.’
(…)
Beelzebub bunu anladı—ki Şeytan dışında ondan
Büyük kimse yoktu—ve büyük bir azametle yerinden kalktı,
Bir devlet direği, sütunu gibiydi; yüzünde kararlılık
Ve halkı düşündüğünü gösteren ifade vardı,
Yüzü bir prense yakışacak şekilde pırıl pırıldı,
Büyüktü ama yine de harabe gibiydi; bilge gibi durdu,
En büyük kralların ağırlığını taşıyacak Atlas88 omuzları vardı-
Görünüşü herkesi susturdu ve o konuşurken orada
Derin bir sessizlik meydana geldi:
‘Krallar ve İmparatorluk Güçleri, Cennetten Kovulanlar
Ve de Tinsel Erdemliler! yoksa bu adları değiştirmeli ve
Bundan böyle kendimize Cehennem Prensleri mi demeliyiz?
(…)
Ama şundan emin olun ki yukarıda ya da derinlerde hep
Güçlü, Yüce olacak O, bizim isyanımızla hiçbir şey kaybetmez,
Ama imparatorluğunu Cehenneme kadar genişletir ve
Cennettekileri demir Asasıyla89 yönettiği gibi bizi de
Burada demir asasıyla istediği gibi yönetebilir.
(…)
(…) Bir yer var
(Eğer Cennetteki eski bir söylenti yanlış değilse) başka
Bir dünya, İnsan denen yeni bir ırkın yaşadığı bir yer,
Bir başka Dünya bu, onlar da bizim gibi yaratılacaklar,
Güçleri bizim kadar büyük olmayacak ama daha çok
Desteklenecekler, yukarıda hüküm on süren O onları Daha çok sevecek; Tanrılar arasında bunu arzusu olarak
Belirtti ve yemin ederek Cenneti sarstı, hepsi kabııl etti bunu.
(…)
(…) Söyleyin bana bu mu
Güzel bir girişim olur, yoksa imparatorluk kurma hayaliyle
Karanlıkta oturup beklemek mi?’
(…)
Fakat kimseden ses çıkmıyor, herkes düşünüyordu,
Yüzlerde bir tedirginlik ifadesi görülüyordu, şaşkındı herkes,
Cennette savaş vermiş bu savaşçıların hiçbiri kabul ya da ret
Cevabı verecek kadar cesur değillerdi, sonunda iş
Yine Şeytana düştü, liderliğin verdiği kibirle ayağa kalktı
Ve beklenen konuşmasına başladı:
‘Ey Cennet Soyluları! Ey Siz Semavi varlıklar!
Hepimizi düşündüren ve sessizleştiren bir neden var
Ortada, ama sizler yine de dehşete kapılmadınız: Cehennemden
Çıkan ve ışığa doğru giden yol uzun ve güç bir yoldur91;
Hapishanemiz güçlü, bu muazzam ateş kubbesi altındayız,
Bizi çepeçevre sarmış, yutmaya hazır bekler durur,
Dokuz katlı bu duvar ve kapılar alevle kaplı,
Üzerimize kilitlenmiş ve bizi dışarı bırakmaz.
(…)
Burayı evimiz kabul edersek eğer şimdiki kötü halimizi
Ne rahatlatır, Cehennemi kim daha hoşgörülü hale getirebilir,
Uyanık düşmanı gözetlemekten asla vazgeçmeyin, ben dışarıda
Karanlık bölgelerde hepimiz için çıkış yolu ararken; bu görevde
Hiç kimse benimle birlikte olmayacak.’ (…)

84 Tanrılardan ateşi çaldığı için Zeus tarafından zincirlenen Prometheus’a bir gönderme yapılmaktadır
85 Eski Ahit’te Mezmurlar 2:4’e gönderme yapılmaktadır
86 MMilton Kaos’la Cennet ve Cehennem arasındaki şekilsiz boşluğu anar
87 Bir Cumhuriyetçi olarak Milton zalim hükmü altında özgürlüğü aramaya büyük değer verse de Tanrı’ya tam bağlılığı özgürlükle bir tutmaktadır.
88 Yunan mitolojisinde Gök kubbeyi omzunda taşıyan Titan
89 Mezmurlar 2:9’a gönderme yapılmaktadır
90 Melekler
91 Cehenneme giriş kolay ama çıkış zordur.”

agy s. 36-43

“(…)
Kimi düzlükte, kimi uçsuz bucaksız havada, kanatlanıp uçarak
Ya da hareketsiz, Olimpiyat oyunlannda92 ya da Piton
Ovalanndaki93 gibi; Kimi ateşli küheylanmı koşturacak, kimi
Arabayla amaçsız gidecek ya da cephede birliklere katılacaktı,
Savaş başlayınca ve gökyüzü karışınca gururlu şehirlerin
Uyarıldığı gibi olabilirdi her şey, ordular saldırır,
Bulutlar içinde çatışmak için; şövalyeler mızraklarıyla saldırır,
Birlikler silahlarıyla birbirine yaklaşırlar.
Gök kubbenin her ucundan.
Diğerleri, müthiş Tayfun öfkesiyle gelir, daha çoğu düşer,
Kayaları, tepeleri parçalarlar ve havada uçarlar,
Kasırganın içinde; Cehennem bu vahşi gürültüyü zor tutar:
Oechalia’dan Alcides’in94 zaferle taç giymesinde olduğu gibi,
Zehirli elbiseyi hissetti ve Thessalian çamlarının kökleri
Yanında acı çekerek parçaladı ve Lichas’ı95 Oeta’nın tepesinden
Euboic96 denizine attı onu. (…)
(…)
Boş zeka, anlayış ve sahte felsefe!—Ama hoşa giden büyüyle
Bir süre için acı ya da keder cezp edilir ve boş umut çekilir
Ya da inatçı göğse çelik zırh takılabilir, bir başka yerde
Kalabalıklar yerleşebilecekleri yumuşak iklimli yerler ararlar,
Uçarken, sularını yanan göle akıtan dört cehennem nehrinin
Kıyılarında dolaşır, uygun yer ararlar: Nefret edilen Styx97,
ölümcül nefretin akıntısı; kara ve çok üzgün Acheron;
Yüksek sesle ağlayan, inleyen Cocytus, acıklı akarsuda
Duyuldu; ateşli dalgalan büyük öfkeyle seller gibi gelen
Ateşli Phlegethon. (…)
Sürekli fırtınalar olur orada, kasırgalar uçurur, dolular yağar,
Buzlan çözülmez, erimez ve tepeler oluşturur,
Her yer kar ve buzdur, Serbonian’ bataklığı kadar derin bir körfez,
Damiata” ve Casius Dağı100 arasında, ordular battı orada
Hava donmuştur ve soğuk ateş etkisi yapar.
Oradan kanatlı ve kuş ayaklı Furies101 sürüklendi,
Tüm lanetliler devrimde getirildi ve
Sırayla acı değişimi hissettiler, çok ateşli değişimleri hem de,
Öfkeli ateşlerin içinden kaçıp buzda açlıktan öldüler,
Onların yumuşak tinsel sıcaklıkları orada bitti, hareketsiz kaldılar,
Bir süre dondular ve sonra tekrar ateşe koştular.
Bu Lethean sesi üzerinde gidip geldiler, acıları arttı,
(…)
(…) Ama kader oradaydı ve onları engelledi,
Gorgon102 dehşetiyle Medusa103 sığ yeri bekliyor
Ve sular oradan rahatça akıyor ve bir zamanlar
Tantalus’un104 dudağından kaçmıştı.
(…)
Gorgonlar, Hydralar105 ve korkunç Chimaeralar106 vardı orada
(…)
(…) Cerberus107 ağzı doluydu,
Korkunç bağmyor ama bazen sürünüp yılan kadirim rahmine
Giriyor ve orada da görünmeden havlıyorlardı.
Calabria108 üe Trinacrian109 sahilini ayıran denizde
Yüzen sinirli Scylla110 onlardan daha az iğrençti.
Daha çirkin gece büyücüsü gizlice çağrılınca uçarak gelirdi,
Çocuk kanının kokusuna dayanamazdı, Lapland111 cadılarıyla
Dans eder, ay tutulması hoşlarına gider, işlerine bakarlardı.
Diğer şekil112—buna şekil dense bile gözle görülebilecek bir
Tarafı pek yoktu, kollan bacakları fark edilmiyordu
(…)
Korkusuz Şeytan için hayran olunacak bir şeydi bu—
Korkulmayacak, zevk verecek bir görüntüydü,
Tanrı ve Onun Oğlu dışında, yaratılmış
Bu varlıktan korkmadı Şeytan, çekinmedi
Ve kibirli bir ifadeyle konuşmaya başladı:
‘Nerden geliyorsun ve kimsin sen iğrenç Şekil,
Sen böyle karşıma geçerek kapılara gitmemi mi engelleyeceksin?
(…)
Geri çekil, ya da aptallık etmeyi dene ve ahmaklığını kanıtla,
Cehennem doğumlu113, istersen Cennet Ruhlarıyla
Uğraşmayı bir dene.’
öfkeli Goblin114 hiç beklemeden cevap verdi ona ve şöyle dedi:
‘O Hain Melek sen misin, Cennette o zamana kadar bozulmayan
Barışı bozan ve cennet oğullarının üçte birini peşine takan
Sen misin, büyüyle En Yüce Olana karşı gelen kişi misin? (…)
(…)
Sen kendini Cennet Ruhlarından mı sayıyorsun, Cehennemliksin,
Şimdi de buraya gelmiş kafa tutuyorsun, buranın kralı benim
Ve istediğin kadar öfkelen, geri dön ve cezanı çek sahte kaçak,
Hemen kanatlarını aç ve uç git buradan, yoksa akreplerden
Kamçıyla gelirim üstüne, eğer gitmezsen bir kargı darbesi
Sana daha önce duymadığın acılan çektirir haberin olsun.’
(…)
Diğer yanda ise Şeytan öfke, gazap içinde durdu, bekledi,
Hiç korkmadı, ateşi Arktik semada Ophiuchus 115 boyunda
Ateş saçan bir kuyrukluyıldız gibiydi,
Korkunç saçlarından dehşet, korku, savaş kokusu yayılıyordu
(…)
Cehennem kapışırım büyücü bekçisi kadın ona şöyle dedi:
Demek beni hemen unuttun sen ve Cennette gözüne
Güzel görünürken şimdi çirkin ve iğrenç oldum, Cennet
Kalabalığında ve yanına topladığın tüm Melekler arasında,
Cennet Kralına karşı açıkça komplo ve tuzak hazırlarken,
Aniden gelen korkunç acı şaşırttı seni, gözlerini kapadı.
Karanlıkta başın döndü ve başın alevler içinde kaldı,
Sol116 tarafta açık bulana kadar attın kendini ileriye,
Sana şekilde güzel ve parlak görünen, cennet güzeli
Bir silahlı tanrıça, ben fırladım kafanın içinden117,
Cennette herkes şaşkındı; önce korkarak gerilediler
Ve bana Sin (suç, günah) dediler ve bir işaret olarak
Meşum, uğursuz kabul edildim ama sen bende kendi
İmajını gördün, senin takdirini kazandım, sen bana
Aşık oldun ve beni öyle sevdin ki rahmimde bir şey
Büyüdü. (…)
(…)
Cennette yapılmış olsa da o parlak silahlarınla yenilmez
Olduğunu sanma sakın, çünkü yukarıda oturan Yüce Güç
Kurtarıyor onu, kimse karşı koyamaz ona.’
(…)
(…) Sonra anahtarıyla tüm kilitleri, koca demir
Ve kayadan kapılan açtı, şiddetle ve gürültüyle açılalinft
Cehennem kapılarının korkunç gürültüsü Erebus’un
En alçak yerini bile sarstı, titretti. (…)
(…)
Sıcak, soğuk, ıslak ve kuru için dört ateşli şampiyon,
Üstünlük mücadelesi, embriyonlarını getirmek için savaştaydı,
Hafif ya da ağır silahlı, sert, yumuşak, hızlı ya da yavaş
Gruplan bayrak etrafında toplanmıştı, sayılan Barka119 ya da
Cyrene’in120 kızgın kumlan gibi çoktu, sayılamazdı, savaş
Rüzgarlarıyla toplanmışlar, hafif kanatlarıyla hazırdılar
Onlara hakemlik yapacak olan Kaostu ve o da kavgayı
Kışkırtıyordu, yanında yüksek hakem, son söz sahibi
Şans her şeyi yönetendi. (…)
(…)
Kalabalıkların gürültüsü kulakları sağır edecek kadar
Yüksekti, Bellona121 fırtınalarından daha büyüktü,
Herhangi bir büyük kenti yıkacak gibiydi adeta; ama
Cennet sınırlarının zorlanması, yıkılması halinde çıkacak
Gürültü kadar da değildi elbette ve bu isyan halindeki elemanlar
Sabit dünyanm milinden kopup gelmişlerdi buraya.
(…)
Hiç farkında olmadan kanatlarım boşuna çırptı ama yine de
Hızla düşmeye, derinlere inmeye başladı ama şansı vardı
Ve gürültülü bulutlara denk gelmedi, sonra gayretlendi ve
Birkaç mil yukarı doğru uçtu ama öfkeliydi,
Şeytani Syrtis’te122 duruyordu öfke,
Ne deniz ne de kuru topraklar söndürdü bunu;
Gece karanlığı çöktü, o yoluna devam etti,
Israrla gidiyordu, vazgeçemezdi, bazen yürüyor,
Bazen uçuyordu, kanatları onun için hem kürek, hem de yelkendi.
Bozkırların, vadilerin üzerinden bir Grifon123 gibi geçiyor,
Sürekli yol alıyordu, koruduğu altı çalınan Arimaspian gibiydi
Şeytan, altında kayalıklar, bataklıklar, her türlü şey geçiyor, geride
Kalıyordu, bazen yüzüyor, batıyor, çıkıyor,
Sürünüyor ya da uçuyordu. Sonra evrensel bir gürültü duydu,
Vahşi, şaşın ı seslerdi bunlar, karışıktı,
Karanlık boşluktan geliyor kulağını tırmalıyordu gürültü
O gürültülü yerde kimlerin olduğunu merak ederek
O tarafa yöneldi Şeytan, ışığa en yakın karanlık
Sınırının nerde olduğunu soracaktı onlara,
Sonra ilerde Kaosun muazzam çadırım gördü,
Yanında her şeyin en yaşlısı olan eşi samur kürklü Gece,
Onlann yanında Orcus ve Ades,124 korkunç Demogorgon,
Dedikodu, Şans ve Gürültü ile birlikte belki bin tane türlü ve
Çeşitli ağız vardı, hepsi birbirine girmişti ve ortalık karmakarışıktı.
(…)
O sustu fakat Şeytan ona cevap vermek için kalmadı orada,
Ama duyduklarına memnun etti onu, artık kendine bir sahil
Bulacaktı yeni bir şevkle ve gücü yenilenmiş olarak,
Ateşten bir piramit gibiydi, birden yukarı doğru fırladı,
Her yandan bakan kalabalıkların şaşkın bakışları altında,
Vahşi boşluğa doğru uçtu, zor yolculuğuna tekrar başladı,
Argo125 Boğaziçi’nden kayalıklardan geçerken bile bu kadar^
Tehlikeli değildi yolu, ya da Ulysses soldan Charybdis’ten126
Kaçınır, diğer kasırgayla sürüklenirken.
(…)

