Anasayfa > Books / Kargakara > Divan, Francesco Petrarca

Divan, Francesco Petrarca

“(…)
‘Çıplak ve yoksul kaldın sen Felsefe’ diyor
kalabalıklar, alçak kazançlar peşinde.

(…)”

Divan, Francesco Petrarca, Çev: Necdet Adabağ, Efil Yay., Ankara, 2012, s. 9

LV

Balat III

Giderek daha çok aşkın kölesi olduğunun ayrımına varır.

O ateşin söndüğünü düşünüyordum
soğuk havalardan ve genç olmayan yaşımdan ötürü,
ateş ve işkence ruhumda alevleniyor yeniden.

(…)”

agy s. 75

“(…)

aklıma okuduklarımdan bir şeyler gelir şimdi,
son yolculuktan önce,
hiç kimse mutlu sayamaz ki kendini.”

agy s. 76

“(…)
ey Aşk, ey Meryem, değiştirin artık ortak tavrınızı,
bağlaşık güç kurdunuz birlikte haksızca bana karşı;

(…)”

agy s. 77

“(…)

Yakarmayacağım bir daha, yakarmam zaten olanaklı değil,
yanmasın diye yüreğim gereğinden çok fazla
ama dileğim odur ki o kadın da almalı ateşten payını.”

agy s. 85

“(…)
Ah ah! Niçin bana o kadar az veriyorsunuz,
o hiç doymak bilmediğim şeyden?
Ah, niçin niçin daha çok vermek dururken,
Aşk’ın beni ne hallere soktuğunu görmüyorsunuz?
(…)

(…)

İçindeki aşk duygusu
öylesine canlı ki sizinle,
çekip alır her türlü düşüncemi yüreğimden;
ne ki sözlerim ve sizin için yaptıklarım beni ölümsüz
kılsın isterim, bedenim yok olsa da.
(…)”

agy s. 95, 96

“(…) yok başka bir beklentim yazmaktan başka.”

agy s. 99

“(…)

ancak buraya kadar getirebildim yanımda ruhumu
bilmem, daha ne kadar sürer yolculuğu benimle;
ölüm yaklaşıyor çünkü ve yaşam kaçıyor ellerimden”

agy s. 108

“(…)

Uzun süre kapalı kaldım bu kör teknede,
dolaştım başıboş, kaldırmadım başımı yelkenlere,
gördüm zamanından önce sonumun geldiğini,
(…)”

agy s. 109

XCVI

Sone LXXV

Önceleri Laura’yı kendi isteğiyle sever, şimdilerde eli mahkumdur.

Ben artık öylesine yorgunum ki beklemekten
ve sonsuza ulaşan iççekişlerimden,
nefret ediyorum artık umut ve arzularımdan

(…)”

agy s. 126

“(…)

ve Hannibal imparatorluğunun çöktüğünü
görünce, kötü yazgısından ötürü, gülüyordu,
Gözyaşlı ve üzüntülü halkının arasında,
(…)”

agy s. 132

“(…)
Kimileri yanıt verir çağrılmasa da; kimileri
çağrıldıkça, kaçar ve kaybolur gözden;
kimileri kendi kendini yer bitirir;
kimileri gece gündüz ölümü çağırırken.

(…)”

agy s. 136

“(…)

bilgelik yüküm öylesine hafif, yanılgılarım ağır mı ağır,
ben de bilmiyorum ne istediğimi,
yaz ortasında titriyor, yanıyorum kışın.”

agy s. 179

CXXXIV

Sone CIV

İçindeki çelişkileri çağrıştırarak içinde bulunduğu durumla ilgili olarak Laura’dan yorum bekler.

Barışı bulamıyorum, savaş yapacak durumum yok,
korkuyorum ve umuyorum ve yanıyorum ve buz gibiyim,
göklerde uçuyor, yerlerde sürünüyorum,
bir şey yok kollarım arasında ve tüm dünyayı kucaklıyorum.

(…)

Gözlerim yok ama görüyorum, dilim yok ama bağırıyorum,
ölmek istiyorum ama yardım edenim yok,
ve kendimden iğrenirken, başkalarını seviyorum.

Acıyla besleniyorum, ağlarken gülüyorum
aynı ölçüde keyif vermez bana, ölüm ve yaşam
böylesi bir durumdayım, Kadınım, işte, senin yüzünden.”

agy s. 181

CXXXV

Şarkı XVIII

Kendisini en olmadık şeylere benzetir. Mutsuzluğunu göstermek ister.

En olmadık, görülmedik şey ne ise,
yabancı, uzak bir iklimde,
o şeye iyi bakarsanız eğer,
bana benzer (…)”

agy s. 182

CXXXVI

Sone CV

Bu ve arkasından gelen iki sone Avignon’daki Papalık’a karşı tabır alır, sövüp sayar.

