“(…)
İnsanların iç yüzlerini gösteren
Ayanalardır kirli pis sokaklar
İnsanlar boşuna içlerini saklar
Sokaklardır onları önümüze seren
Ağaçlar meyve verir, insanlar pislik
Bulaşır gülüşlerine ve sözlerine
(…)”
Akşamın Kaması, Sedat Umran, İz Yay., İstanbul, 2004, s. 24
“dumanın ölümü
Duman olduğunu bile bile
Saldın kendini boşluğa
Yükseldin söküle, dikile
Kapıldın bir sarhoşluğa
Aradın tutacağın bir el
Sen ey başkasından medet uman
Hedefine varmadan evvel
Dağıldın duman!..”
agy s. 30
“giyinik
Kim demiş kadınlar soyunur
Onlar yalan giysileriyle giyinik
Dudakları boyalı, meme uçları dik
Şehvet oyuncaklarınkurabilirsen kur
Aldatıcıdır sözleri: Canım, şekerim, cicim
İçlerinden erkeklere kin kusarlar
Onlar ancak uykularında susarlar
Gözyaşları kolay akar: Sicim sicim
Gözeneklerinden fışkırır alev
Dokununca yanar parmak uçlarımız
Onları biz şımarttık, bizim suçlarımız
Seveceksen onları çok uzaktan sev!..”
agy s. 97
“bıçak
Bende bilenmiş bir bıçağın çıplaklığı var
Keskinliğini soyunurum bakışlarımda;
Sivrilik külahıdır başıma geçirdiğim
Bende bir bıçağın herkesten uzaklığı var!..”
agy s. 122
“(…)
Ne geçmişin avuntusu var onlarda
Ne de geleceğin vazgeçilmez yalanı
Eğreti giysi gibi taşıyıp dururlar
Ruhlarına bol gelen her anı…”
agy s. 125