92 İlyada’da Patroklos’un mezarında da adı geçen oyunlardr
93 Piton ovaları Apollo’nun Piton üzerinde kazandığı zaferi kutlamak üzere oyun oynanan yerdir
94 Herkül
95 Oechalia’dan zaferle dönen Herkül’e canavar Nessus’un pelerini hediye edilir Pelerin zehirlidir ve onu yok eder ve zavallı Lichas’ı denize yuvarlamasına yol açar Lichas Herkül’ün hizmetkarıdır. Ovid’in Methamorphoses’ine gönderme taşımaktadır.
96 Bugünkü Agrıboz adası
97 Hades’teki lanetli ırmaklar Stya. Coeytus. Phlageton. Lebre
98 Nil’in ağzındaki Serbonis golündeki bataklık
99 Nil’in ağzındaki bir şehir.
100 Mısır’daki bir dağ
101 Yunan mitolojisinde üstünde uçtuğu yerleri lanetleyen ve Aeneas ve adamlarına saldıran intikam yaratıkları
102 Yunan mitolojisinde kendisine bakanın taş kesildiği yılan saçlı ûç kızkardeş
103 Gorgonlardan biri.
104 Yunan mitolojisinde kendisine cehennemde bolluk içinde yokluk cezası verilmiştir.
105 Yunan mitolojisindeki canavarlardan biri Kesilen kafasından iki tane daha çıkıyor Dokuz başlı ejderha
106 Yunan mitolojisinde ateş püskürten canavar
107 Ölüler diyarı Hades‘in kapısını bekleyen üç başlı köpek
108 İtalya’nın güneyinde bir bölge
109 Sicilya
ll0 Yunan mitolojisinde bir mağarada yaşayıp, mağaranın altından geçen balık ve denizcileri avlayan canavar. Odysseus evine dönerken mürettebatından 6 denizciyi bu canavara kaptırmıştır.
111 Finlandiya’nın cadılarıyla ünlü bir bölgesi
112 Milton burada ölümü kasteder. Orijinal metinde, ilton bu kelimeyi 666. satıra getirmiştir. 666 Esinleme 16:13’deki Canavar’a ait sayıdır. Adem’in cennetten kovuluşunun da 666’nın tersi olan 999. satırda anlatmıştır.
111 Şeytan cennetten çıkmadır ama Ölüm Cehennem’den çıkmadır Milton şeytan için bu ayrımı özellikle yapar. Yani Günah cennet doğumludur
112 Esinleme 12:3-4’e bir gönerme taşımaktadır
113 “Yılanlı” denen kötülük timsali takım yıldızı.
114 Havva da Adem’in sol kaburgasından yaratılmıştır
115 Şeytan’dan Gûnah’ın çıkışı Zeus’tan Athena’nın çıkışına benzerdir.
118 Cehennem
119 Mısır ve Tunus arasındaki çöl
120 Trablusgarb’ın yakınlarındaki antik şehir.
121 Savaş Tanrıçası
122 Kuzey Afrika sahillerinde gemi yutan körfez
123 Kartal başlı kanatlı aslan. Başına buyruk yaratıklardır ama sahiplerine bir kez güvendiler mi ona sofuca sadık kalırlar.
124 Cehennemin klasik tanrılarının isimleri
125 Mitolojide Altın Postu almak için yola çıkan Argonotların gemisi
126 Sicilya’yı İtalya’ya bağlayan Messina Boğazı’nda yasamış olduğuna inanılan iki deniz canavarından biri.”

agy s. 45-56

KİTAP III

ÖZET

Tahtında oturan Tanrı Şeytanın yeni yaratılmış hu dünyaya doğru uçtuğunu görür; onu sağında oturan Oğluna gösterir; Şeytanın insanları baştan çıkaracağı kehanetinde bulunur; insanı Şeytana karşı koyabilecek kadar akıllı yarattığı için onlara fazla müdahale etmeyecektir; ama yoldan çıkanlara da yumuşak davranacaktır, çünkü onlar Şeytan gibi kendi kötülükleriyle düşmemiş.
Şeytan tarafından baştan çıkarılmışlardır. Tanrının Oğlu, İnsana yumuşak ve lütufkar davrandığı için Babasına minnettar olduğunu söyler; fakat Tanrı günah işleyen insanların yine de Kutsal Adalet karşısında ceza göreceğini belirtir; fakat İnsan putlara taparak Tanrı ‘yı kızdırmıştır ve onun suçunu üstlenecek biri çıkmadığı takdirde tüm İnsan soyu ölecek, cezasını çekecektir. Tanrının oğlu İnsan soyunu kurtarmak için kendini fidye olarak ortaya koyar; Tanrı Baba onu kabul eder, yeniden vücut bulmasını mukadder kılar, Cennet ve Dünyadaki herkesin üstünde olduğunu, yüceliğini ifade eder, tüm Meleklerin ona tapmasını emreder; onlar bu emre itaat ederler, harp müziği eşliğinde Baba ile Oğlu kutlarlar. O sırada Şeytan Dünyanın en uzak noktasına çıkar ve orada Beyhudelik1′ 7 Limbosu1′ 8 denen yeri bulur; oraya kim ya da neler
uçar; oradan Cennet kapısına gelir, merdivenle çıkış ve sema çevresinde akan sular tarif edilmiştir. Oradan Güneş küresine çıkacaktır; Şeytan orada o kürenin kral naibi UrieTi129 bulur, ama daha önce kendisini değiştirir, ılımlı bir Melek kılığına girer, yeni Yaratılışı ve Tanrının oraya
yerleştirdiği İnsanı görmek ister, yaşadığı yeri sorar ve öğrenir; önce Niphates130 Dağına iner.

(…)

Ben seni şimdi şu cesur kanatlarımla ziyaret ediyorum,
Orada çok tutuldum ama sonunda kaçtım Cehennem Gölünden
O karanlık, kasvetli yerden çıktım ve yine karanlıklar içinde
Uçarak buralara geldim, Orphean131 harpından gayri notalarla
Kaos ve daimi Geceye şarkılar söyledim, Cennetten aldığım esinle
Karanlık inişte ve de tekrar çıkışta, yükselişte
Ama güç ve nadirdi bu—seni ziyaret ederken güvendeyim
Ve hükümdarın canlı gözlerini hissediyorum, ama ziyaret sebebi
Bu değil, boş yere gelmiş olmak istemem, senin delici ışığım
Bulmak için ve akşam karanlığını. Ben sadece ilham anyonun,
Tertemiz bir bahar, gölgelik bir koru ya da güneşli bir tepe,
Kutsal şarkıların aşkına, ama sen, şef, Sion ve aşağıdaki
Çiçekli ırmaklar, senin kutsanmış ayaklarım sulayan akmtılan
Geceleri ziyaret ederim, ve kaderde benimle eşit olan o ikisini de
Unutmam, benim onlarla eşitliğin ünlüdür, herkes bilir bunu,
Kör Thamyris132 ve kör Maonides133 sonra Tiresias134 ve Phineus,135
Eski peygamberler, sonra uyumlu numaralar, gönüllü hareket
Eden fikirlerle beslen, Uyanık kuşun136 ötüşü gibi.
(…)
Şimdi Yüce Tanrı yukarıda oturduğu tertemiz yerinden
Her yerden yüksek olan tahtından gözlerini aşağıya
indirip kendi işlerini ve onların işlerini aynı anda görürse;
Etrafında Cennetin tüm kutsal şeyleri yıldızlar gibi yoğun dunır,
ifade ötesi mutlak saadet hissedilir orada; sağında
İhtişamının etrafa yayılan mutluluk imajı oturur,
Tek oğlu; Dünyada137 ilk gördüğü varlık,
Bizim ilk iki ebeveynimiz, mutluluk bahçesine yerleştirilen
İlk iki insanoğlu, ölümsüz neşe ve sevgi meyvelerini toplayarak,
Kesilmeyen, durmayan mutluluk, eşsiz sevgi yaşıyorlar,
Neşe dolu bir yalnızlıkta; sonra O, Cehennemi ve aradaki
Uçurumu gözetledi ve Gecenin bu yanında Cennet duvarına
Yaklaşan Şeytanı gördü ulvileşen alacakaranlıkta,
Eğilmeye hazırdı şimdi, yorulan kanatlar, istekli ayaklarla,
Sağlam görünen toprağıyla Dünyanın çıplak dışmda,
Okyanusta ya da havada emin olmadan.
Tanrı ona yüksek yerinden baktı ve geçmişi, bugünü,
Geleceği düşünerek ileriyi gördü ve tek Oğluna konuştu:
‘Benim tek Oğlum, düşmanımız nasıl öfke taşıyor,
Görüyor musun? (…)
(…)
Ben göklerle ilgili güçleri ve Ruhları o şekilde yarattım,
Yerlerinde kalabilir ya da başarısız olurlardı;
Onlar özgürdü138 , isteyen kaldı, isteyen gitti.
(…)
İlk düşenler139 bunu isteyerek yaptılar, İnsan düşüyor,
Diğeri140 tarafından kandınlmış olarak: Onun için İnsan lütuf görecek,
Diğeri asla; ne merhamet, ne adalet var ona,
Cennette ve Dünyada, benim ihtişamım sürecek, üstün olacak,
Ama merhamet ilk ve son olarak en parlak olarak sürecek.’
Tann konuşurken tüm Cenneti güzel kokular doldurdu
Ve seçilmiş kutsanmış Melekler arasında yeni bir neşe havası
Yayıldı, Tann Oğlu kıyaslanamayacak kadar muhteşem
Göründü; onun içinde Babası Tanrı da parlıyordu,
Tam olarak ifade edildi; ve Onun yüzünde kutsal ifade
Belirdi, sonsuz bir aşk ve ölçüsüz bir lütuf, zarafet,
Ve o da bu şekilde Babasına konuştu:
‘Ey Baba, sözlerin muhteşemdi ve dediğin gibi İnsan rahmet,
Merhamet görmeli, bunun için Cennet ve Dünya senden övgüyle
Söz edecek, ilahiler, kutsal şarkılar söyleyecekler, tahtında
Oturup kutsanacaksın. (…)
(…)
(…) Yoksa sen kendi yarattığını mahvedecek,
Kendi şanın, şöhretinle yaptığını onun için yok mu edeceksin?141
O zaman senin iyiliğin ve büyüklüğün de sorgulanacak
Ve de savunma yapılmayacak şekilde küfredilecektir.’
(…)
İnsanoğlunu kurtarma umudu kalmayınca, onun ölüm ve
Cehenneme gideceği belli olunca içi kutsal sevgi dolu
Tanrının Oğlu ondan şefaat diledi yine:
‘Baba senin sözün dinlendi, İnsanoğlu merhamet görecek;
Peki ama senin kanatlı habercilerin bu haberi tüm yarattıklarına,
Korumasız olanlara, dileyenlere götürmezse ne olacak o zaman?
(…)
Sen bana kendi içimde sonsuza kadar yaşama gücü verdin;
Senin yanında yaşıyorum ben; şu anda Ölüme142 boyun eğsem bile,
Tüm varlığım ölebilir, ama o borç ödenmiş olur,
Sen beni o iğrenç mezarda bırakmazsın,
Ne onun avı olmak için, ne de lekesiz ruhum ebediyen orada
Kalıp çürüsün diye. (…)
(…)
Senin verdiğin güçle tüm düşmanlarımı yeneceğim ben,
En sonra da Ölümü ve onun cesedi mezan dolduracak;
O zaman kurtardığım kalabalıklarla beraber çoktan özledikleri
Cennete gireceğim Baba, senin yüzünü görmek için, orada
Artık öfke bulutu kalmayacak, barış ve uzlaşma, olacak: orada
Artık gazap değil, senin olduğun yerde neşe, mutluluk olacak.’
(…)
(…) Tüm Cennet sakinleri bunun
Anlamım düşündüler, ama çok geçmeden Yüce Tann konuştu:
‘Ey sen, Cennette ve Dünyada gazaba uğramış insanlar için
Tek banş yolu, ey sen, benim tek mutluluğum! (…)
(…)
Onlan sadece sen kurtarabilirsin ve bu yüzden sen de onlar
Gibi olacak ve Dünyadaki insanların arasına karışacaksın,
Zamanı gelince bakir anadan143 insan gibi doğacaksın,
Şaşılacak bir doğumla geleceksin dünyaya, Adem’in yerine
Tüm İnsan soyunun başına geçecek ama bir Adem oğlu olacaksın.
(…)
(…) Ama ona itaat eden
Ve bunları yapan tüm diğer tanrılar ölecek;
Oğluma ibadet edin, ona tapın ve Benim gibi saygılı olun ona.’
(…)
(…) Melekler tahta doğru
Eğildiler ve başlanndaki taçlan çıkarıp saygıyla yere bıraktılar,
Çiçeklerle ve altınla süslü olan taçlar—bir zamanlar Eden’de,
Hayat Ağacmdaydı bu Amarant144, ama İnsanın saygısızlığından
Cennete götürüldü ve şimdi çiçekleri Hayat Pınarının üstünde büyüyor,
Cennetin ortasında akan Mutluluk Nehri de Elysian145 çiçeklerini sular;
Ruhlar bu hiç solmayan çiçeklerle şahane saç lülelerini süslerler,
Gevşek çelenkler gibi, ışıltılar içinde, yeşim taşlı kaldırımlarda
Gezerler ve semavi güller gülümser onlara.
(…)
(…) O sırada Tatar
Sınırında, Imaus tepesinin146 karlı sırtlarında
Avın kıt olduğu bir yerden gelen
Bir akbaba uçtu, kuzu ya da keçi yavrusu arıyordu
Boğazlamak için, sürüler olurdu buralarda, Hindistan
Nehirleri Ganj ya Hydaspes147 yakınlarında,
Fakat Şeytanın yolu üzerinde, Çinlilerin hafif ve yelkenli
Arabalarla dolaştığı kıraç Sericana düzlükleri148 boştu ve
Şeytan burada yalnız başma yürüyordu—bu boş
Topraklarda başka canlı da görülmüyordu;
Henüz hiçbir şey yoktu burada ama havada uçuşan
Buhar gibi boş şeyler vardı, burada her şey geçici ve boştu.
Toprakta ödül arayanların hevesleri içlerinde kalıyor,
Acıdan başka bir şey bulamıyorlardı buralarda;
Doğa elinin tüm tamamlanmamış çalışmaları buradaydı,
Beyhude, eksik, canavarca ya da iğrenç karışık,
Dünyada erimiş, hızlı gelen ve boşuna,
Son erimeye, ya da ölüme kadar dolaşıp durmak burada,
Bazılarının rüyasını gördüğü gibi komşu Ayda değil:
Bu gümüş renkli düzlüklerde yaşayanlar daha ziyade,
Değiştirilmiş Azizler ya da ortada kalan Ruhlar,
Yani meleklerle insanoğlu türleri arasında kalanlar:
Onlardan bozuk, ters huylu erkek ve kız çocukları doğdu,
Eski dünyalardan ilk olarak bu Devler geldi,
Pek çoğu boşa uğraşıyordu ama yine de şöhretliydi bunlar:
Sennaar149 düzlüklerinde Babil’e yakın inşaatlar
Yaptılar, sonra yeni Babiller, inşa edeceklerdi:
Başkaları tek başlarına geldiler; bir tanrı sanılan
Biri kendini severek Etna alevlerine attı,
Empedokles;I5î ve o da Platon’nun Elysium’undan zevk
Almak için denize atladı. Cleombrotus;151 ve pek çok, uzun
Embriyolar ve salaklar, keşişler ve rahipler
Beyaz, siyah ve gri,152 tüm süsleri, saçmalıklarıyla.
Burada hacılar dolaşıp duruyor ve Cennette yaşayan
Ve Golgotha’da153 ölmüş olanları arıyorlar;
Ve Cennetten emin olanlar ölünce Dominik otları üstüne
Ya da Fransisken’e konunca kılık değiştireceklerini sanıyorlar.
(…)
Şiddetli bir yan rüzgar her iki yandan geliyor
Ve onları kaldırıp çok uzaklara, karmakarışık havaya
Fırlatıyor, cüppeler, elbiseler ve onları giymiş olanlar,
Sonra onlardan geriye kalanlar, her şeyleri,
Geride ne varsa her şey havalara uçuyor, savruluyor,
Dünyanın arka taraflarına doğnı uçuşuyor, o zamandan
Sonra Aptallar Cenneti154 denen, vaftizsizlerin gönderildiği
Muazzam boşluğa doğru uçuyorlar. Şeytan da geçerken
Gördü o yeri ve uzun süre düşündü, sonunda hafif bir ışık
Gördü ve tekrar yoluna devam etti, yükseldi Cennet duvarına,
Daha yukarıda zengin görünen, kral sarayı kapısına benzer
Bir kapı gördü, üzeri elmaslar ve altınlarla kaplıydı,
Kapı Dünyada eşi benzeri görülmeyen bir şeydi, parlıyordu,
Yakup155 Peygamberin merdivenden inip çıkan Melekler
Gördüğü yere benzer merdiven vardı orada, çok sayıda
Gardiyan gördü, parlaktı bunlar, o Luz156 ovalarından Padan-Aram’a157
Kaçarken, açık semalarda geceleri rüya gördü ve
Uyandığında Burası Cennetin Kapısı diye bağırdı,
Merdivenler sanki her zaman orada değildi, bazen
Cennete çekiliyorlardı, görünmezlerdi ve altlarında
Yeşim taşı ya da sıvı inciden oluşan parlak bir nehir akardı,
Oraya Dünyadan158 süzülerek gelenleri Melekler alıp götürür,
Ya da göl üzerinden küheylanların çektiği arabalarla uçururlardı
Merdivenler o zaman aşağı bırakılmıştı, ya Şeytana yukarı
Kolay çıkması konusunda meydan okumak, ya da mutluluk
Kapısına gelmesini tamamen engellemek için; onun altında
Dünyaya açılan bir geçit vardı, geniş bir geçitti bu, Sion Dağı
Geçidinden de geniş ve Tanrının sevdiği Vaat Edilmiş Topraklara
Gidiyordu, oralarda yaşayan mutlu kabileleri ziyaret için.
Onun emriyle Melekleri oradan hep gelip geçerlerdi,
Ve onun gözleri seçerek Paneas’tan159, Ürdün Nehri kaynağından
Beersaba’ya160 bakardı, Mısır ve Arabistan kıyılarına sının olan
Kutsal Topraklara. (…)
(…)
Ufkun ötesine; sonra bir kutuptan diğerine,
Her yeri gözden geçirdi ve sonra fazla beklemeden,
Doğruca Dünyanın ilk bölgesine doğru uçarak daldı,
Saf mermer gibi soğuk havada meyilli uçuyordu,
Sayısız yıldızların arasında, ama gecenin elinde başka
Sanki başka dünyalar vardı, ya da başka dünyalar g ib i161,
Mutlu adalar gibi görünüyorlardı, şu eski ünlü Hesperian162 Bahçeleri
Gibi, ve korular vardı, ve de korular, ormanlar ve çiçekli vadiler,
Mutlu adalar gördü ama orada kimlerin yaşadığını sormak için durmadı,
Altın rengi Güneş hepsinin üstünde parlıyordu, Cennet gibiydi burası,
Gözleri parladı, hoşlandı bundan. (…)
(…)
Bulduğu yer tanımlamanın ötesinde bir parıltıya sahipti, Dünyadakiyle
Kıyaslandığında, metal ya da taş; her yeri birbirine benzemiyordu,
Ama her noktası ateşteki demir gibi parlaktı ve bu metal altına ve gümüşe
De benzerdi, eğer taş ise yakut, topaz, ya da Aaron’un göğüs zırhındaki
On iki taşa benzerdi ve öyle bir taştı ki başka yerde görülmemişti,
Filozoflar bu taşın ne olduğunu boş yere araştırmış, bulamamışlardı,
Buharlaşan Hermes163 efsanesindeki gibi bir şeydi bu, isim bulmak zordu,
Denizdeki yaşlı Proetus’un164 şekil değiştirmiş hali de olabilirdi.
(…)