Ateşler yağsın senin saçlarının örgülerine,
hain, derelerinin suyundan ve meşe palamudundan,
başkalarının yoksulluğundan büyük ve varsıl sen,
kötülük yapmak, çünkü, işine yarar senin,

İhanetler yuvası, tüm kötülükler orada tezgahlanır
bugün tüm dünyada yaygın olan;
şarabın, yatağın ve boğazının esiri oldun,
şehvet düşkünlüğü orada doruklara ulaştı.

Odalarında çocuk yaştaki genç kızlar, yaşlılarla
alatalta, üstüste ve iblis ortalarında
körükler, ateş ve aynalarla birlikte.

Sen yetişmedin tatlı gölgeliklerde kuş tüyleri arasında,
çırılçıplak rüzgarda ve çalıçırpı içinde yalın ayaktın:
şimdi öyle bir yaşıyorsun ki Tanrı’ya ulaşsın isterim pis kokuların.”

agy s. 185

CXXXVIII

Sone CVII

Önceki iki sonede olduğu gibi Avignon’daki Paplık’ı yerer.

Acıların kaynağı, öfkelerin otağı,
hataların okulu, zındıklık tapınağı,
Roma’daydı bir zamanlar, şimdi babil yalan ve sahte,
onun için iç çekiyor, ağlıyor insanlar.

Ey hileler fabrikası, ey şiddet hapishanesi
İyiliklerin öldüğü, kötülüklerin beslendiği ve çoğaldığı,
ve yeryüzü cehennemi: bil ki bir mucizedir,
İsa sonunda sana öfkelenmezse eğer.

İffetli doğmuştu, yoksul ve alçak gönüllü,
başkaldıran seni kuranlara karşı
yüzsüz orospu: Nerede senin umut kaynağın?

yaptığın zinalarda mı
bu sınırsız varsıllığında mı? Constantinus geri dönmez artık,
cehennemin dibinde kalsın, şu anda konuk olduğu.”

agy s. 187

“(…)
çünkü ölemeyen kişi ha vardır ha yoktur.”

agy s. 202

“(…)
güneşe konulan bir gece kuşuna döndüm ben.”

agy s. 215

“(…)

Kadın tutarsızdır doğası gereği:
iyi bilirim, bu nedenle, kısa sürer
bir kadının yüreğindeki aşk ateşi.”

agy s. 233

CLXXXVI

Sone CLIII

Verghilius ve Homeros Laura’yı görmüş olsalardı, şarkılarında ondan başka kimseden söz etmezlerdi.

Verghilius ve Homeros görmüş olsalardı eğer
o Güneş’i, benim gördüğüm, gözlerimle,
harcarlardı tüm güçlerini onu ünlendirmek için
biri ötekinin biçemine biçem katarak:

Rahatsız olurdu bundan, üzülürdü Aeneas,
Achilleus, Ullise ve öteki yarı tanrılar
ve elli altı yıl dünayayı öylesine güzel yöneten
insan, ve bir diğeri, ve Aigisthos’un öldürdüğü.

Erdem ve savaşın o eskil çiçeği
aynı yazgıyı paylaştı bu yeni
soyluluk ve güzellik çiçeğiyle

Ennius bundan söz etti kabasaba şarkısında,
oysa ben o çiçekten; aklımı beğenir umarım,
ve kendisine yakıştığını yaptığım övgülerin!”

agy s. 236

CLXXXVII

Sone CLIV

Önceki sonenin çizgisinde yazdıklarının yeterli olmayacağını düşünür Laura için.

Ulaşınca İskender ünlü gömüte,
acımasız Achilleus’un, içini çekti ve şöyle dedi:
‘Ey talihli adam, onca parlak şöhreti buldun,
ve bir de senden parlak sözlerle söz edeni!’

(…)

Değerdi, oysa, Homeros ve Orpheus’un dizelerine
ya da çoban şairi, Mantova ondan şeref duymakta daha,
keşke yalnızca o kadından söz etselerdi dizelerinde,

farklı bir yazgı onunki ve bir tek bunda suçlu yazgısı,
böyle birine görev vermiştir çünkü, benim gibi: adına
takılmıştır aklı: ne ki, düşürdü değerini belki şarkılarıyla.”

agy s. 237

“(…)

Tanrım, bir karıştan daha küçük bir yüzde
görmek olanaklı herkes için, neler yapabildiklerini
aklın, sanatın, doğanın ve göklerin bu dünyada.”

agy s. 243

“(…)
Ölümümdür beni ayakta tutan; ateşler içinde yaşıyorum:
Beslendiğim şeye bak! Semender gibiyim, söylencesel!

(…)

(…)
Yoktur dünyada çünkü iyi bir şey benim acılarımın dengi.”

agy s. 259, 261

“(…)
çünkü bir başka aşık daha şanslıydı belki benden
ne ki, değmez binlerce keyif bir işkenceye.

(…)”

agy s. 286

CCXXXII

Sone CXCVI

Kimi ünlü kişilere duyduğu öfkenin yansımaları.

