“(…) Burada ticaret, devamlı varolan ve bilinçaltınızdan etkileyen bir uğultu; ölümse tembellik, dikkatsizlik, beceriksizlik ve karmaşık protokolün taleplerine uymamanın kabul edilmiş cezasıydı.
(…)”
Neuromancer, Willian Gibson, Çev: Sergül Oğur, Altıkırkbeş Yay., İstanbul, 2016, s. 15
“(…)
‘Yeni bir pankreasa ihtiyacın vardı. Sana aldığımız tehlikeli bir bağımlılıktan kurtardı.’
‘Sağol ama o bağımlılık hoşuma gidiyordu.’
‘İyi, ne de olsa artık yeni bir bağımlılığa sahipsin.’
(…)
Sprawl’da yaz mevsimi; rüzgardaki otlar gibi savrulan AVM kalabalığı, ani ihtiyaç ve haz girdaplarıyla delik deşik edilmiş et tarlası.
(…)”
agy s. 70, 71
“(…) Lekeli beyaz önlükler giymiş cılız çocuklar, ellerinde çelik tepsilerin üzerinde Türk-Tuborg şişeleri ve içi çay dolu küçük bardakları dengeleyerek masalar arasında dolanıyordu.
(…)”
agy s. 134
“(…)
‘Bu da nesi?’ diye sordu Molly’ye. Mercedes kendini Sarayı çevreleyen bahçelerden birine park ediyordu. Boş gözlerini, tarzların barok bir bakışla toplandığı Topkapı Sarayı’na dikmişti.
‘Kralın özel genelevi gibi bir yermiş.’ dedi, gerinerek dışarı çıkarken. ‘Burada bir sürü kadını varmış. Artık müze burası, Finn’in dükkanı gibi, sağa sola tıkıştırılmış iri elmaslar, kılıçlar, Baptist John’un sol eli…’
‘Yaşam destek tankı gibi bir şey de mi?’
‘Yooo, ölü. Şu pirinçten el zımbırtısına tıkmışlar. bir de Hıristiyanlar şans getirmesi için öpsün diye bir yanını delmişler. Onu Hıristiyanlaran alalı bir milyon yıl olmuş, ama asla tozunu almıyorlar, çünkü o bir gavur kırıntısı.’
(…)”
agy s. 137, 138
“(…) ‘Ankara’da bir toplu suikasta şahit olmuştum,’ dedi Riviera onun cebinden birkaç parça alarak. ‘Bir bomba işiydi. Havuzda. Çok zayıf bir patlama gibi görünüyordu ama hedeflerin tümü hidrostatik şok yüzünden oracıkta öldüler’. (…)
(…)
‘Bilmiyorum,’ diyordu Riviera, ‘Onu doğal yaşam ortamında görme şansım olmadı. Beni gelip Türkiye’den almışlardı.’
(…)”
agy s. 307, 308
“(…)
‘Peki neymiş bu meziyet tam olarak Peter?’ diye sordu Molly duygusuz bir ses tonuyla.
Riviera huzurlu gülümsedi. ‘Sapıklık.’ Ham kristalden derince oyulmuş silindirin içinde kalan sodayı, zevkini çıkarırcasına sallayarak, kadınlara geri döndü. ‘Keyfi davranışın tadına varmak. Ve ben bir karar aldım Molly, tamamen keyfi bir karar.’
(…)”
agy s. 314