127 Boşluk
128 Isa’dan önce vaftiz edilmeden ölenlerin ruhlarının olduğu yer.
129 İbrani geleneğinde döet baş melekten biridir ama Incil’de adı geçmez ama Apokrifa’da geçer.
130 Toros dağlarında bir tepe
131 Sevgilisi Euridike’yi Hades’ten çıkarabilmek için Hades’e giren romantik şair
132 llyada ‘da Trakyalı şair.
133 Homeros
134 Soofokles’inn Kral Oidipus ve Antigon’undaki kahin
135 Bir kahin olan kör bir Trakya kralı
136 Bülbül
137 Burada dünya ile kastedilen sadece yeryüzü değil diğer yaratıkların da olduğu Kaos’un üstündeki bütün evren
138 Özgür irade
139 Şeytan ve onun takipçileri
l40 Adem ile Havva’nın düşüşü
141 Yaratılış 6:6-7’ye gönderme yapılmaktadır. Tanrı’nın pişmanlığı
142 Şeytan ile kızı Günah’ın ilişkisinden olma
143 Meryem Ana
144 Ölümsüz çiçek
145 Yunan mitolojisinde yer altı cenneti
146 Himalaya’da bir tepe.
147 Pencap’ta Keşmir nehri
148 Gobi Çölü
l49 Yaratılış 10:10’daki Şinar.
150 M Ö 490-430 yılları arasında yaşamış Yunanlı devlet adamı ve şairdir. Kendini Tanrı ilan edip, Etna Yanardağı’na kendini atmıştır
151 Plato’nun Phaedos’ unu okuduktan sonra esrik bir mutlulukla kendini boğduğuna inanılan bir (…)
152 Beyazlar (…), Siyahlar Domenıkler ve Griler Fransiskenler
153 Isa’nın çarmığa gerildiği yer.
154 Tecavüzcülerin kaldığı sınırdan yoksun yer.
155 Yaratılış 21‘e gönderme
156 Kudüs’ün kuzeyi
157 Yakup’un amcası Laban’ın yurdu
158 İki kişi Cennet’e alınmıştır. Bunlardan biri Hanok’tur. Yaratılış’a göre Nuh’un dedesi, Adem’den sonraki yedinci kuşak Tanrı tarafından cennete alınmıştır. Diğeri de Elişa’dır. 2 Krallar 2:11’e bkz.
159 Dan şehri olarak bilinir, Kenanların kuzey sınırını oluşturur.
160 Kenanların güney sınırını oluşturur.
161 Gezegenler
162 Greklerin İtalya’ya verdiği isim
163 Bir Yunan tanrısı
164 Foklara çobanlık eden ve yakalanınca şekil değiştiren deniz yaratığı”

agy s. 58-72

“(…)
Melek bunlan söyledikten sonra döndü ve Şeytan onun
Karşısında eğildi, selamladı onu, Cennette küçük Meleklerin
Yaptığı gibi, ona saygısını, minnetini gösterdi,
Sonra oradan aynldı ve aşağıdaki Dünyanın kıyısına doğru uçtu gitti,
Başanh olacağım umarak oraya doğru hızla uçmaya başladı,
Ve Niphates’in165 tepesine inene kadar durmadı.

165 Ermenistan’da bir dağ”

agy s. 74

KİTAP IV

ÖZET

Şimdi Cennet Bahçesi ’nin görüş sahasına giren ve Tanrı ile İnsana karşı tek başına mücadele vereceği yere yakın olan Şeytan kendinden kuşku duymaya başladı, korkuya, kıskançlığa, umutsuzluğa kapıldı; ama sonunda kötülük yapma konusunda kendini toparladı; yapmak istediği
şey için Cennete doğru yola devam etti; sınırları aştı geçti; etrafına bakınmak için Cennet Bahçesinin en yüksek yeri olan Hayat Ağacı üstüne bir karabatak166 gibi tünedi. Cennet Bahçesi Şeytanın Adem ile Havva’yı ilk gördüğü yer oldu, onların mükemmel şekillerine ve mutlu tavırlarına şaşırdı, ama onları düşürmeye kararlıydı; durdu ve konuşmalarını dinledi; anladı ki onların Bilgi Ağacından meyve koparıp yemelerinin cezası ölümdür ve bu kuralı bozmaları için onları kışkırtmaya karar verdi; sonra onların durumlarını daha iyi öğrenmek amacıyla bir süre
ayrıldı oradan. O sırada bir güneş ışını üzerine inen Uriel, Cennet Kapısından sorumlu olan Cebrail’i uyardı, Derinden (Cehennemin Dibinden) kaçan kötü bir Ruhun öğle vakti kendi küresinden geçtiğini bildirir, iyi Melek kılığındaki bu kötü Ruh Cennete doğru uçmuş ama
dağdaki öfkeli tavırlarıyla tanınmıştır. Gabriel ona bu kötü Ruhu bulacağını söyler. Gece olurken Adem ile Havva konuşur ve kulübelerine gidip akşam ibadeti yapmaya karar verirler. Cebrail Cenneti bekleyecek olan gece bekçilerinden ikisine Adem’in kulübesini gözetlemelerini söyler, kötü Ruh Adem ile Havva’ya uyurlarken kötülük yapabilir der. Bekçiler Şeytanı uyuyan Havva’nın yanında, uyurken onu yoldan çıkarmaya çalışırken bulur ve istemediği halde Cebrail’e getirirler:
Cebrail’in sorularına küstahça cevap verir Şeytan; direnmeye, karşı koymaya hazırlanır, ama Cennetten gelen bir işaretle engellenir ve oradan kaçar.

(…)
(…) işte ilk ebeveynimiz
Tam zamanında gizli düşman konusunda uyarıldı ve onun ölümcül
Tuzağından kaçtı; ama Şeytan iyice öfkelendi ve insanı yoldan
Çıkarmak için tekrar aşağı indi, ilk yenilgisinin ve Cehenneme kaçışının
Acısını masum zayıf insanoğlundan çıkaracaktı
Ama hızlı uçarken henüz sevinemiyor
Övünemiyordu, korkusuzdu, meşum girişimini başlattı,
İçinde büyük karmaşa vardı, şeytani makinesi167
Şimdi tam hızla çalışıyordu, kafasının içi karmakarışıktı,
Cehennem tam içindeydi ve o içindeki cehennemi ortaya çıkarıyordu,
Hızla uçuyordu. (…)
(…)
Şimdi görüş alamna giren Eden’e yakın olan yerde
Güzel şeyler vardı, ama onun kederli bakışları, bazen Cennete,
Ve tam tepede parlayan muhteşem Güneşe bakıyordu;
Sonra çok düşündü ve iç çekerek konuştu:
‘Ey bu yeni Dünyanın tek tannsı gibi muhteşem parıltınla
Hükmettiğin yerden bakan sen, sen çıktığında tüm yıldızlar
Saklanıyor, gözden kayboluyorlar, ben sana sesleniyorum,
Ama bu dostça bir sesle yapmıyorum ve ışınlarından ne
Kadar nefret ettiğimi söylüyorum sana Ey Güneş, onlar bana
Bir zamanlar ne büyük ihtişam içinde olduğumu ve kibrim, hırsım
Yüzünden nasıl düştüğümü hamlatıyorlar, Cennetin eşsiz Kralı
İle Cennetteki savaşımı daf ah neden oldu bütün bunlar?
(…)
(…) Uçacağım yön Cehennem olacak, ben kendim
Cehennemim; en derinlerdeyim ve daha da derinler beni,
Yutmak için bekliyor, önceki cehennem-o zaman
Bana Cennet gibi gelecek. (…)
(…)
(…) Benimiçin iyi olan her şey kayboldu;
Kötülük benim için İyi, Güzel oldu: en azından Cennet Kralı
İle bölünmüş imparatorluk var elimde ve belki yarıdan çoğu
Orada devam edecek; yakında İnsanoğlu ve bu yeni Dünya bilecek.’
(…)
Ümit Burnu ötesinde, Mozambik yakınlarında esen ve Arap
Yarımadasından kokular getiren rüzgarlar gibiydi bunlar;
Okyanusların gülümseyen kokularım da taşıyorlardı,
Oraya ölüm getirmek için gelen Şeytan bu kokulan alınca
Balık kokusu almış Asmodeus168 gibi sevindi durdu.
(…)
Altında şaşırtıcı yeni bazı şeyler görüyordu o sırada,
Doğanın tüm zenginliğini sergilediği, gözler önüne serdiği
Bu yerde, Dünya üzerinde bir Cennetti burası: çünkü burası
Bu bahçe Tannnın mutluluk dolu bir Cennetiydi, Eden’in doğusuna
Onun tarafından yerleştirilmişti; Eden Auran’dan169
Doğuya doğru, büyük Seleucia’nın170 Yunan krallan tarafından
İnşa edilmiş kraliyet şatolarına kadar uzanıyordu,
Eden oğullan uzun zaman önce Telassar’da171 yaşamışlardı.
(…)
Kuşlar hep bir ağızdan konser verir gibi öterler, çiçekleri
I 7*) Koklarlar, titreşen yapraklan didiklerler ve o sırada evrensel Pan
Dans ederek sürüleri ebedi Kaynağa götürürdü.
Kendisi de güzel bir çiçek olan Proserpin’in173 çiçek topladığı
Enna’daki174 güzel alana değil, dünyada onu arayan
Ceres’e175 acı veren kasvetli Dis’e176 giderdi o. Orontes177
Ve Castalian pınarı yakınındaki Daphne’nin178 güzel korusu değildi bu.
Ne Triton nehriyle birleşen Nyseian179 adasıydı ne de Libyalı Jove’un180
Amalthea’yı gizlediği yerdi orası
Abassin182 krallarının Amara183 Dağı da değildi ama Asuri
Bahçesinden bir günlük mesafedeydi ve Şeytan orada çok güzel
Ve çok çeşitli yaşayan varlıklar görerek çok sevindi.
(…)
Serin bir pınar yanında durup gölgelik bir yerde fısıldaştılar,
Yere oturdular, daha fazla çalışmadılar, çabalamadılar,
Güzel ve zevkli bahçe çalışmaları yeterliydi serin Zephyr184
Beklemek için, aç ve susuzdular, akşam yemeği için
Şeftali kopardılar ve çiçekli ve çimenlik hafif bayıra oturdular.
(…)
(…) Etraflarında yeryüzünün tüm
Vahşi yaratıkları, hayvanları ormanlarda, çayırlarda kırlarda
Bayırlarda, Dağlarda yaşıyorlardı; aslan sıçradı ve keçi yavrusunu
Pençesine aldı; ayılar, kaplanlar, her çeşit hayvan önlerinden koşup
Geçiyor, gidiyordu, dev gibi fil onları eğlendirmek için elinden geleni185
Yaptı, yılan süzülerek yanlarından geçti ve ilerde çöreklendi. Başka
Hayvanlar otlara yayıldılar; kimi geviş getiriyor,
Kimi düşünüyor gibiydi, bazılan uyumak için inlerine,
Yuvalarına koştular, çünkü güneş alçalıyor,
Şimdi Okyanus Adalarım ısıtıyordu,
Gökyüzünde kararan boşlukta yıldızlar
Parlamaya başladı; Şeytan etrafına bakmdı ve bu kez kederli bir
Ses tonuyla ve kendini adeta zorlayarak konuşmaya başladı:
‘Ey Cehennem! kederli gözlerim ne görüyor böyle?
Bizim mutluluk evimize çok gelişmiş başka yaratıklar dolmuş—Dünya
Doğuşlu belki de, Ruh değil bunlar, ama Cennet Ruhlarından aşağı,
Parlak yaratıklar —ben onlara şaşkın bakıyor ve düşünüyorum,
Ve onlardaki bu kutsala benzer canlı parıltıyı sevebilirim, ve onlara
Bu şekli veren el büyük bir zarafet de vermiş bu varlıklara.
(…)
(…) Cehennem
Sizi kabul etmek için kapılarını ardına kadar açacak ve tüm
Krallarım karşılamaya gönderecektir187; burası gibi dar değil
Orası, çocuklarınızı da rahatça kabul edebilir; güzel yer için
Beni böyle yapan ona188 teşekkür edin.
Ve sizin zararsız masumiyetinizle yumuşarsam eğer,
Bunun nedeni vardır, bu yeni dünyayı fethederek onurum
Ve imparatorluğum büyüyecek, bunu yapmak zorundayım,
Ama başka bir şey yapamam ve yine de bundan nefret ediyorum.’
(…) İlk erkek Adem, ilk kadın Havva’ya
Bir şeyler söylerken Şeytan kulak kesildi ve onlan dinledi:
Tüm bu güzel şeylerin tek tanığı ve tek eşim, sen
Bunlann hepsinden daha azizsin, bizi yaratan Güç bize
Bu bol Dünyayı da yarattı ve Onun iyiliğini sonsuza
Kadar özgürce yaşayacağız, O bizi topraktan yarattı ve
Buraya yerleştirdi, tüm bu mutluluğun içine, Onun arzusu
Dışına çıkmamalıyız; O bizden sadece bu yeri, Cennetteki
Bu güzel meyveli ağaçlan iyi muhafaza etmemizi istiyor,
Sadece Hayat Ağacı yanına dikilmiş olan Bilgi Ağacına
Dokunmamak, onun meyvesini yememeliyiz;
Hayatın çok yakınında Ölüm de büyüyor, Ölüm her neyse—
1 fiO • Kuşkusuz korkunç bir şey olmalı’*”; çünkü Ağacın meyvesini
Yersek Ölümden söz etti Tanrı; bir sürü
Kural arasında mutlak itaatimizi gerektiren bir tek şey
Odur ve Toprakta, Havada ve Denizde yaşayan tüm varlıkların
Hakimiyeti190 de bize bırakıldı. Onun için bize bahşedilen sınırsız tüm
Güzellikleri ve tatları düşünelim ve yasaklanan bir tek şeyi
Asla aklımıza getirmeyelim, bize verdiği bolluklar için Ona
Minnettar olalım, şükran duyalım, Ona itaat edelim, güzel
Görevimizi yapalım, ağaçları, bitkileri budayıp bakalım onlara,
Çiçeklere su verelim, yorucu olsa da çok güzel işler bunlar.’
Havva ona şöyle cevap verdi: ‘Ben senin etinden kemiğinden
Ve senin için yaratıldım, sensiz ben bir hiç olurum, sen benim
Rehberim ve başımsın, söylediklerin hep doğru ve sen haklısın.
(…)
(…) Başımı eğip bakarken
Sulann parıltısında, tam içinde bana bakan bir şekil gördüm.191
(…)
Sen bunu söyledikten sonra nazik elin elimi tuttu; ben sana teslim oldum
Ve görüyorsun o zamandan beri güzellikler ve akıl bizimle beraber.’
(…)
O da onun güzelliği ve teslimiyeti karşısında büyük bir aşkla
Gülümsedi, Jüpiter Mayıs çiçeklerini sulayan bulutlan doldururken
Juno’ya192 güler gibi, ve kadınının dudaklanm doyasıya öptü.
Kenarda Şeytan kıskançlıkla arkasım döndü, ama yine de
Göz ucuyla baktı onlara ve kendi kendine şikâyette bulundu:
‘Nefret ettirici, işkence eden bir görüntü bu! Burada bu ikisi
Birbirlerinin kollarında büyük mutluluğu tadarken ben Cehenneme
Atıldım, orada ne zevk var ne de aşk, sadece acı bir arzu, .
Sanki diğer işkenceler yetmezmiş gibi, acılarımız, ’
Üzüntülerimiz bitmedi, arzular hâlâ devam ediyor!
Ama onların ağızlarından duyduklarımı unutmamalıyım.
Öyle görünüyor ki her şey onlarm değil, her şeye dokunamıyorlar,
Bilgi ağacı denen öldürücü, yok edici
Ağaç da var orada, onun meyvesini yemeleri yasak. İlim, irfan mı yasak?
Yoksa cinsel ilişki mi? Kuşkulu, mantıksız bu. Tann onlardan neden
Kıskansın bunu? Bunu bilmek günah olabilir mi?
ölüm olabilir mi? Onlar cahil mi kalacaklar yani? Onlann mutluluğu
Bu mu olacak? İtaat etmeleri ve imanlannı kanıtlamaları mı sadece?
O güzel temelin üstünde onlann harabeleri olacak demek!
Ben onlan daha çok şey bilmeleri ve kıskançlık ifade
Eden emirleri dinlememeleri için kışkırtacağım, bunlar onları
Alçakta tutmak için verilmiş emirler, çünkü bilgi onları yüceltir,
Tanrılar düzeyine çıkarır. Böyle olmayı arzu ederek meyveyi
Tadar ve ölürler; sonra ne olabilir ki? Fakat önce bu bahçeyi
Dolaşarak her köşesini güzelce aramalıyım, bir pınar başında
Ya da kıyıda köşede kalmış bir gölgelikte bir Cennet Ruhuna
Tesadüf edebilir ve ondan başka şeyler de öğrenebilirim.
Ben dönene kadar yaşamanıza, yaşamdan zevk almanıza
Bakın Ey mutlu çift, zevkler kısa sürer ve uzun süreli acılar gelir!’
(…)
(…) Melek muhafızların şefi Cebrail193
Bu kayalık sütunlar arasmda oturmuş geceyi bekliyordu;
Onun çevresinde Cennetin silahsız gençleri kahramanlık
Oyunları oynuyorlardı; fakat elmas ve altınla süslü semavi
Kalkanları, miğferleri ve mızrakları yakınlarındaydı.
(…)

