“İdam edilmeye götürülen Mesih, kunduracı dükkanı önünden geçerken, tam orada o bilinen sahne cereyan ediyor. Zavallı muztarip, çarmıhın ağırlığı altında yere yıkılıyor ve bunu artık Cyreneli Simon taşımaya mecbur oluyor. İşte o sırada Ahasverus, herhangi bir kimsenin kendi suçu yüzünden felakete uğradığını görünce, ona acıyacak yerde, mevsimsiz bir hakseverlikle muahezelerde bulunmak suretiyle adeta yangına körükle giden insanlara mahsus bir tavırla ortaya çıkarak, Mesih’e yaklaşıyor ve eski ikazlarını, güya ona karşı duyduğu meylin kendisine bahşettiği bir hakla, acı ithamlara çevirip tekrarlıyor. Beriki cevap vermiyor, fakat sevgili Veronika, Kurtarıcının yüzünü örtüyor ve sonra bunu kaldırıp da yukarıya doğru tuttuğu vakit, Ahasverus bu mendilin üzerinde Mesih’in çehresini, o andaki ıstıraplı haliyle değil, muhteşem bir nurla parlayan ve ebedi hayat saçan bir yüz şeklinde görüyor. Bundan gözleri kamaşarak başını çeviriyor ve bu sırada şu sözleri işitiyor: ‘Beni tekrar bu şekilde görünceye kadar sen yeryüzünde dolaşacaksın!’ Neye uğradığını bilmeyen Ahasverus ancak bir müddet sonra kendine gelebiliyor, o anda herkes idam hükmünün infaz olunacağı yere koşmuş bulunduğu için Kudüs’ün sokaklarını bomboş buluyor, huzursuzluk ve iştiyak onu durmadan sürüklüyor ve böylece o mahut yolculuğuna başlıyor.”
Kendi Hayatımdan Şiir ve Hakikat III, Goethe, Çev: Recai Bilgin, Maarif Basımevi, İstanbul, 1954, s. 330, 331