“Ankara’da Her Akşam
Sarı soğuk sonbahar günlerinden biriydi
Olan olmuştu çoktan olan olmuştu
Sevgilim beni terk edeli tam bir yıl olmuştu
Bunu hatırlayıp üzülmediğim günlerden biriydi
Sevgisiz hüzünsüz bir akşamüstüydüm
Gözlerim yağmur öncesi
Okul da bitmişti gençlik de
ve bu şehir bildiğim en güçlü esriklikti
intihardan başka kurtuluşu olmayan
Kentsoylu bir orospuydu
hem güzel hem satranç bilen
Düşünüyorum da ne çok intiharlar
gidermemişti kanımızdaki irini
ne de çocukluğumuzu geri getirmişti
Yine hep beraberdik işte milyonlarca prezervatif
Tanışmak istiyoruz mümkünse bu gece sevişmek
Sevmemek mümkün değil bunca sevmelerden
Ben ise bir şeyi yalnızca bir şeyi anlamaktan mutluyum
Geleceği bir saat gibi kurmaya çalışmaktan yorgun
Ben değilmişim hayatmış beni yaşayan
Bunu anlamak için bir gençlik heba olmuş
Sonunda anlamışım işler yolunda gitmeyince
Uğruna beşinci kattan atlanan o kız
kim bilir hangi barda iş çıkışı birasını yudumluyor
Yalnızlığı tarafından asılan o ressamı sorarsanız
her akşam yine aynı barda oturuyor
Her akşamüstü merdivenlerden aşağı süzülen
güneşi izliyoruz
Önce sararan sonra kızaran o hüzünlü yüzünü
Sonunda boğulan bir adam gibi mosmor batıp gidiyor
Her akşam
ya da Ankara’da her akşam”
Barış Kahraman, Karganın Günlükleri, Kurgu Kültür Yay., Ankara, 2014, s.79