167 Açgözlülük ve gururun sembolüdür
168 Bir top olabilir.
169 Apokrafik Tobit kitabındaki Tobias’ın Öyküsüne gönderme yapılmaktadır. İran’a seyahat eden Tobias yedi kocası ona aşık bir ibüs olan Asmodeus tarafından öldürülen Sara ile evlenir. Raphael iblisi uzaklaştırmak için Tobias’a bir balığın
kalbini vc ciğerini yakmasını söyler.
170 Harran
171 Dicle üzerinde Bağdat’ın güney doğusunda bir şehir
172 Eden‘deki bir şehir
173 Yunan mitolojisinde orman tanrısı. Yarı-insan yarı-keçidir.
174 Bereket tanrıçası Demeter’in kızı. Persephone
175 Sicilya’daki bir orman
176 Bereket tanrıçası Demeter.
177 Hades’in yer altı dünyası
178 Asi nehri
179 Yunan mitolojisine göre Daphne ormanda yürürken bir Tanrı onu görür ve ona aşık olur. Onun peşinden koşar. Daphne kaçarken yere düşer ve tabiat anaya yalvarır, onu alması için. Ondan sonra Daphne defne ağacına dönüşür. Tanrı sürekli defne ağaçlarından oluşan bu bahçeye gelir
180 Satürn’ün oğlu Anımon oğtu Bacchus’u üvey annesi Rhea’dan korumak için getirdiği ada
181 Romalıların baş tanrısı Jüpiter
182 Zeus’un üvey annelerinden.
183 Habeşistan kralları
184 Etiyopya’da bir tepe
185 Batı rüzgarı
186 Yaratılış 11:6-10’a gönderme.
187 Mezmurlar 8‘e gönderme
189 Yeşeya 14:9’a gönderme
190 Tanrı’yı suçluyor
191 Henüz ölümle tanışmasa da. onun korkunç bir şey olduğunu tahmin ediyor.
192 Yaratılış 1:26’ya gönderme.
193 Milton Havva’nın narsistliğine vurgu yapıyor.
194 Roma mitolojisinde Jüpiter’in kızkardeşi ve karısı
195 Cebrail dört baş melekten biridir”

agy s. 75-87

“(…)
Onun bu sorusuna İnsanoğlunun Atası şöyle cevap verdi:
Tanrının ve İnsanın kızı, yaratılmış Havva, bunların Dünya
Etrafından bir devri var, yarın akşam batan güneş diğer
Tarafta, henüz yaratılmamış ulusların üzerine doğar, sonra
Orada da akşam olur Gece gelir, orada da buradaki gibi hayat
Söner, uykuya dalar ve sönmekte olan ateşler ortalığı hafif
Aydınlatır ve ısıtır, sonra her yer karanlık olur, yıldızlar
Gece vakti Güneşten aldıkları ışığı Dünyaya yansıtırlar.
(…)
(…) Biz uyanıkken ya da uyurken Dünyada
Milyonlarca ruhani yaratık 194 görünmeden dolaşır dururlar;
Onlarm hepsi Onun yaptıklarını görür Ve durmadan överler Onu
Şükrederler Ona, gece ve gündüz. Gece vakti tepelerden, çalılardan
Semavi sesleri ne kadar duyduk, yalnız ya da diğerine cevap veren
Sesleri, onlann büyük Yaratıcıya söyledikleri şarkıları. çoğu zzımn
Nöbet tutarken gruplar halinde, ya da gece yürüyüşlerinde.
Cennete layık müzik aletlerinin sesleriyle, birbirlerine destek verip
Geceyi böler ve düşüncelerimizi Cennete çevirirler.’
(…)
(…) Daha gölgeli kulübelerde daha
Kutsal ve tecrit edilmiş Pan, Sylvanus195, orman tanrılan ve su perileri
Oluyordu ama onlar da görünmezlerdi. (…)
(…)
(…) Tannların her şeyi verdikleri
Pandora’dan196 bile daha güzeldi; ve Hey! o üzücü olayda
Jüpiter’in ateşini çalan Japhet’en197 intikam almak için Hermes’in
Getirdiği ve insanları büyüleyen güzelden de güzeldi.
(…)
Bu uçsuz bucaksız gök kubbenin altında Gecenin karanlığı
Tepelerin üstüne çökerken ve Melekler savaş birliği gibi gece
Nöbetine hazırlanırken Cebrail yardımcısına şöyle konuştu:
Uzziel198 birliğinin yansım alarak güneye git ve çok sıkı
Güvenlik önlemleri al; nöbetçilerin diğer yansı da kuzeye gitsin ve batıyı
Olduğu gibi sarmış olalım.’ Nöbetçiler birliği ikiye ayrıldı ve kalkan»
Mızraklarını alarak hızla görevi yerlerine gittiler. Cebrail onlardan **
İki güçlü ve zeki Ruhu yanına çağırdı ve onlara emrini verdi:
‘Ithuriel ve Zephon199, siz ikiniz kanatlanıp uçarak bu Bahçenin
Her köşesini iyice arayın, bakılmamış köşe bucak kalmasın, özellikle<fe
Şu iki güzel yaratığın kaldığı yere iyice bakın, onlar şimdi belki de
Tehlikeden habersiz bir halde rahatça uyuyorlardır.
Bu akşam güneş batarken gelen bir habere göre Cehennemden kaçan
Kötü bir Ruh hiç kuşkusuz kötü bir niyetle buralara kadar gelebilmiş;
Onu gördüğünüz yerde hemen yakalayın ve buraya, bana getirin.’
(…)

194 Milton yeryüzünde koruyucu meleklerin olduğunu varsayıyor.
195 Roma mitolojisinde orman tanrısı
196 Mitolojiye göre yaratılan ilk kadındır ve Prometheus ateşi Tanrılardan çalınca Zeus intikam almak için Pandora’yı Prometheus’un kardeşi Epumetheus’a gönderir. Pandora’nın elinde bir kutu vardır ve bu kutuyu açmamanı söylenir ama
Pandora merakına yenik düşer ve kutuya bakar Kutudan her türlü kötülük yeryüzüne yayılır. Kutuda bir tek umut kalır.
197 Prometheus ve Epumetheus’un babası
198 Bir kabal meleğidir. Tanrı’nın gizemi, bilinmeyeni bilen anlamındadır Kutsal Kitap’taki tek Uzziel bir ölümlüdür.
199 Tanrı’nın keşfi anlamındadır. İthuriel’in bir melek olarak kutsal kitapta adı geçmez ama Zephon adı geçer. Bir melek değildir.”

agy 89-92

“(…)
Savaşçı Melek hiç beklemeden verdi ona cevabım:
İliç düşünmeden doğruyu söyleyeyim, hiçbir lider önce acıdan
Kaçtığını, ama sonra da casusluk yapmak için bunu yaptığım söylemez,
Bunu ancak bir yalancı yapar Şeytan; ve imana sadık olarak ekler misin?
(…)
Şimdi özgürlüğün hamisi200 görünen sen kurnaz riyakar, Cennetin
Güçlü Efendisine çok kez yaltaklanan, onun karşısında sinen
Sen değil miydin? (…)
(…)
(…) Eğer ki şu saatten itibaren
Seni bu bölgenin sınırlan içinde görürsem bu kez zincirleyip
Kendim sürükleyeceğim seni Cehennemin En Dibine, o çukura,
Ve Cehennemin kolay kapılanndan tekrar kaçmaman için
Seni iyice kapayıp bir daha çıkamayacak hale getireceğim.’
(…)
Diğer yanda korkuya kapılan Şeytan, tüm gücünü toplayarak
İyice kabardı, Tenerife201 ya da Atlas gibi hareketsiz
Beklemeye başladı; boyu gökyüzüne erişiyordu,
Dehşet göğsünde oturuyordu, ellerinde mızrak ve kalkan var gibi
Görünüyordu. Sadece Cennet değil, böyle korkunç bir savaşta
Herkes ve her şey mahvolabilir, enkaz haline gelebilirdi, Tann hemen
Bu dehşet savaşına engel olmazsa ki O şimdi Cennette altın terazi202
Kefelerini asmış, Astraea ve Akrep burçları arasında, her şeyin ilk
yaratıldığı yerdeydi, Dünya etrafında dengeleri ölçüyor, tüm
Olayları, savaşları ve krallıkları düşünüyor, her ayrılığın, savaşın
Sonucunu gözden geçiriyordu; bunların kefelerine aynlık ve
Savaş ağırlıkları koyunca savaş ağırlığı hemen yukarı çıktı
Ve bunu gözetleyen Cebrail Şeytana şöyle dedi:
‘Şeytan ben senin gücünü biliyorum ve sen de benimkini,
İkimiz eşit sayılırız, sen silahlarını ancak Cennetin izin vereceği
Kadar kullanabilirsin, benim güçlerim de seni ezebilecek kadar
Artıp iki katına çıkmasına rağmen yine yeterli sayılmaz. O halde
Silahlarımızı denemeyi bir yana bırakalım. Kanıt için yukan bak,
Ve orada, semavi işarette kaderini oku, tartıIdığın yere bak,
Direnirsen ne kadar zayıf ne kadar hafif olduğun görülüyor.’
(…)

200 Özgürlüğün hamisi olarak görülen Cromwell Milton’u hayal kırıklığına uğratmıştı. Burada da buna bir gönderme vardır.
201 Kanarya Adaları’nda ünlü bir tepe
201 İlyada’da savaşın kaderini belirlemek için Grek ve Troyalıları ölçtüğü altın kefeye bir gönderme yapılmaktadır”

agy s. 94, 95

KİTAP V

ÖZET

Sabaha doğru Havva sıkıntılı rüyasını Adem’e anlattı; O da rüyadan hoşlanmadı ama Havva’yı teselli etti, kalkıp günlük işlerine başladılar, ince köşkün kapısında sabah ilahisini söylediler. Tanrı İnsanı mazur görülemez kılmak için Raphael’i203 onlara gönderdi ve öğüt verdirdi, itaat etmelerini bildirdi, özgürlük durumu, yakınlarındaki düşman, onun kim ve neden düşman olduğu ve Adem’in bilmesi gereken tüm konularda bilgi gönderdi ona. Raphael Cennetten aşağıya inerken, tarifi yapıldığı için köşkünün önünde oturan Adem onu tanıdı; gidip karşıladı, alıp köşküne getirdi, Cennetin meyvelerinden ikram etti ona ve Havva da
yanlarına geldi; yemek yerken masada konuştular. Raphael Tanrının mesajını iletti, Adem’e durumunu ve düşmanını anlattı. Ve Adem’in sorusu üzerine onun kim ve neden düşman olduğunu Cennetteki ilk isyanından başlayarak ayrıntılarıyla nakletti; Şeytanın halkını, ordusunu alarak Kuzeye gittiğini, onları da isyana sevk ettiğini, ona karşı gelen ve ondan ayrılan Abdiel204 adlı melek dışında herkesi ikna ettiğini belirtti.