Öfkesinin kölesi oldu Büyük İskender
Philippos’dan geri kaldı kimi zaman bu nedenle:
neye yarar yalnız Pyegoteles ve Lysippos’un onun,
heykelini, Appeles’in ise resmini yapmış olmaları?

Tydeus’un öfkesi öyle bir kızgınlığa itti ki onu,
tam ölmek üzereyken kemirdi kafasını Menalippos’un:
öfkesi Sulla’yı dar görüşlü yapmakla kalmadı,
kör etti her şeyle ilgili ve canını aldı sonunda.

Buna benzer öfkesi aynı cezaya sürükledi Valentinianus’u
biliyordu ölenlerin sayısını,
Aiax, birçoklarına ve sonra kendi kendisine karşı güçlü.

(…)”

agy s. 287

“(…)

oysa insanları arıyorum, baş düşmanım, nefretim;
kimin aklına gelirdi ki sığınak olarak arayacağım,
ama öyle bir korku içindeyim ki yalnız kalmaktan.”

agy s. 289

“(…)
yaşıyorum ve değilim olduğum gibi bir zamanlar,
bilmediği yolda giden biriyim, korkuyor ve yanılıyorum.”

agy s. 309

“(…)
Uzun zamandır eğer bıkkın ve yorgunsa insan,
hain dünyanın kendisine sunduğu
o geçici sahte mutluluktan ötürü,
niye umut bağlasın ki ona,
kalıyorsa eğer yoksun her türlü huzur ve barıştan?
(…)

(…)

(…)
Ölümcül bir şeydir bağlılıkla sevmek,
(…)”

agy s. 322, 323

“(…)

ve anımsamak ve beklemek beni huzursuz ediyor
kimi zaman bu, kimi zaman öteki, öyle ki, gerçekte,
acıma duygusu taşımasam ben kendi kendime,
ben çoktan çekip gitmiştim bu düşüncelerle.

(…)”

agy s. 337

“(…)

Ölümle çözümleyin sorunlarınızı ya da övgüler sıralayın Ona,
bağlayan ve çözen: açan ve kapayan aynı anda,
gözyaşlarından sonra insanı keyfe ve neşeye boğan.”

agy s. 340

CCLXXVII

Sone CCXXXVI

Arzu eder ama umut etmez göreceğini. O zaman gökte olduğunu sayıklayarak avuntu bulur.

Göstermezse bana Aşk tutacak yeni yollar
kaçınılmaz olacaktır değiştirmek yaşamımın biçimini,
büyük korkum ve acım var hüzünlü ruhumu cendereye sokan
arzularım canlı mı canlı, ne ki umudum sarardı:

şaşkın ve başıboştur bu nedenden ötürü, umutsuzdur
yaşamım her şeyiyle, ve gözleri yaşlı, gece gündüz,
yorgun; dümensiz kaldı fırtınalı denizde,
ve yoksun, güvensiz yollarda, güvendiği rehberinden.

(…)”

agy s. 342

“(…)

Geçirilen tüm zaman tamamen benim zararıma,
ağırlığım ağırlık kattı giderek ağırlığıma.
(…)”

agy s. 343

“(…)

Ama senden ricalarım var: Üçüncü dairede
Guittone, saygıdeğer Cino ve Dante’ye
ardından bizim Franceshino’ya ve tüm şair takımına
selamlarımı söyle.

(…)”

agy s. 352

“(…)

Zavallı dünya, mağrur ve dönek!
(…)”

agy s. 384

“(…)

ve eğer benim dizelerim yararsa kimi şeylere,
kutsanacaktır senin adın yeryüzünde,
sonsuza dek akıllı insanlar arasında.”

agy s. 397

“(…)

Şu ölümlü dünyadan hiç mi hiç hoşlanmadım,
(…)

(…)

(…) ‘Öl, mutlu iken;
çünkü zamanında gelen ölüm acı değil, avuntudur;
ve mutlu ölen ölmeli hemen, geç kalmadan’.”

agy s. 401, 402

CCCLXI

Sone CCCXIII

Aynaya bakar ve yaşlandığını görünce Laura’nın bir sözünü anımsar.

Her zaman güvendiğim aynam bana ruhumun yorgun,
bedenimin değiştiğini, becerimin kalmadığını söyler;
ve yittiğini gücümün; saklama
kendini kendinden, genç değilsin artık;

uymamda yarar olduğunu doğaya tüm anlamıyla,
yarışamam onunla, çünkü gücüm kuvvetim kısa’,
tıpkı su gibi, nasıl ki ateşin hızını keser,
ağır ve derin bir uykudan uyanıyorum,

ve görüyorum ki yaşam uçup gidiyor,
ve yaşanmıyor bir kereden fazla,
ve yüreğimin başında bir söz söyleniyor,

(…)”

agy s. 440

Kargakara
1978 Ankara doğumlu, felsefe mezunu, öğretmenlik yapan başarısız bir yazar. Kendi blogumda da meraklısına bir şeyler paylaşıyorum.
http://bariskahraman78.wordpress.com

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.