“(…)
Yazarak çoğalttığımız kendi gölgemiz.
(…)”
Lise Defteri, Ali Hikmet, Mühür Kitaplığı, İstanbul, 2013, s. 12
“(…)
Gündüz güneşe gece aya tapıyorum.
(…)”
agy s. 24
“(…)
Kuyruksuz bir uyku uyudum.
Önce bir boa yılanına dokundum uykumda,
kaçarken bir balık gördüm kuyruğu yoktu, hayra alamet.
Tatlı suda tatlı bir sözlüğü inceliyordu.
Hangi kelimeyi aradığını unutmuş,
bilmediği taşların peşinden gidiyordu.
İnanmazsın, taşlar hareket ediyor,
dile geliyordu…
Mürekkebe bulanmıştı gövdeleri…
Taştaki yosuna dokunanın gözleri de mürekkep oluyordu.
Ve gözlerinin neden mürekkep olduğunu sadece tanrı biliyordu…”
agy s. 25
“(…)
Kesmiyor hiçbir şey, ne bıçak, ne testere, ne balta içimdeki ağacı… (…)”
agy s. 33