(…) Aurora’nın205 fanı esen
Yapraklan kokulu sisi yayıyor, her dalda kuşların sabah şarkılan
Duyuluyordu. (…)
(…)
(…)Adem yan döndü ve dirseği
Üzerinde doğrularak sevgi dolu gözlerle güzel eşine baktı, uyurken de
Uyanık iken de güzeldi eşi, sonra Zephyrus’un206 Flora’ya207 fısıldadığı
Gibi ona fısıldarken yumuşak eline dokundu onun: Uyan sevgili eşim,
Cennetin bana verdiği en son ve en güzel armağan, hayatımın zevki,
Uyan, sabah parlıyor ve tertemiz ova bizi bekliyor; günün başmı
Kaybederiz, baharın bitkileri nasıl canlandırdığım, limon korusunun
Nasıl büyüdüğünü, mürlerin damlalarını, huzur verici kokulu kamışlan
Görelim, Doğanın renklerini nasıl dağıttığım, anlann çiçekleri nasıl
Emdiklerini ve onlann çevresinde uçuştuklarım izleyelim.’
Havva bu fısıltılara gözlerini açtı, şaşkın bir ifadeyle Adem’e baktı ve
Sonra ona sanlarak konuştu: ‘Ey düşüncelerimi bile dinlendiren varlık, «AO
Benim Mükemmelim, Tamamlayanım sabahın olması ve senin yüzünü
Görmek beni mutlu etti, çünkü bu gece (hiç böyle gecem olmamıştı),
Senin yanında alıştığım rüyalar dışında çok sıkıcı, huzur kaçıncı
Bir rüya gördüm bu gece; uyurken biri kulağıma nazik bir sesle
Yürüyelim dedi, senin sesin sandım önce; bana dedi ki: “Neden
Uyuyorsun Havva? Dışanda sessiz, serin bir hava var, sadece
Kuşların209 ötüşleri duyuluyor, tatlı aşk şarkılan söylüyorlar;
Dolunay muhteşem ışığıyla etrafi aydınlatıyor, gölgeleri
Yok ediyor; Cennet tüm gözleriyle uyanık duruyor; sadece sana,
Doğanın arzusuna, her şeyi aksettiren senin güzelliğine bakıyor.”
(…)
Ben hayranlıkla etrafımı seyrederken bana rehberlik eden o varlık
Birden yok oldu yanımdan, ben de tekrar uykuya daldım,
Ama uyandım ve bunun bir rüya olduğunu anlayınca çok
Sevindim!’ Havva rüyasını bu şekilde anlattıktan sonra Adem
Ciddi bir ifadeyle ona şöyle karşılık verdi:
Benim en güzel imajım, varlığınım yansı sevgilim, senin
Rüyanda gördüklerin beni de etkiledi ve üzdü; bu garip ve kötü
Rüya hiç hoşuma gitmedi, ondan kötülük doğabilir korkarım;
Ama nerden gelir bu kötülük? (…)
(…)
Ama üzme kendini; Tanrı210 ya da İnsanın aklına kötü şeyler
Gelir ve gider, kabul görmez ve geride iz de bırakmaz;
Umarım sen de rüyanda gördüğün bu korkunç şeyleri
Uyandıktan sonra unutur ve yapmayı asla düşünmezsin.
Ama sakın moralin bozulmasın, güzel Sabah
Dünyaya gülümsediğinde her şey daha güzel olacaktır;
Biz ormanlar, pınarlar ve geceden sonra açılıp kokularım
Etrafa yayan çiçeklerle uğraşalım, onlan düşünüp neşelenelim.1
Adem güzel eşine cesaret verdi, neşelendirdi onu,
Ve Havva neşelendi, ama iki gözünden de birer damla
Yaş aktı ve o da onlan saçıyla sildi211; gözlerinde biriken
İki damla daha yaş vardı ve damlamak üzereyken
Adem eğilip bu gözleri öptü, bu güzel yüzdeki minnettarlık ve dinsel
Korku, huşu ifadesi çok etkilemişti onu, eşini incitmekten korkuyordu.
(…)
(…) Çünkü Yaratanlarına meditasyon
Yapmadan dua etmek, vecde gelmek istemiyor, değişik ibadet şekilleri
Uyguluyorlardı; dudaklarından ona övgüler yağıyor, lavta ya da
Harp gibi aletlere gereksinme duymadan ifade ediyorlardı,
Duygularını, daha tatlı olması için; ve o sabah da şöyle başladılar:
‘Bunlar senin muhteşem eserlerin, yarattıkların, Ey iyilerin Yaratanı,
Yüce Tanrı; senin bu evrensel beden; Sen harikulade, benzersiz bir
Güçsün! (…)
(…)
(…) Yıldızların En Parlakları212, Gecenin
Sonunda hâlâ orada duranlar, içinizde şafak vaktine kadar kalanlarda
Dahil olmak üzere, parlak ışıklarınızla sabaha kadar orada olanlar, gün
Doğarken kendi kürenizde ona dualar edin, övgüler yağdırın günün o tatlı
Saatlerinde. (…)
(…)
(…) Şimdi doğu Güneşiyle bir araya
Gelen Ay, şimdi sabitelerle birlikte uçuyor, yörüngelerinde duran;
Ve sizler, şarkılar eşliğinde mistik danslar yapan beş gezegen213,
Karanlıktan Işık çağıranların övgülerini, dualarını yankılandırın.
(…)
Sularda yüzenler, yeryüzünde yürüyenler, ya da yerlerde sürünenler,
Tanık olun tepelerde vadilerde, kaynaklarda ya da gölgelerde
Benim sesimle edilen duaları214 ve ona olan ibadetimi dinleyin.
Şükürler olsun sana Yaratan, her zaman cömert olan Tanrım,
Sen her zaman iyiyi verirsin bize ve eğer gece bize kötülük
Getirirse dağıt onu, aydınlığın karanlığı dağıttığı gibi.’
(…)
(…) Gece vakti Galile’nin
Ay üzerindeki hayali tepeleri ve düzlükleri, ya da Kiklad Adaları215,
Delos216 veya Samos’u217 izlemesi gibi, bulutlu bölge aradı ama yoktu.
(…)
(…) Orada Maia’nın oğlu2,8gibi durdu,
Tüylerini silkeledi ve etrafa Cennet kokusu yaydı. (…)
(…)
(…) Her şeye sahip olan Dünya ana onlara
Doğu ya da Batı Hindistan’dan Pontus ya da Punic sahilinden
Ya da Alcinous’un219 hüküm sürdüğü diyardan her türlü gıdayı,
Meyveyi cömertçe veriyordu. (…)
(…)
Melek ona şöyle cevap verdi: ‘Bu yüzden Onun İnsana verdiğinin
Bir parçası ruhanidir, en saf Ruhlar bulduklarına nankörlük etmezler,
Ve bunlar gibi saf ve zeka geliştirici gıdaların içinde daha düşük her tur
Duygular, yani işitme, görme, koku alma, dokunma, tatma, hazmetme,
özümseme ve cismanilikten tinselliğe dönüş hassalan vardır.
(…)
(…) Işığını herkesle paylaşan Güneş bunun karşılığında tüm
Beslenmesini rutubetli soluklardan ve Okyanusla beraber eşit
Yudumlardan alır; Buna rağmen Cennette hayat ağacında ölümsüzlük
Veren meyveler yetişir ve sarmaşıklar nektar220 verir, ama biz yine de her
Sabah ağaç dallarından bal gibi tatlı çiy toplar, yerlerde inci gibi taneler
Buluruz, ama Tanrı yine de buraya Cennetle kıyaslanabilecek
Bollukta ve güzellikte şeyler vermiş, cömert davranmıştır.’
(…)
(…) Orada
Tanrının Oğullan221 o manzara karşısında aşık olmaz mıydı acaba? (…)
(…)
Melek ona şu cevabı verdi: ‘Cennetin ve Dünyamn oğlu, dinle;
Sen mutlusun ve bunu Tann ya borçlusun, bu şekilde devam edip
Etmemen sana bağlı, yani itaatkar olup olmamana; işte durum bu.
Sana yapılan uyan işte budur, bunu sakın unutma.
Tann seni mükemmel yarattı, sen değişmezsin222, seni iyi olarak yarattı,
Ama bunu devam ettirmeyi sana bıraktı, sen istediğini yapmakta
Serbestsin, istersen kendini içinden çıkılamaz durumlara da sokarsın.
(…)
(…) Evet, o büyük mutluluk düzeyinden o korkunç yere düştüler!’
(…)
Adem böylece ondan talepte bulundu ve Raphael kısa bir
Süre düşündükten sonra anlatmaya başladı:
‘Bana önemli bir konudan söz ettin Ey İnsanoğlunun atası,
Bu güç ve oldukça dertli bir mesele, çünkü savaşan Ruhların
Görünmez davranış ve kahramanlıklarını insan duygularının anlayacağı
Şekilde nasıl anlatabilirim? (…)
(…)
(…) Bu şekilde muazzam
Kalabalıklar gelip orada durdular, iç içe daireler oluştu, kbedi, Sonsuz
Babanın yanında alevler içindeki bir dağ gibi223 Oğul oturuyor,
Parıltısı Onu görünmez yapıyordu, böylece Yüce Tanrı konuştu:
“‘Dinleyin Ey Melekler, Işık Soyundan Gelenler,
Taht sahipleri, Prensler, Erdemliler, Güçlüler, dinleyin emrimi, bu emir
her zaman için gereçlidir. Bugün sizlere tek Oğlumu tanıtıyorum
Ve o bu kutsal tepede mesh etti ve onu şimdi sağ tarafımda
Görüyorsunuz. Onu sîzlerin başı olarak atıyorum ve ben bile Cennette
Onun önünde eğilecek ve onu Efendi ilan edeceğim: vekilim olarak o
Yerinde sabit kalacak, birleşmiş bir tek ruh olarak,
Sonsuza kadar mutlu olacak; ona itaat etmeyen bana karşı gelmiş olacak,
Tanrının Kutsal gözünden uzaklaşacak ve kefareti bile
Kabul edilmeden en derin ve karanlık çukura düşecektir.”
*Yüce Tann işte böyle konuştu ve onun bu sözlerinden herkes
Mutlu oldu; aslında herkes öyle göründü ama öyle olmayan vardı.224
(…)
(…) Gece
yansımn karanlığı onun kötü düşüncelerini, kıskançlığını gizledi ve
dostça olanlar uyurken Şeytan kendi adamlarını toplayarak saygısızca,
kimseye haber vermeden oradan ayrılmaya karar verdi ve
Yardımcısını225 uyandırarak şöyle dedi ona:
“Uyuyor musun dostum? (…)
(…)
Şimdi bizim emrimizde olan herkesi bir araya topla, söyle onlara ki,
Gece bittikten ve bulutlar kaybolduktan sonra benim emrimde
Olanlar bayraklarım sallasınlar, uçarak yerimize giderek Kuzeyin
Yerlerini226 ele geçirelim, orada kendi Kralımızı, Mesihimizi ve onun
Komutanlarını seçelim, hızla kendimizi toparlayıp galip gelelim
Ve de kendi yasalarımızı çıkararak düzenimizi kuralım.”
(…)

203 Raphael cennet ile yeryüzü arasında ilahi mesajı taşır. Dört baş melekten biridir.
204 İbranice’de tanrının uşağı anlamına gelen bir şeytan ismi
205 Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos’un Latince adı.
206 Astraios’la şafak tanrıçası Eos’un oğlu, batı rüzgarı.
207 Roma mitolojisinde bahar tanrıçası.
208 Havva kendini Adem’siz eksik hisseder çünkü o Adem’in bir parçasından yaratılmıştır. Oysa Adem Havva’sız kendini eksik hissediyordu.
209 Bülbüllerin
210 Melek anlamında.
211 Luka 7:38’e bir gönderme yapılmaktadır
212 Sabah yıldızı ve akşam yıldızı
213 Venüs. Merkür. Mars. Jüpiter ve Satürn.
214 Özellikle Mezmurlar 141’deki dua.
215 Yunan Adaları
216 Kikladların içinde yer alan Apolko ile Artemis’in doğduğu ada.
217 Sisam adası.
218 Hermes veya Merkür
219 Homeros’un Odysseus’undaki Phainkia kralı. Odysseus onun cennetimsi bahçesini ziyaret eder.
220 Tanrıların içkisi, abıhayat
221 Yaratılış 6’ya bir gönderme
223 Adem mükemmeldir ve itaatkardır ama itaat etmeyebilir.
224 Sina Tepesi’ne bir gönderme
225 Tabii ki Şeytan.
226 Muhtemelen Beelzebub
227 Yeşeya 14: 12-13’e gönderme”

agy s. 96-110

“(…)
‘Şeytanın bu kontrolsüz ve cüretli konuşması dinleyicileri etkiledi,
Ama o sırada yüksek rütbeli Meleklerden biri olan, Yüce Tanrıyı seven
Ve Onun emirlerine uyan Abdiel227 birden ayağa kalktı ve Şeytana
Karşı durarak öfkeli bir sesle cevap verdi ona.
(…)

227 İbranice’de Tanrı’nın hizmetçisi anlamına gelir. Kutsal Kitap’ta bir melek olarak değil, bir serafim olarak anılır.”

agy s. 112

“(…)Kendisine yöneltilen düşmanca bakışlar arasında
Hiç çekinmeden dosdoğru yürüdü, onların kendisine saldıracağı
İhtimalini düşünmedi; onlan küçümseyerek sırtını onlara,
Yıkılması mukadder o gururlu kulelere dönerek uzaklaştı oradan.’”

agy s. 114

KİTAP VI

ÖZET

Raphael Şeytan ve melekleriyle savaşa gönderilen Michael ve Gabriel’in hikayesini anlatır. İlk savaşta Şeytan ve Ordusu gece vakti geriye çekilir. Şeytan savaş toplantısı yaparak bazı şeytani planlar hazırlar ve ikinci gün Michael ve askerlerini bozguna uğratır ama onlar sonunda dağları çekerek Şeytan güçlerini ve planlarını safdışı bırakırlar . Fakat savaş bitmemiştir ve Tanrı üçüncü gün zafer kazanması için Oğlu Mesih ‘i gönderir. Babasından güç alan Mesih savaş alanına gelerek askerlerini iki yana dizer, arabasıyla ve fırtınayla beraber düşmanın ortasına dalar , savunmalarını kırarak kovalar onları, Cennetin duvarına doğru sürer ,duvar açılır ve düşman kuvvetleri dehşet ve kargaşa içinde Cehennemin
dibinde onlar için hazırlanmış cezalandırma çukuruna yuvarlanırlar .Mesih zafer kazanmış olarak Babasının yanına döner.

‘Korkusuz Melek228 bütün gece, peşinde kimse olmadan
Cennetin geniş ovalarında yol aldı, Sabaha kadar gitti,
Erken saatlerde gül pembesi eliyle Işığın kapısını açtı.
(…)
(…) Onu
Alkışlarla kutsal tepeye ve Yüce Tahtın önüne götürdüler; orada altın
Renkli bir bulutun içinden yumuşak bir ses duyuldu ve şöyle dedi229:
‘”Tanrının hizmetkarı230, kutlarım seni! (…)
(…)
(…) Semavi orduların prensi Michael hadi git, ve sen,
Yiğit Gabriel, beraberce benim yılmaz, yenilmez oğullanma231 savaşta
Komutanlık edin; sayıları o tan n sız asiler kadar olan, savaşmak
İçin dizilmiş bekleyen binlerce, milyonlarca azizin önüne geçin,
Savaşa götürün onlan. Onlarla birlikte silahlannızı kullanın,
Korkmadan saldırın düşmana, Cennetin kenanna sürün onları,
Tanrı dan uzaklaştırın ve ceza çekecekleri yere sürün onları,
Tartarus körfezine232 itin, o da korkunç kaos içinde
Açılacak ve içine düşecek olanları hemen kabul edecektir.”
(…)

228 Abdiel.
229 Kutsal Kitap bazen Tanrı’yı bulutların arasından seslenirken betimler. Bkz Mısır’dan Çıkış 34: 5-7
229 Abdiel.
230 Melekler. Milton meleklere erkek cinsiyetini verir”

agy s. 111-114

“(…)Büyük Baş Melek onun
Yaklaştığını gördü, önünde başka düşman kalmamıştı ve Cennetteki234
Bu savaşa bir son vermeyi umut ediyordu, Büyiik düşman boyun eğmişti,
Onlan zincirleyebileceklerdi, kaşlarını çatarak şöyle dedi:
‘”Kötülüklerin Kaynağı, isyanına kadar Cennette görülmeyen
Kötülükler şimdi her yerde var, her yer nefret dolu—ama sen ve senin
Yandaşların her yere kötülük, nefret götürüyor—Cennetin kutsal banşını
Nasıl mahvettin böyle, keder ve kötülük getirdin, senin isyanına kadar
Görülmemiş biçimde! Bir zamanlar dimdik ve sadık olan binlere
Kötülüğünü nasıl aşıladın! Fakat kötülüklerin burada kalacağını sakın
Düşünme; Cennet seni artık hiçbir yerinde istemiyor; mutluluk mekânı
Olan Cennet şiddet ve savaş istemiyor ve kötülük de seninle gidecek,
Seninle birlik olanlar235 Kötünün yerine, Cehenneme düşecekler;
Tann sizden daha büyük intikam almak da isteyebilir,
Sizlere daha büyük acılar tattırabilir belki de.”
(…)
(…) Uriel ve Raphael çok büyük ve bir elmas
Kaya ile silahlı Adramelech236 ve Asmadai237 adlı iki güçlü kralı yendiler,
Ama onlar da zincir zırhlarından geçen silahlarla yaralandılar.
(…)

234 İç Savaş
235 Günah ve Ölüm
236 Babil güneş tanrısının yerel bir versiyonu. Krallar 17:31 ‘e gönderme yapılmaktadır
237 Kutsal Kitap’ta Apokrif Kitaplar Tobit’teki Asmodeus’un hikayesi.”

agy s. 116, 117

“(…)
‘Şeytan konuşmasını bitirip oturdu ve konuşmak üzere
Prensliklerin başı N isro ch 238 kalktı ayağa: savaşta yaralanmıştı,
Kollarında kesikler vardı, ayakta zor durarak konuşmaya başladı:
‘”Tanrılar olarak bize haklarımızı kazandırmak isteyen
Efendimiz; ama biz savaşta onlarla eşit güçte değildik, çok güçlü
Silahlanmış kuvvetler bulduk karşımızda, onlar yaralanmadı, acı
Çekmediler—bunun zararını görmeyecekler onlar.
(…)
(…) Bu yüzden
Yaralı olmayan düşmanımızı alt etmemizi ya da kendimizi çok iyi
Savunacak olanakları sağlayacak olan, her şeyi hak etmiş olacaktır.”
(…)
(…) Kanatları en hızlı olan Zophiel239 adlı Melek
Hemen uçarak arkadaşlanmn yanına döndü ve daha yere inmeden,
Havada bağırarak haber verdi herkese, savaş çağ n sı yaptı:
“‘Silah başına Savaşçılar! Düşman yaklaşıyor, hemen silahlanın ve
Cenge hazır olun, kaçtığını sandığımız düşman bugün saldıracak bize;
Ama korkmayın onlardan— sadece kalabalıklar ve kararlı görünüyorlar.
Hepiniz zırhlannızı kuşanın, miğferlerinizi giyin ve kalkanlarınızı,
Silahlarınızı alarak hazır durun, çünkü öyle sanıyorum ki bugün
Üzerimize hafif bir yağmur değil, ateşli oklardan oluşan fırtına gelecek.”
(…)

238 2. Krallar 19:37’de bahsedilen bir Asur tanrısı
239 Tanrının casusu anlamındadır. Kutsal Kitap’a ait bir isim değildir.”

agy s. 119-121

“(…) Ama sakın onun tatlı
Sözlerine kanmayın; zayıf olanlan ona karşı uyarın,
Tanrıya karşı gelmenin nelere mal olduğunu söyleyin herkese;
Onlar da iyi, dürüst olmalıydılar ama hata ettiler;
Bunu unutmayın ve günah işlemekten kaçının.’”

agy s. 127

KİTAP VII

ÖZET

Raphael Adem’in isteği üzerine bu dünyanın nerede ve nasıl yaratıldığını
anlattı ona. Tann Şeytan ve Meleklerini Cennetten kovduktan sonra bir
başka dünya ve orada yaşayacak başka yaratıklar yaratacağını söyledi;
bu yaratılışın altı günde tamamlanması için de Oğlu ile ona yardımcı
olacak Meleklere görev verdi, onlan gönderdi; Melekler bu performansı
ve onun Cennete tekrar yükselişini ilahilerle kutladılar.

