Günümüzde 18 olarak kabul edilse de bir insanın yetişkin olduğu yaş cinsel açıdan olgunlaştığı yaştır. Zira diğer canlılar gibi insanoğlu da üremek ve varlığını devam ettirmek amacıyla yaşar. Nitekim hastanelerin,
ilaçların olmadığı; hastaların yalnızca bitkisel yöntemler ile tedavi edilebildiği ilk çağlarda
bir insanın ortalama ölüm yaşı da üreme kabiliyetini henüz kaybettiği yaşlarına denk gelir, ki bu da evrimin bir kanıtıdır.
Peki niye ürer ve niye hayatta kalmaya çalışırız ? Bu sorunun cevabı “Neden en güzel yaşlarımızda okula gider, çalışırız?” sorusununki ile aynıdır: gelecek uğruna. Evet, tamamen insanlar tarafından yaratılmış bir kavram olan zamanın her an daha da kısalan ama aslında hiç bitmeyecek olan bir parçası: gelecek. Zira bilinmezliktir gelecek. Merak ederiz onu. Belki de hiçbir şey değişmeyecek olsa bile daha çok yaşamak isteriz. Hatta biz çoktan toprağa karıştığımızda dahi bizden bir parçanın hayatta olmasını ister ve bu yüzden üreriz. Yine aynı sebepten dolayı hepimiz daha çok yaşamak için çalışırız. Üstelik bazılarımız bunu biraz daha ileriye götürerek ölümsüzlük uğruna çalışır. Şu an bu yazıyı okuduğunuz cihaz, iletişimi daha hızlı hale getirip size vakit kazandırmak, dolayısıyla daha çok yaşamış olmak, için üretilmiştir. Yarın sabah binip işe veya okula gideceğiniz arabanız, bisikletiniz ya da her neyse yalnızca ulaşımdan kaybedeceğiniz vakti en aza indirmek için tasarlanmıştır. Tıptan bahsetmeme zaten gerek olmadığını düşünüyorum.
Peki, sanat ne için vardır? Sanat insan ömrünü uzatmaz ki! niye yaratılmıştır o zaman? Neden tarih boyunca bilimden dahi üstte tutulmuştur? Çünkü bilim insan ömrünü uzatmakla meşgulken, insanoğlu yüzyıllar önce ölümsüzlüğü bulmuştur sanatla! Sanatçı; kendinden yıllar, yüzyıllar sonra var olacak insanlara bir yadigar bırakır sanatıyla adeta. Bedeni karışır toprağa belki ama düşünceleri dimdik ayakta kalır. Zaten insanı insan yapan da düşünceleri değil midir? Kendisi öldükten yüzyıllar sonra bir insan onun çizdiği resmi incelediğinde, yazdığı kitabı okuduğunda dolayısıyla onun düşünce ve fikirlerinden bir nebze dahi etkilendiğinde; sanatçı, işte o insanla beraber yeniden vücut bulur.
Sonuç olarak, kimsenin hayatın anlamını bulmakla vakit kaybetmesine lüzum yoktur.(filozoflar hariç. Zira felsefe de bir sanattır ve filozoflar da felsefe ile ölümsüzlüğe kavuşur). Evet, Kafka öldükten sonra tüm eserlerinin yakılmasını istemişti. Ona göre hayattaki tek gerçek ölümdü. Ama o istemeden de olsa ölüme meydan okumuş ve ona karşı büyük bir zafer kazanmıştır. Ben de bu yazı ile ölümsüzlüğe bir adım daha attım. Sıra sizde.
Yazıyı hazırlayan: Taha Y. Soydaş
Sanat bizleri güzelliklere koşturan bir at, sevgi ve dostluğa uçuran bir kanattır.