“‘17.12.1932, cumartesi, gece yarısından on dakika önce, Viyana’da doğdum. İlkokul ve lise Viyana’da. Yedi yaşında keman çalmaya zorlandım. Herkes gibi şiir yazıyorum. Trakl’ı çok seviyorum. Resim yapıyorum. gerçeküstücülük beni çok fazla etkiliyor. Şiir yazmaya devam ediyorum, deneysel filmlerde oynuyorum, arkadaşlarımla edebiyat kabaresi kuruyoruz, kendimiz yazıp kendimiz oynuyoruz, geziyorum, evleniyorum.’
1954-1960 arası ilgi çeken Viyana Grubu’na (Wiener Gruppe) dahil Avusturyalı şair ve yazar Konrad Bayer, karamsarlık, şehvet, hermenetiklik, şiddet, sıradanlık gibi birbiriyle uzlaşmaz unsurları ve dada, gerçeküstücülük, Sade, Wittgenstein, Stirner gibi etkileri yapıtında farklı bri dil yaratarak bir araya getirmişti. Tiyatro parçaları, iki roman (Altıncı His), (Vitus Bering’in Kafası) ve birçok şiir yazan Bayer 11 ekim 1964’te, 32 yaşındayken havagazıyla intihar etti.”
Kuşların Yüzeyi, Konrad Bayer, Der ve Çev: Hilmi Tezgör, Encore Yay., İstanbul, 2014, s. 1
“KÖLE ŞARKISI (1952)
Birisi özgürlüğümü düşük bir aylık kira
ve günlük öğle yemeği karşılığında
satın aldı benden
ve ben oradaydım
korkan dudaklarımda aptalca bir gülümsemeyle, aptalca
ve duyarsız bir gülümsemeyle
baktım bön bön, geleceğimle kaplı olan
bir parça beyaz kağıda
ve onlara verdim beynimi
içi kanlı irin dolu
ve kıvrandı o, inledi, yalvardı
ama duymadım ben, özlemimi
eski giysimde unuttuğumdan.
Köle önlüğümü giymiştim
mahcup bir gülümsemeyle
ve bilmiyordum
ellerimi nereye koymam gerektiğini.
Doğmamışların yanına götürdüler beni
ama bilmiyordu onlar
bilmiyordu
özlemimi eski elbisemde gizlediğimi.”
agy s. 10
“… (1953)
mercan kızılı yapraklar uçuşuyor kentte
ve genç kızların hatlarını çiziyor giysilerine rüzgar
vakur bir kederin kokusu
buluyor gözlerimi tekrar”
agy s. 13
“… (1953)
ölmeye mecburdum şarkımı unuttuğum için
(…)”
agy s. 15
“… (1953)
katilin vücudunun baş edilmez bir güzelliği var.
(…)
bu melekler dönüşüyor ve dönüştürülüyor.
katilin daha dün dokunduğu bir parça renkli bez arıyorlar.
ona değerli taşlarla süsleyip geyik boynuzundan
bir sunakta tapınacaklar.
(…)
kız kardeşini kör ediyorlar katilin.
kız kardeşinin köpeğini öldürüyorlar.
ne anası vardı onun ne de babası.
ve bağırdı çok kollu şamdanın altında.
o vurup öldürmüştü ayı.”
agy s. 16
“… (1953)
bu tarafa sizi dansçılar ve gezgin şarkıcılar
bu tarafa sizi soytarılar ve oruçbozanlar
anneler ve kızlar ve her türlü ayaktakımı
görün
görün
burada eziyet çeken biri yatıyor
dikenli tacı
yarılmış topuklarıyla
ve kanlı bedeninde
aşkın yedi okuyla
görün
nasıl acıyla kıvrandığını
görün
nasıl döndüğünü
hollandanın yeldeğirmenleri gibi
fırtınada yelkenler gibi
ilkbaharda yürekler gibi
gelin gelin
onun kafa derisini yüzmek
ve saçlarını satmak istiyoruz
yoksullara bir öğün yemek vereceğiz
kim atıyor ilk taşı?
sol gözü için bir kuruş
ve sağ gözü için bir ikincisi
adiliğinin şerefine yapmak istiyoruz bu töreni
onu kentin dışına atmak
ve köpeklerimizi ve kızlarımızı üzerine salmak
kanına batmak istiyoruz
yara izlerini
ve bütün omurgalarını
yabancı bir tüccara satacağız anılarını
ve açıkta yakacağız giysilerini
onu imha edeceğiz
ve yitireceğiz
ipek bir mendil gibi
yakına gelin
ve eziyet çekeni görün
daha yakına gelin
eziyet çekeni daha iyi görün”
agy s. 17, 18
“(…)
evet ve hayır
sözcükler
ne yapacağımı bilmediğim
evet ve hayır
sözcükler
bana artık yardımı olmayan
evet ve hayır
(…)”
agy s. 30
“İLKİN NEŞELİ OLMAK İSTİYORUM
ilkin neşeli olmak istiyorum
ikinci olarak eğlenmek
üçüncü olarak benim olsun yeryüzü
bu yetmeli
ama
korkarım
tüm kainat da benim
ve zaman
ve uzay
nasılsa inanılmaz buna”
agy s. 40
“KİMSE YARDIM ETMİYOR BANA
kimse yardım etmiyor bana
kimse benimle konuşmuyor
kimse vermiyor bir parça ekmek
herkes beni inceliyor
herkes beni hor görüyor
herkes ölmemi istiyor
bu güzel
bu komik
bu mahvolmak demek
kimse ağlamıyor
benim ağladığım gibi
kimse vals yapamıyor pisliğin içinde
herkes korkutulmuş
herkes yaralanmış
herkes ‘tanrım’ diyor sessizce
bu komik
bu güzel
bu mahvolmak demek”
agy s. 42
“BEN VE BEDENİM
ben ve bedenim seyahate çıkmak istiyoruz
ben ve bedenim
bedenim ve ben
10 yıl sonra perondayız
ben ve sen bedenlerimizle
ve seyahate çıkmak istiyoruz
sen ve bedenin
ve ben ve bedenim
yanyana duruyoruz
ve sen kendi bedeninin
içindesin ve ben kendi
bedenimin içinde
(…)”
agy s. 45
“(…)
neden bana öyle kötü bakıyorsun
ah, artık yanımda olmak istemiyorsun
evet unuttun sen beni
(…)”
agy s. 47
“(…)
geliyorum ve gidiyorum
düşüyorum ve duruyorum
onun için
sizin için
bizim için
onun için senin için
benim için
düşüyorum ve duruyorum
geliyorum ve gidiyorum”
agy s. 48
“(…)
seviyorum
1000 dolarlık bir banknotu
öyle şehvetle
bana yardımı oluyor
bana yararlı oluyor
ne istesem onu yapıyor
ah”
agy s. 49
“(…)
duyduğum kadarıyla onlar sağır
gördüğüm kadarıyla onlar kör
hissettiğim kadarıyla orada değiller bile”
agy s. 53