Cennetten aşağı in Urania240, eğer adın gerçek olarak buysa,
Onun kutsal adı Olimpos tepesinde yankılandı ve ben
Pegasus241 kanadının üzerinde uçarak yükseldim.
(…)
(…) Güvenlik içinde beni eski halime götür,
Bu dizginsiz uçan küheylandan242 Aleian243 ovasında düşmeyeyim diye,
Hatayla oralarda kimsesiz ve umutsuz tek başıma kalmayayım.
(…)
(…) Fakat Bacchus244 ve cümbüşçülerinin
Uyumsuzluğundan uzak dur, Rodop’ta Trakyalı şaire saldıran o ayak
Takımından, orada kayaların ağaçların kulakları var, vahşi gürültüler sesi
Ve harp müziğini bastırıyor, Müz245 bile oğlunu koruyamıyor. (…)
(…)
Adem sonradan içinde doğan şüpheleri yok etti; günah işlemeden
Yaşamım sürdürürken kendisini ilgilendirecek şeyler aradı—Cennet
Ve Dünyadaki bu bariz olaylar nasıl başlamıştı merak ediyordu;
Bunlar ne zaman ve nerede yaratılmıştı; neden yaratılmıştı; Eden’de
Neler olmuştu, aklında iken bunları öğrenmek istiyordu ve
Kendini tatmin etmek için Cennetten gelen misafirine sordu bunu:
‘Bize söylediklerin büyük şeyler Kutsal Varlık, kulaklarımıza
İnanmak bile zor, bu Dünya dışında çok farklı şeyler bunlar, semavi
Diyardan gelip bizi zamanında uyardın, bunlar insan bilgisi dışında şeyler
Ve kaybımız büyük olabilirdi, bunun için sana sonsuz teşekkürlerimizi
Sunanz, Tanrının emirlerini hiç kuşkusuz yerine getireceğiz.
Lütfettin ve bize bilmemiz mümkün olmayan şeyleri anlattın, uyardın
Bizi, ama şimdi bize belki de bilmemiz gerekmeyen bir şeyi anlatırsan
Çok seviniriz—bizden çok uzaklarda, çok yukarda olduğunu bildiğimiz
Bu Cennet nasıl başladı, tüm bu sayısız hareketli ateşleriyle246, tüm uzayı
Dolduran varlığıyla, Dünyayı da saran bu hava kitlesiyle; Yaratıcı
Sonsuzluk içinde hangi nedenle harekete geçti, yarattı bunlan tüm
Bu Kaos içinde; bu ebedi imparatorluğun sırlanın anlatmayı
Sana yasak etmedilerse bize anlat, Yaratanın yaptıklarım
Ne kadar İyi bilirsek onun Yüceliğini o kadar iyi anlayabiliriz.
Ve büyük gün ışığı dik gelerek Onun ırkım aydınlatmak ister;
Senin sesindeki, güçlü sesindeki şüpheli ifadeyi Cennette
O da duyar, ırkına söylemekte gecikme olduğunda ve belirsiz
Derinliklerden Doğanın doğumu geciktiğinde, ya da eğer
Akşam Yıldızı ve Ay dinleyicilerine acele gelirse, Gece onlara
Sessizlik getirecek ve seni de Uyku dinleyecektir, ya da senin
Şarkın son bulana kadar Onun yokluğunu hissederiz ve
Sabah aydınlığından önce gitmen için seni serbest bırakırız.’
Adem muhteşem misafirine bunlan söylediği zaman
Tannsal Melek ona yumuşak bir ifadeyle cevap verdi:
‘Sen öğrenmek için arzunu büyük bir dikkatle aktardın bana;
Fakat Yüce Tanrının yaptıklarım anlatmak için ne bir Meleğin
Dili ya da sözleri yeterlidir, ne de senin anlayışın bunlan anlamaya.
(…)
‘Bil ki Lucifer (Yıldızların arasındaki en parlak olan gibi, bir
Zamanlar Tüm Melekler içinde en parlak olan Şeytana böyle deyin artık)
Cehennemin En Derin çukuruna ordusuyla beraber düştükten ve Tanrının
Oğlu Melekleriyle birlikte muzaffer olarak geri döndükten sonra Yüce
Tann tahtının önünde onları topladı ve Oğluna şöyle hitap etti:
‘”En sonunda kıskanç düşmanımız kendisi gibi isyan eden tüm
Ordusuyla birlikte bizim gücümüze karşı koyamadı, göz diktiği Tanrı
Tahtım ele geçiremedi ve kendisiyle birlikte isyan edenlerin hepsini çekip
Cehenneme götürdü. (…)
(…) Bu arada sizler rahat olun ey Cennet
Güçleri ve Sen ey Oğlum, bu sözüm sana, senin elinle yapacağım bunu:
Konuş ve bitir bu işi: Ben üstünlüğümü ve gücümü de seninle beraber
Gönderiyorum; Derin’in247 sınırlarını sonsuza kadar uzat
Orada sonsuz boşluk olsun istiyorum, Benim gücüm
Sınırsız olmasına karşın artık geri çekileceğim, artık
İyilik yapmayacağım, ihtiyaç ve Şans bana
Yaklaşmasın artık ve benim yapacağım Kader olsun.”
‘Yüce Tann bunlan söyledi ve Tanrı Oğlu onun sözlerini uyguladı.
Tanrının emirleri amnda yerine getirildi, fakat tüm bunlar insanın
Kulağına gitmedi, onlar sadece istendiği gibi davrandılar. Yüce Tann
Emri duyulunca Cennetin her yerinde büyük sevinç, mutluluk yaşandı
Yüce, Ulu Yaratana zafer şarkıları söylendi, insanın geleceği için iyi
Dilekler sunuldu, Tanrıya baş kaldıran asilerin gidişleri kutlandı;248
Kötülükten iyiliğin doğuşu kutlandı, Tanrıya övgüler yağdırdılar,
Giden asilerin yerine daha iyilerin geleceğini söylediler.
(…)

240 Mitolojide astronomi perisi
241 Mitolojik bir kanatlı at.
242 Pegosus’a binip, onu zapt etmeye çalışmıştır ama Zeus Pegasus’un onu üzerinden atmasını sağlamıştır
243 Türkiye toprakları. Likya. Burası Pegasus’un Bellerophon’u üzerinden attığı yer
244 Yunan mritolojisindeki şarap ve eğlence tanrısı Dionysos’un Roma mitolojisindeki karşılığıdır
245 9 Müzün en büyüğüdür ve epik şiirin temsilcisi olarak Orpheus’un annesidir
246 Yıldız ve gezegenler
247 Cehennemin dibi
248 Luka 2: 14’e gönderme”

agy s. 128-133

“(…)
Çevresine hareket halinde gezegenler yerleştirdi Tann, sabah yıldızı249
Güneşten ışık alıp parlayacaktı. (…)

249 Venüs”

agy s.135

“(…)Sanırım
Şimdi senin bu Dünya ve yaşamların nasıl başladığına dair sorun
Cevaplanmış oldu; ve senden üreyecek nesiller de bunu senden
öğrenecek; eğer bunu yapmaktan, anlatmaktan vazgeçmezsen tabii.’”

agy s. 139

KİTAP VIII

ÖZET

Adem’in semavi olaylarla ilgili sorularına verilen yanıtlar şüphelidir ve bu konuların daha ciddi şekilde araştırılmasını, bilgi edinilmesini teşvik eder. Adem onun anlattıklarına razı olur ama yine de Raphael’i tutmak ister ve kendi yaratılışından sonra olanları ona anlatır: Cennete yerleştirilişini, yalnızlık ve uygun toplumla ilgili olarak Tanrı ile konuşmasını; Havva ile ilk karşılaşmasını ve evliliğini nakleder ona. Melek onu dinler ve öğütlerini, uyarılarını bir kez daha tekrarladıktan sonra ayrılır onun yanından.

agy s. 140, 141

“(…)
Cennetten gelen Melek Raphael buna şöyle cevap verdi:
‘Lütuf saçılmış dudaklarına252 ey İnsanoğlunun Atası,
Açık ve güzel konuşuyorsun; Tanrı sana da büyük lütufta bulunmuş,
Onun imajım sende görmek mümkün; lççnuşmak da sessizlik de
Yerine göre güzeldir, her sözün, her davranışın bir anlamı vardır.
(…)
Onun bu sözlerine İnsanoğlunun Atası şöyle cevap verdi:
İnsan yaşamının nasıl başladığım bir İnsanın söylemesi zor;
Çünkü kim kendi başlangıcını bilebilir ki?(…)
(…)
Orada uykum geldi, üzerime yorgunluk çöktü
Yine eski halime döneceğimi, yok olacağımı sandım
Birden rüya görmeye başlayınca yaşadığımı anladım;
Kutsal bir şekil girdi rüyama ve bana şöyle dedi:
“Büyük evin253 seni bekliyor Adem; sayısız insanın ilk atasısm sen,
Ben seni mutluluk bahçene götürmek için geldim, evin hazır.”
(…)

252 Mezmurlar 45:2’ye gönderme
253 Yaratılış 2-8’e gönderme. Eden’in doğusundaki bahçe.”

agy s. 145, 146

“(…)O zaman benim endişemi gören o parlak
Vizyon daha da parlak bir gülümsemeyle şöyle dedi:
“‘Sen buna yalnızlık mı diyorsun? Dünya bir sürü canlı varlıkla,
Temiz havayla dolu değil mi, onlara istediğin gibi kumanda
Edemiyor, oynayamıyor musun?254 Onların davranışlarını,
Dillerini bilmiyor musun? Onlar senin altında, onlara
İstediğini yaptırabilirsin, senin krallığın zaten çok büyük.”
Evrenin Hakimi böyle konuştu ve emretti. Ben ne
Söyleyeceğimi bilemedim ve Ona şöyle cevap verdim:
‘”Sözlerim sana karşı gelmek anlamına gelmesin sakın255
Yüce Yaratan; sen lütfedip beni burada senin temsilcin yaptın,
Tüm bu yaratıkların üstünde bir varlık
Olarak yarattın, değil mi? (…)
(…)
(…) Erkek aslan ancak dişi aslanla mutlu olabilir;
Sen de onlan çiftler olarak yarattın; kuşlar diğer hayvanlarla,
Ya da balıklarla arkadaş, eş olamaz, sığır da maymunla;
0 halde insanın herhangi bir hayvanla eşleşmesi mümkün değildir.”
(…)
“‘Şimdiye kadar seni denedim ve memnun oldum Adem,
Şimdi biliyorum ki sen isim verdiğin hayvanlardan değil,
Kendi türünden birini istiyorsun eş olarak. Bunu açık bir şekilde
İfade ettin bana. Benim imajım hayvanlara verilmedi,
Bu yüzden onlar sana eş olamaz, onlardan hoşlanmaman çok doğal;
Ben seninle konuşmadan önce de İnsanın yalnız kalmasının iyi
Olmayacağını biliyordum256 ve diğer yaratıklardan birini de sana
Zaten layık görmedim, sadece senin bu konuda ne
Düşündüğünü bilmek istedim, denedim seni.
Ama sana vereceğim eşten hoşlanacağına eminim, sana benzeyecek,
Senin diğer yarın olacak o ve kalbinin arzu ettiğine kavuşacaksın.”
(…)
(…) Çok mutluydum ve kendimi tutamayıp bağırdım:
‘”Bu her şeyi değiştirdi, düzeltti, Sen sözünü tuttun Yüce Yaratan,
Her şeyi veren Tanrım, ama bu hediyen hepsinin üstünde.
Ben şimdi tek bedenimi257 görür gibiyim; onun adı Kadın ve Erkekten
Çıkarıldı; o ve erkek baba ve ana olacaklar, erkek ona
Bağlı kalacak ve ikisi bir vücut, bir kalp ve bir ruh olacaklar.”
Kadın benim söylediğimi duydu, kutsal, masum ve bakire tavrıyla
Yaklaştı bana, ne yaptığının bilincindeydi, ona kur yapacaktım, hiçbir
Canlıya görünmeden bir araya gelecektik, içimizde arzu vardı—Doğa
İstiyordu bunu ve o bana yaklaştı, beni görünce döndü. Onun
Arkasından gittim; Onurun258 ne olduğunu biliyordu ve bana itaat etti.
Evlüik bağıyla onu kollanma aldım, kuşattım, Sabah gibi kızardı; tüm
Cennet o saatte parlayan tüm yıldızlar en seçkin etkilerini gönderdiler;
Dünya bize mutluluk işaretini verdi; Kuşlar neşeyle ötüyordu; serin
Rüzgârlar bunu ormanlara fısıldadılar, onlann kanatlarından güzel
Kokular yayıldı her yana, gece kuşu259 birleşme şarkısı söyledi ve
Tepeden Akşam yıldızına evlilik ışığım yakmasını söyledi.
(…)
(…) Onun yanında bildiklerimi adeta unutuyorum; onunla
Konuşurken sanki zekamı kaybediyor, adeta aptallaşıyorum; onun
Güzelliği yanında akıllı ve asil olduğu da belli, sanki koruyucu
Melek gibi yüzünde insana huşu veren bir ifade var.”
(…)

254 Özdeyişler 8:30’a bir gönderme
255 İbrahim Peygamber de Tanrının sabrını zorlamaktan korkmuştur. Bkz Yaratılış 18:30.
256 Yaratılış 2:18’e bir gönderme.
257 Matta 19:4-6 ve Markos 10:6-8’e bir gönderme.
258 İbraniler 13:4’e bir gönderme.
259 Bülbül”

agy s. 148-151

“KİTAP IX

ÖZET

Şeytan çeşitli kurnazlıklar, hileler düşünerek Dünyanın çevresini dolaşır ve gece vakti duman gibi Cennete süzülür; uyuyan Yılanın içine girer. Adem ve Havva sabah olunca işlerine bakarlar, Havva değişik yerlerde çalışmalarını tavsiye eder; Adem buna razı olmaz ve düşmanlarının Havva’yı yalnız bularak zarar verebileceğini söyler. Ama Havva kendi gücünü kanıtlamak ister ve ayrı çalışmalarında ısrar eder; Adem sonunda kabul eder onun isteğini. Yılan Havva’yı yalnız bulur ve gizlice
yanına yaklaşarak önce seyreder, sonra tüm diğer yaratıklardan üstün olduğunu söyleyerek över Havva’yı. Havva onun konuşmasını duyunca onun insan gibi konuşmayı nasıl ve ne zaman öğrendiğini sorar; Yılan ona bahçedeki bir ağacın meyvesinden yiyerek hem konuşma öğrendiğini, hem de mantık sahibi olduğunu söyler. Havva ondan kendisini o ağaca götürmesini ister ve oraya gidince bunun yasak olan Bilgi Ağacı
olduğunu görür; Yılan bütün inandırıcılığım kullanır ve sonunda Havva’yı ikna ederek ya sa k meyveden yemesini sağlar. Havva meyvenin tadından hoşlanır ve bunu Adem’e söyleyip söylememe konusunda tereddüt eder; sonunda ona bir meyve götürür ve bu meyveden neden yediğini anlatır. Adem önce şaşırır ama onu kaybettiğini düşünür ve çok sevdiğinden, onunla beraber yok olmak için yasağa rağmen o da yer meyveden. İkisi de aynı etkinin altında kalırlar; çıplaklıklarını örtmek isterler; sonra ihtilafa düşerek birbirlerini suçlarlar.

(…)
Üzücü görev ama yine de Truva surlarından kaçan düşmanına260
Öfkelenen sert Achilles’in gazabmdan daha kahramanca bir tartışma bu;
Ya da Lavinia’nın kabulleneceği261, Tumus’un öfkesi veya Neptune’ün262
Hiddeti ya da Yunanlıları ve Cytherea’nm263 oğlunu
Uzun zaman şaşırtan Juno’dur264: eğer gece ziyaretini dilemeden
Yapan semavi efendimden265 cevap alabilirsem ve uyuklamazsam,
Ya da efendim önceden düşünülmemiş şiirimi kolaylaştırıp ilham
Verirse bana; önce seçimi uzun zaman alan ve geç başladığım bu
Kahramanlık şarkısının konusu hoşuma gittiğinden; doğası savaşa
Neden olmadığından, bundan böyle tek kahramanlık tartışması
Sanılacağından, eski savaşlardaki yağmacı masal şövalyeleri
Taklit edilecek, ya da yarışlar ve oyunlar tarif edilecek,
Eşyalar eğilecek, kalkanlar parlatılacak. (…)
(…)
(…) Ben o kadar da usta ve
Çalışkan olmadığımdan tartışmalara girmem, o isimden söz etmek
Yeter bana, ama yaşlanırsam, hava soğuksa ya da yıllar kanadımı
Islatır266 ve moralimi bozarsa her şey değişir; her şey benim olacaksa
Olur ama geceleri kulağıma gelenler de etki yapabilir.
Güneş battı ve onun arkasından görevi Dünyaya alacakaranlık
Getirmek olan Hesperus267 yıldızı da görevini yaptı gündüz ve gece
Arasında, şimdi bir uçtan diğerine Gece yarıküresi ufku peçeledi.
(…)
(…) Cen n e tin eteklerinde, Dicle’nin268
Yeraltına girdiği yerde Hayat Ağacının yanında bir pınar vardı; Şeytan
Nehirle birlikte yeraltına girdi ve sonra kaynakla, sise karışarak dışarı
Çıktı ve gizlen ecek b ir yer aradı. Eden’den Pontus ve Pool Maeotis
Üzerinden 269 Denizi ve karayı aradı, O b 270 nehrinin ötesine kadar;
Aramasını Antartik’e kadar sürdürdü; sonra batıya Orontes’ten271
Darien’e272 oradan da Ganj ve Indus’un aktığı topraklara gitti.
(…)

260 İlyada’da Hector
261 Virgil’in Aeneid’ine bir gönderme
261 Yunan mitolojisindeki denizler tanrısı Poaeidon’un bir diğer adı
262 Venüs. Aeneas’ın annesi
263 Roma mitolojisinde Jüpiter’in kız kardeşi ve karısı. Ana tanrıça.
264 Urania
265 Yaşlılık ve nemli havaların insan yeteneklerini sakatladığına dair inanca vurgu yapılmaktadır.
266 Aksam yıldızı, Venüs.
267 Jsaephus’a (…) göre Dicle cennete bağlanan ırmaktır
268 Karadeniz ve Azak Denizi
269 Sibirya’daki dünyanın dördüncü büyük gölü
270 Asi Nehri.
271 Panama şeridi.”

agy s. 153-156

“(…)
Havva bunu söylerken elini kocasının elinden yavaşça çekti
Oread ya da Dryad27j veya Delia2’4 gibi süzülerek ormana
Yürüdü; Delia’nın yürüyüşünden bir tanrıça olduğu belliydi
Havva’da onda olan ok ve yay yoktu ama bahçe aleti vardı ve yine de
Güçlüydü, kusursuzdu. Bu haliyle Pales’e275 ya da Vertumnus’tan276
Veya hayatının en güzel çağında Ceres’ten277 kaçan
Pomona’ya2/8 veya Jove’dan279 kaçan bakire Proserpina’ya280 benziyordu.
(…)
(…) Şeytan ona biraz
Daha yaklaştı, çınar, çam ve hurma ağaçlarının altına gizleniyordu; bazen
Saklanıp, bazen cesurca ortaya çıkıp Havva’nın yaptığı işlere
Baktı—yeniden canlanan Adonis’in281 ya da Laertes’in oğlunu misafir
Eden Alcinous’un282 bahçelerinden daha güzeldi
(…)

273 Yunan mitolojisindeki agaç ve orman perileri.
274 Roma mitolojisinde Ay tanrıçası Yunan mitolojisindeki karşılığı Artemis’tir.
275 Roma mitolojisinde otlak ve çayır tanrıçası
276 Bahçe ve ürün tanrısı.
277 Başak tanrıçası
278 Roma mitolojisinde çiftçilerin tanrısı.
279 Jüpiter
280 Yunan mitolojisindeki Persephone ölüler diyarının tanrıçası
281 Finike mitolojisinde bir yaban domuzu tarafından öldürülünce sevgilisi Aştar onu kurtarmak için cehenneme iner. Yunan mitolojisinde ise ağaca dönüştürülen annesinden yere düşerek dünyaya gelen Adonis daha sonra Afrodit tarafından
yer altı tanrıçası Persephone’ye teslim edilir. Persephone ona aşık olur ama Afrodit de ona aşıktır. Zeus her iki tanrıça tarafından Adonis’in paylaşılmasını ister. Böylece bahar ve yazı Afrodit’in yanında geçirirken, sonbahar ve kışı da Persephone’nin yanında geçirir. Böylece mevsimler simgelenir.
282 Adriyatik’in kuzeyi.”

agy s. 161

“(…)
Hiç bu kadar güzel görünmemişti daha önce Hermione
Cadmus’un Illyria’da283 ya da Epidaurus’ta; Ammonion Jove’un ya da
Capitoline’in Olympias ile değişiminden beri görülmemişti.
Şeytan (yılan) onu korkutmamak için sessizce süzülerek yaklaştı, bir
Esintili bir havada kaptanın gemisini iskeleye ustaca
Yanaştırdığı gibi, kıvrımlarının onu korkutmaması için bir çelenk gibi
Tanınmaya çalıştı; bitkilerle meşgul olan Havva, yılanın otlar üzerinde
Aşırdığı hışırtıyı duydu ama bu tür seslere
Ne çok alışık olduğundan aldırmadı, işine devam etti.284
(…)

283 Adriyatik kuzeyi
284 (…) Şeytan”

agy s. 163

“KİTAP X

ÖZET

İnsanoğlunun günahı öğrenilince koruyucu Melekler Cennete çıkarak nöbetlerinde uyumadıklarını kanıtladılar ve kanıtları kabul edildi, Tanrı onların Şeytanın girişine engel olamayacağını kabul etti. Tanrı Oğlunu günahkarlara gönderir, o suçluları cezalandırır ama sonra acıyarak giydirir ve tekrar Cennete çıkar. Günah ve Ölüm o zamana kadar Cehennem kapılarında beklerler, Şeytanın yeni Dünyadaki285 başarısına ve insanın günah işlemesine sevinirler, artık Cehennemde kapalı kalmayacaklar, efendileri Şeytanın peşinden İnsanın yaşadığı yere gideceklerdir; Cehennemden Dünyaya gidiş gelişler için Şey’tamn yaptığı yoldan yararlanarak Kaos üzerinden bir köprü ve yol yaparlar, sonra başarısıyla övünen Şeytanla karşılaşırlar. Şeytan Cehenneme gelir ve herkesi toplayıp İnsana karşı başarısını anlatır; ama alkış yerine bir hışırtı duyulur ve onunla beraber dinleyenlerin hepsi Yılana dönüşürler, Cennette işlediği suçun cezasıdır bu; sonra bir oyunla önlerinde Yasak Ağaç belirir, onlar uzanıp meyvelerden kopararak yerler ama sadece toz ve acı kül yutarlar. Günah ve Ölüm süreci: Tanrı Oğlunun onlara olan son galibiyetim ve her şeyin yenilendiğini anlatır ve Meleklerine Cennetlerde ve Maddelerde birçok değişiklik yapmalarını emreder. Adem durumunu daha iyi anlar, hayıflanır, Havva’nın üzüntü paylaşımını reddeder; Havva ısrar eder ve sonunda yumuşatır onu; sonra lanetin çocuklarına da bulaşmaması için Adem’e çirkin şeyler teklif eder286; Adem bunu kabul etmez, ama umutlanır, onlara son olarak verilen sözü hatırlatır ona, buna göre çocukları Yılandan intikam alacaktır; Adem ona öğüt verir ve pişmanlık duyup Tanrıdan günahlarının affını istemeleri gerektiğini söyler.

(…) Semavi varlıklar
Her şeyin nasıl berbat olduğunu öğrenmek için oraya giderler;
Sonra Yüce Tanrının tahtına doğru hızla uçarlar,
ı akarırlar Ona ve kabul edilirler; Yüce Tann görünmeden içinde
Durduğu bulut içinden gök gürlemesi287 gibi konuşur:
Ey Melekler topluluğu ve büyük Güçler288, başarısız oldunuz
Geri döndünüz dünyadan ama bunun için üzülmeyin, çünkü ne yapsanız
Duna engel olamazdınız, size neler olacağı çok geç söylendi
Bu Ayartıcı Cehennemden gizlice çıkıp gitti oraya. (…)
(…)
(…)
(…) Ama onların
yargılamak için sadece seni gönderebilirim Oğlum289;
Cennette, Dünyada ve Cehennemde yargı gücümü sadece
Sana verdim Ben. Adaletle merhametin bir arada
Olmasını isterim, onun için insanın dostu ve Şefaatçisi olan seni
Gönderiyorum onlara, düşen İnsanları yargıla ve kararını ver.’
(…)
(…) Oğlu emrini tam olarak anladı ve semavi sesiyle konuştu:
‘Ebedi ve Yüce Babam, emrin başımın üstünedir, benim görevim
Cennette ve Dünyada senin emirlerini yerine getirmektir. (…)
(…) Dünyaya gidecek
Ve senin emirlerini dinlemeyen günahkarları yargılayacağım,
Ama bilirsin, yargıladıklarınla ağır ceza vermek üzer beni
Senin verdiğin yetkiye dayanarak onlann cezalarını da hafifletmek
isterim; ama senin dediğin gibi merhametli davranırken
Adaletin yerine gelmesine de dikkat ederim; yargılamada sadece
Yargılanacaklar bulunsun isterim, başkaları olmasın,
O ikisi olsun yeter; üçüncü290 zaten orada olmadan
Cezalanacaktır, tüm yasalara karşı gelmiş ve kaçmıştır;
Yılanın suçunun kanıtlanmasına hiç gerek yok.’
(…)
(…) Merhametli Yargıç
Hiç sertleşmeden konuştu onunla ve şöyle dedi:
‘Sen benim sesimi daha önce duyduğun zaman korkmaz, sevinirdin;
Şimdi neden korkunç oldu sesim senin için? Çıplak olmanı kim söyledi?
Sana yasaklanan ağacın meyvesind en yedin mi?’291
(…)
Tanrının Oğlu onu dinledi ve sonra şu cevabı verdi:
‘0 senin Tanrın mıydı ki Tanrıdan önce onun sözünü dinledin?292
Yoksa o senin rehberin, üstün ya da eşitin olarak mı yaratıldı da
Erkekliğini ya da Tanrının sana onun üstünde verdiği yeri ona
Teslim ettin? O gerçekten de hayran olunacak kadar güzel,
Senin aşkına layık bir kadın, senin kölen de değil elbette,
Yeteneklerini çok iyi kullanıyordu , kurallara uyuyordu, senin
Bir parçandı o, senin gibi o da doğru olacaktı.’
(…)
Onun kahini böyle konuştu ve sonra, ikinci Havva olan
Hz. Meryem’in Oğlu Hz. İsa Şeytanın Cennetten
Şimşek gibi düştüğünü görünce293 mezarından kalkarak bunu doğruladı,
Yönetimleri ve Hükümranlıkları294 yıktı, açık gösteride galip geldi
Parlak olarak yükseldi, Şeytanın ülkesini zapt etti.
Ve onu ayaklarımızın altına serecek,295 onun kafası ezilecek.
(…)
Tanrının Oğlu Yargıç hükmünü böyle verdi ve ölümün henüz uzak
Olduğunu belirtti ona, sonra karşısında onlann çıplak durduğunu
Görünce acıdı onlara ve köle gibi görünmemeleri için onları hayvan
Postları ve yılanın attığı deriyle giydirdi, ama düşmanlarım giydirmeyi
Düşünmedi ve onlann içlerindeki kiri de temizlemek istedi,296 içlerine
Dürüstlük duygusu aşıladı; sonra Cennete çıkarak yerine döndü ve
Araya tatlı ricalar katarak her şeyi bilen Yüce Tanrıya olanları anlattı.
Dünyada bu günahlar işlenmeden ve yargılanmadan önce
Günah ve Ölüm Cehennemin kapıları karşısında oturdular, Şeytan
Çıkaktan sonra kapılar açık kalmıştı ve alevler Kaos’a kadar
Çıkıyordu; Günah Ölüme baktı ve şöyle konuştu:
‘Ey Evlat, efendimiz Şeytan diğer dünyalarda büyük işler
Yaparken, bizler için daha mutlu yerler ararken biz neden burada
Oturmuş birbirimizi seyrederiz ki? (…)
(…)
(…) Ben içimde
Yeni bir gücün yükseldiğini hissediyorum, kanatlarım büyüyor ve
Bana bu Derin’in297 ötesinde büyük diyarlar verildi;
Beni çeken sempati ya da doğuştan güçler bile olsa bunları gizlice
Bir araya getirebilir, daha da güçlenirim. (…)
(…)
Fakat geri dönüşünde bu geçilmez uçurumda sorun çıkmasın diye
Onu beklerken bir maceraya atılalım, ikimizin gücünü birleştirirsek
Cehennemden Şeytanın bulunduğu Dünyaya doğru bir yol bulabiliriz;
Böylece tüm Cehennem halkına da iyilik yapmış oluruz, onlar da
Gerektiğinde bu yolu kullanarak kolayca oraya gidebilirler;
İçgüdümün bana gösterdiği bu yolu kaybetmem mümkün değil.’
(…)
Sonra ikisi Cehennem kapılarından uçsuz bucaksız, nemli ve
Karanlık Kaos anarşisine doğru tüm güçleriyle uçtular, suların üstünde
Süzülerek dolaştılar, d algalan izlediler, Cehennemin ağzma doğru
Kumsallan gözlediler; Arktik Okyanusta iki karşıt yönlerden gelen
Kutup rüzgarları buz dağlan getirdiler ve bunlar Petsora’nın298 ötesinde,
Zengin Cathaian299 sahillerinde kaldılar. Toprak taşlaşmış gibiydi,
Ölüydü, soğuk ve kuruydu, bir zamanlar yüzen ama
Sonra sabitleşmiş Delos’a300 benziyordu. (…)
(…)
(…) Eğer küçük şeylerle büyükleri
Kıyaslarsak, Xerkses301 anısına Yunanistan özgürlüğü ile
Boyunduruk kıyaslanabilir, o Memnonian sarayından
Denize indi, Hellespont302 üzerinden Avrupa ve
Asya’yı birbirine bağladı ve saldırgan dalgalarla boğuştu.
Şimdi de mükemmel bir köprü inşa ettiler—uçurumun kenarında asüı
Kayalığın yamacında, Şeytanın gittiği yolu izler biçimde, onun Kaos’tan
Çıkıp bu Dünyaya indiği yerde. Onu pimlerle ve zincirlerle sağlam
Olarak bağladılar; şimdi dar alan kapalı bir yerde Cennet ve Dünya
İle birleşti ve Cehennem solda303 kaldı; görünürdeki bu üç yere giden
Üç yol vardı. (…)

285 Şeytan’ın Cennet Bahçesi’ni keşfi Avrupalıların Amerika’yı keşfine benzetilebilir
286 İntihar.
287 Esinleme 4:5, Samuel 7:10’a gönderme
288 Askeri hiyerarşi gibi
289 Esinlemeler 14:14’e bir gönderme
290 Şeytan
291 Yaratılış 3:11’e gönderme
292 I. Korintliler 11: 8,9’e gönderme.
293 Luka 10 :18’e gönderme
294 Koloseliler 2:15’e gönderme.
295 Romalılar 16:20‘ye gönderme.
296 John 13: 5-17‘ye gönderme
297 Cehennemin dibi
298 Bir Sibirya nehri.
299 Moğolistan
300 Leto ikizleri Artesmis ve Apollon’u doğurmak için yer ararken , Hera’nın tehdidinden korkan bütün adalar onu reddetmiş Sadece Delos adası kabul etmiş
301 Pers komutanı Darius’un oğlu Yunanistan’a savaş açmıştır
302 Çanakkale Boğazı
303 Sol taraf hep kötülükle, şeytanlıkla anılmıştır.”

agy s. 174-181

“(…)
Tatarların karlı ovalarda, Astracan’da304 düşman Ruslardan,
Ya da İran hükümdarı Sophi’nin Türk bayrağının aymdan kaçıp
Aladule’den305 Tauris ve Casbeen’e306 sığınmasına benziyordu bu;
Cennetten kovulanlar Cehennemi de nerdeyse boşaltmış,
Şehrin çevresini gözetliyor, Şeytanın yabancı dünyalardan
Dönüşünü bekliyorlardı; Şeytan onların arasından .
Alt tabakadan bir Melek asker gibi tamnmadan sıynldı, Plutonian
Holünün kapısından görünmeden geçerek parıltılı tahtına ulaştı.
(…)

304 Volga ağzı
305 Ermenistan
306 İran şehirleri”

agy s. 183

“(…) Hepsinin aç gözleri bu ağaçlara
Dikildi, yasak ağacın çoğaldığını düşündüler,
Onlara daha çok acı ve utanç verecekti bunlar.
Ama hepsi çok aç ve susuzdu, kendilerini tutamadılar ve Megaera307 gibj|
Ağaçlara sarılarak tırmandılar; Sodom’un
Yandığı yer yakınındaki ziftli deniz>os kenarında
Büyüyenler gibi göze hoş görünen meyveleri kopardılar; bunlann
Görünüşü güzeldi ama tatları yanıltıcıydı; onlar
Meyve yiyeceklerini sanırken acı kül yediler ve garip sesler çıkardılar;
Onlan yemeye zorlandılar ve ağızları kül ve kurum doldu;
Günaha girince sevindikleri insanın haline düştüler.
(…)
Ama bir efsaneye göre onlar dinsizler arasına karıştılar ve Ophion309
Dedikleri Yılan Eurynome ile birlikte önce Olympus’u yönetti,
Orası sonra Satürn’e verildi ve Dictaean310 Jove311 doğdu.
(…)

307 Mitolojide hiddet ve intikam tanrıçalarından biri
308 Ölü Deniz
309 Mitolojideki Titanlardan biri. Kronos’tan önce göklerde krallık ediyordu. Daha sonra Kronos onu Tartaros’a attı
310 Girit’teki bir dağ
311 Jüpiter.”

agy s. 185

“(…) Norumbega’nın312 kuzeyinden ve
Samoed’den313 buz gibi rüzgârlar, kar, dolu ve fırtınalar geldi, Boreas,
Caecias ve Argestes314 ve gürültülü Thrascias ormanları, denizleri
karıştırdılar; fırtınalar güneş Notus’dan, kara bulutlar Serraliona’dan
Geldiler; ilk Doğa saldırıları böyle başladı; ama ilk uyuşmazlık
Günahın kızında görüldü, Ölüm sert antipati ile gösterdi kendini;
Hayvanlar, kuşlar ve balıklar arasında savaş başladı;
Otlak kavgaları çıktı, hayvanlar birbirlerine saldırdılar,
İnsandan korkmadılar ama yine de kaçtılar ondan.
(…)

312 New Ed
313 Rusya’nın kuzeyi
314 Kuzey rüzgarları”

agy s. 187

“(…)
Adem böyle kendi kendine yakınırken bir süre sonra
Yakınlarda oturmuş üzgün duran Havva’yı
Gördü, sert bir ifadeyle bakarak şöyle dedi ona:
‘Çekil gözümün önünden seni yılan; sana ancak işbirliği yaptığın o
Yaratığın adı yaraşır, sen de onun kadar sahte ve nefrete layıksın; şeklin
Ve rengin de ona benziyor, içinde hile olduğu belli, bu sahte görünüşünle
Tuzağa düşürmemen için tüm yaratıkları uyaracağım. Seninle mutluluğun
Daimi olacağını sanmıştım, ama sen benim uyarıma kulak vermedin ve
Güvenilmez olduğunu gösterdin— Şeytanın yanında olmayı yeğledin;
Onun yılanla seni kandırmasına izin verdin ve ben de sana kandım, seni
Akıllı, tüm saldırılara karşı korunmalı sanıyordum, ama erdemlerinin
Sahte olduğunu geç anladım, benden alınıp doğanın eğdiği bir
Kaburgaydın sen— şimdi kötüye doğru eğildiğin anlaşılıyor;
Ama sen işe yaramaz bir fazlaIıknn.3,5AkıIlı Yaratan Cenneti
Erkek Ruhlarla doldururken Dünyaya neden bir yenilik
Getirdi ve bu işe yaramaz dişiyi yarattı, neden Dünyayı da
Sadece erkek Meleklerle doldurmadı bilmiyorum;
İnsanın üremesi için başka bir yol da bulabilirdi; bu kötülük bitmedi,
Başkaları da gelecek— kadınlarla birleşme yüzünden Dünyaya
Başka kötülükler gelecektir; çünkü O uygun eşi ya hiç
Bulmayacak ve felâket getirecek, ya da kadının daha büyük kötülükler
Yapmasını izleyecek, veya kadın severse mutlu olmasını geciktirecek ve
Aile içi geçimsizlere neden olacak, evlilikte mutluluğu zorlaştıracaktır.’
(…)

315 Havva Adem’in fazla olan on üçüncü kaburgasından yaratılmıştır.”

agy s. 189

KİTAP XI

ÖZET

Tanrının Oğlu tövbe eden ilk ebeveynimizin dualarını Babasına iletir ve onlara destek verir. Tanrı onları kabul eder ama artık Cennette yamayacaklarını söyler; onları oradan çıkarmaları için bazı Meleklerle Mikail’i116 oraya gönderir, Adem’e gelecekte ne yapacağı da bildirilecektir; Michael aşağı iner. Adem kötü belirtileri Havva’ya gösterir, Mikail’in yaklaştığını göımiiştür; onu karşılamaya çıkar; Melek ona oradan gitmelerini bildirir. Havva ağlar, sızlar. Adem yakarır ama sonunda razı olur; Melek onu yüksek bir tepeye götürür; Tufana kadar neler olacağını gösterir ona.

Böylece onlar aşağılanmış vc kötü durumda tövbekar
Olarak dua ettiler, çünkü yukarıdaki merhamet makamından gelen
Koruyucu onların kalbini yumuşatmış, ıslah etmiş,
Hidayete erdirmişti, şimdi dualar Ruhunun verdiği ilhamla sessizce
İçlerini çekiyorlardı; Melek daha sonra konuşmadan kanatlandı
Cennete doğru hızla uçup gitti; ama onların yeni mekanları
Onlann dua ve yakanlarına uygun değildi; bir efsaneye göre
Deucalion317 ve iffetli Pyrrha boğulan insan ırkını yeniden
Canlandırmak için T h emis’in 318 türbesi önünde durdular
Onlann duaları kıskanç rüzgârlara aldırmadan Cennete yükseldi,
Kapılardan geçti, tütsülendi ve Yüce Tanrının tahtı önünde
Görünür hale geldi. (…)

316 İncil ve Kur’an’da adı geçen melek
317 Yunan mitolojisindeki ilahi adalet tanrıçası
318 Themis, Deucalion ve Pyrrha’ya arkalarından taş atmalarını söyler ve erkek ve kadınlardan Taş İnsanlar denen yeni bir ırk doğar.”

agy s. 193-195

“(…) Hepsinin çifte Janus319 gibi
Dört yüzü vardı; Gözlerinin sayısı Argus320 gözlerinden fazlaydı ve
Açıktı, hepsinde Arcadian borusu, Hermes’in pastoral kamışı ya da uyku
Getiren çubuğu vardı. O sırada Leucothea321 Dünyayı
Yeniden selamlamak için uyandı ve Dünyayı taze çiyle donattı; Adem ile
Havva dualarını, yakarışlarını bitirdiler, yukarılardan yeni bir güç ve
Umut geldiğini gördüler, ama içlerinde yine de korku vardı ve
Adem bu yeni umutla ve sevinç içinde Havva’ya şöyle konuştu:
‘Havva, bizim için tüm iyilikler Cennetten iniyor, ama
Cennete çıkma konusu tamamen Yüce Tanrının emrine
Ya da onun arzusuna bağlı olacaktır; buna inanmak zor geliyor bana;
Ama yine de dualarımız ya da kısacık bir nefesimiz
Yüce Tanrıya ulaşacaktır. Çünkü dualarla Tanrıyı yumuşattım,
Önünde diz çökerek tüm kalbimle yakardım,
Sanırım tövbemi kabul etti,
Onun beni duyduğuna inanıyorum; içime tekrar huzur geldi,
Sanıyorum senden doğacak nesiller Düşmanımızın başını ezecektir;
Umutsuzluğa düşmeyelim, sanırım ölüm hemen gelmeyecek ve
Yaşayacağız; bu yüzden sana haklı olarak
Tüm İnsanlığın Anası diyebiliriz Havva, çünkü İnsanoğlunun
Nesli seninle başlayacak ve her şey İnsanoğlu için yaşayacak.’
(…)
Havva böyle konuştu, arzularını yumuşak bir dille belirtti; ama
Kader bunu taahhüt etmedi; Doğa önce kuşları, hayvanları ve havayı
Etkiledi—sabahın kısa süren parıltısından sonra hava birden karardı;
Yakınlarda Jove kuşuJ‘ hızla daldı, önünde parlak renkli tüyleriyle
İki kuş323 kaçtılar; tepeden aşağıda, ilk avcı olan ormanlar kralı hayvan
Avını kovalıyordu; doğu kapısına doğru koşarak uzaklaştılar. Adem
Onlan gözleriyle takip etti, kımıldamadı ve Havva’ya şöyle konuştu:
‘Ey Havva, Tann bize bu işaretlerle yakında
Başka bir şansımız olacağını gösteriyor ya da cezadan
Kaçınmamız için uyarıyor bizi, çünkü ölümden bir süre için kaçtık;
Ne kadar yaşayacağız, geldiğimiz yere dönüp ne zaman tekrar
Toprak olacağız bilemiyorum. Yoksa hem havada ve hem
Yerde geçen bu kaçış olaylannı aynı anda neden gösterdi Tann bize?
Daha öğle vakti olmadan doğuda neden hava karardı,
Sabah ışığı batıdan gelen bulutlarla neden kayboldu
Ve bulutlar böyle aşağı indiler acaba?’
Yanılmıyordu Adem, çünkü o sırada Cennetten
Yeşim taşı renginde aydınlanmış bir Cennet grubu bir tepeye indi324;
Adem’in gözleri kuşku ve Dünyevi korkuyla bulanmamış olsaydı
Muhteşem bir görüntüydü bu. Meleklerin Mahanaim’da Yakup’la325
Buluştuğu, onun o parıltıda gördüğü çayırların manzarası gibiydi bu,
Ya da bir adamı şaşırtmak için savaş açan Suriye kralına karşı
Dothan’da326 ateşle donatılan dağm manzarasına benziyordu.
(…)
Baş Melek bunları söyledikten sonra yakında durdu,
Sonra ona yaklaştı, Semavi değil de insanla karşılaşacak insan gibiydi
Kıyafeti; şeffaf bedeninde mor renkli parlak askeri yelek vardı,
Meliboean’dan327 ya da ateşkeste kralların ve kahramanların
Giydiği Sur328 derisinden daha canlıydı;
İris329 Ins atkısını suya daldırıp ıslatmıştı; Meleğin tokası açılmış
Miğferinden artık gençliği gitmiş, olgunlaşmış yüzü görünüyordu;
Elinde kargısı, belinde de Şeytanın korkulu rüyası olan kılıcı vardı.
(…)

319 Ay, yıl ve günleri denetleyen Roma tanrısı
320 8kz Ovid’in Metamorphoses
321 Yunan mitolojisine göre denizde boğulduktan sonra tanrılaştırılan beyaz tanrıça Ino’ya verilen ad. Sıkıntıdaki denizcilere yardım eder.
322 Kartal
323 Tavuskuşu
324 Esinleme 4: 3’e bir gönderme.
325 Yaratılış 31:1-2‘ye gönderme.
326 2.Krallar 6‘ya gönderme
327 Sahil şehri Meliboen’den koyu mor bir boya
328 Boyalarıyla ûnlû Fenike limanı
329 Yunan mitolojisinde gökkuşağı tanrıçası.”

agy s. 197-199

“(…) Onun gözleri en büyük imparatorluğun
Merkezi olan şehri görebilirdi, Cathaian330 Çan’ın merkezi
Cambalu’nun331 surlarını, Timur’un tahtı Semerkand’ı,
Sinaen krallarının Pekin’ini, Büyük Moğol’un Agraj32 ve Lahorunu ‘3,
Altın Chersonese’yi334 de görürdü. Ecbatan’da335
Oturan İranlıyı, İsfahan’ı, Rus Çarının yaşadığı Moskova’yı,
Ya da Bizans’taki Sultanı da kolayca görebilirdi;
En uzak limanı Ercoco336 olan Negus,
Pek fazla denizci olmayan Mombasa, Quilola ve Sofala
Kongo krallığı, daha güneyde Niger ve Atlas dağlarına kadar olan
Her yer, Almansor338 krallığı da görüş alanı içindeydi ve diğer yerler
Olarak Fez ve Sus, Fas, Cezayir ve Tremisen toprakları
Sayılabilirdi; Dünyanın diğer yerleri, Mexico,
Montezume’nin merkezi, Atabalipa, Guyana da görünürdü oradan;
Mikail Adem’in yasak meyveyi yedikten sonra
Bozulan gözlerindeki ince perdeyi almak için
Hayat pınanndan üç damla akıttı oraya, zarı kaldırdı
Onun görüşünü netleştirdi; damlaların etkisi çok büyüktü,
Zihnini de açtı onun ve Adem gözlerini kapamak
Zorunda kaldı, yere çöktü ve vecde geldi; ama nazik Melek
Onu elinden tutarak ayağa kaldırdı ve şöyle dedi:
‘Adem, şimdi gözlerini aç ve önce işlediğin günahın senden
Neler alıp götürdüğünü gör, Yılan kandırmasaydı ve o ağaca
Dokunmasaydın böyle olacaktı görüşün, ama o günahın
Çok daha büyük zararları olacaktır sana.’
(…)

330 Moğol Çin’i
331 Moğol Çin’inin başkenti.
332 Tac Mahal’ın bulunduğu şehir.
333 Pakistan’ın önemli bir şehri
334 Mayal Yarımadası
335 İran’da Perslilerden kalma şehir.
336 Kızıl Deniz’deki Etiyopya limanı.
337 Kenya limanları.
338 Onuncu yüzyılda Endülüs ve Kuzey Afrika’daki bir krallık”

agy s. 201, 202

YAZAR HAKKINDA

John Milton (1608-1674) İngiliz edebiyatının en büyük şairlerinden biridir. Yunanca, İtalyanca, Latince öğrenip teoloji üzerine çalışan Milton, birçok İngilizce şiir yazmıştır ama Milton’u edebiyat tarihinde unutulmaz kılan dini bir mit olan Adem ile Havva’nın cennetten kovuluşunu ele aldığı, epik tarzda yazdığı Kayıp Cennet (Paradise Lost) kitabıdır. Milton monarşinin karşısında Cromwell’i desteklemişti. Bu yüzden monarşik iktidar yeniden kurulduğunda hapse atılmıştı. Hapisteyken kör olan Milton bu eserini orada yazmıştı ve dinsel bir mite dokunduğu ve bu mit içinde Şeytan’ın Tanrı ’ya isyanında şeytanı demokratik karakterde çizmesi birçok tepki almasına neden oldu. Milton daha sonra Adem ile Havva’nın tekrar cenneti elde edişini anlatan Cennet Yeniden ‘i (Paradise Regained) yazmıştır. Milton şiirlerinde sürdürdüğü epik tempo, serbest vezin ve konu itibariyle bir nevi çağının kör Homeros’udur.”

agy s. 210

Kargakara
1978 Ankara doğumlu, felsefe mezunu, öğretmenlik yapan başarısız bir yazar. Kendi blogumda da meraklısına bir şeyler paylaşıyorum.
http://bariskahraman78.wordpress.com

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.