Anasayfa > Edebiyat > Bu Bir Sonun İsmidir – Pulsar 2

Bu Bir Sonun İsmidir – Pulsar 2

Bu bir sonun ismidir. Henüz gelmemiş bir yarının geçmişe seslenişi.. Duyar gibi olduğum sesindir. Konuşuyorsun başkalarına, kulaklarına fısıldıyorsun sağır olmalarına karşın. Ne çok anlatıyorsun beni. Ne çok kirletiyorsun! Senin için kurulmuş cümlelerin cümlesine ihanet ediyor ve sana aşk ile yazılıp-çizilenleri, çiziyorsun keskin tırnaklarınla. Sesimle uyuyakaldığın geceleri, hatıra gelmeyen bir rüyaya çeviriyor, evirip çeviriyorsun yalan kokan dilinle, gerçeklerin namlusunu üzerime. Yine de; kaldırmayacağım ellerimi omzumdan yukarı. Teslim olmayacağım sana! Gün geçtikçe içimde büyüyen ölüm ağacını, sulayacağım kızıl gözyaşlarımla. Hangi cumartesi olduğunu diyemem sana. Ancak bir cumadan sonra…

Kontrolü kaybettim. Düşüyorum… Son kez seninle bir şarkıyı söyleyebilecek kadar yüzsüzlük yapamam yine de. Yine de; son kez seninle birkaç şarkı dinlesek olmaz mı?

“hayat.. bana bir kez daha ihanet etti
bazı şeylerin asla değişmeyeceğini kabul ediyorum
küçük aklına benim ızdırabımı büyütmesine izin verdim
ve o beni kimyasal bir bağımlı akıl hastası olarak bıraktı

evet,ben düşüyorum…yere çarpana kadar ne kadar uzaklık var?
niye yıkıldığımı sana söyleyemem
niye yalnız olmayı tercih ettiğimi merak ediyor musun?
ben gerçekten kontrolü kaybettim mi?

bir sona geliyorum,
ne olabileceğimi fark ettim.
uyuyamıyorum bu yüzden nefes alırım ve en cesur maskemin arkasında saklanırım
kontrolü kaybettiğimi kabul ediyorum
kontrolü kaybettiğimi…”

Bu bir vedanın hutbesidir. Sözcükleri özenle seçilmemiş, sıraya dizilmemiş sessizliklerin son defa dizlerine yüklenmesi… Salahı olmayan bir cesedin konuşmasıdır bir vakit sonrasından kesip alınan. Sana küfürsüz bir hediyenin en içten halidir. Kıymetini bil.
Günlerce uyumadığımı en çok sen bilirsin. Ama artık dayanamıyorum; 13-14 saati aşmıyor uykusuzluğum. Çok nankörce ve hoyratça kullandım her şeyimi. Harflerimi, ellerimi, ciğerlerimi, sevgimi.. Zincir de kırılır. İp de kopar.. Biz ölmek için yaratıldık. Çaresizce yaşamaya çalışmak için tasarlandık. İyi değilim bu yüzden.

İyi olabilmek için, kalp kırmamak yeterli oluyor şimdilerde. Eskiden böyle değilmiş. Öyle diyorlar.. Ben onların yalancısıyım! Kardeşini boğduran Beyazıt kadar büyük bir günahım yok. Nemrut kadar kin tutmuyorum göğsümde. Firavun kadar kibirli ve düşkün değilim gururuma. Ancak benim de günahlarım var, kendi boyumda. Sen en uzun boylu olanlarından yalnızca biri..
Kalbim kulaklarımda atıyor artık. Sanki durunca haberim olsun diye, her gün bir adım daha yaklaşıyor. Damarlarımda gezinen uyuşuk kanı hissedebiliyorum. Daha bir eski kalkıyorum uykularımdan. Daha bir sensizim bu aralar. Daha ne kadar sensiz kalabilirim kendimde? Tekrar ve tekrar aynı acıları çekmemek için gözlerimin altına, gözlerimin camından seni nasıl yok edebilirim? Senin bir sonun yok mu Allah aşkına? Derdin ne senin! Hala ne arıyorsun aklımda… Delirmek üzre olan beynin kıvrımlarında başıboş gezinen bir kuduz gibisin. Delirtmek üzere olan… Ama yapma.

Yapma; hiçbir zaman düşmanın olamayacak kadar çok aptal kaldım ben sana. Akıllılık etme şimdi. Şimdi sırası değil… Dudakların kırmızıyken hala ve hala canlıyken cesedim, hiçbir işe yaramayacak olan keşkelerin tohumlarını serpme zamana. Son anlarımıza da ihanet etme…

Bu bir sonun elçisidir. En başında hissettiğim gibi.. Acaba bu hisler mi getirip bıraktı beni bu noktaya? Fikrim yok.. Önemi de.. Mesele nerede olduğum! O kadar uzaktayım ki kendimden, bulamıyorum. Hiçbir olasılıkta rastlamıyorum kendime. El değmemiş halimi özlüyor, o günlere varabilmek için türlü fikirler üretiyor, her defasında imkansızlıklara yenik düşüp, düşüyorum yatağımın bir kenarına. Ölümden korkuyor, ödüm patlıyor yaşamaktan. En çokta senden korktum ben.

Korkum sendin. Korkumu seninle yendim. Yenilerek…

Dileğimse gerçek olmak üzre. Yumacağım gözlerimi…
Yine de; çok yazdım, çok okudum O’nun için.. Bana yetmedi. Yetmezdi de.. Acaba kaç kitap vardır dünya üzerinde? Sayısız kitaplar yazılmış, şarkılar bestelenmiş, güfteler yapılmış ve şiirleri.. Bir tufanla, afetle kaybolanları bile.. Düşleyemiyorum! En çok onları özleyeceğim. Hiç umursamamış insan oğlu; bir gün ölecek olmasını. Aksine daha çok yazıp-çizmiş. Çok şey de bulmuş.. Bende baktım ki, bulacak pek bir şey kalmadı artık; uyudum. Seni bile bulamıyordum! Sanırım gelmiş geçmiş en aptal insan ben iken, hiç uyumasam bile faydasızdı. Nihayetinde şifrelerimi bile bulamıyorum çoğu zaman, hafızamın çekmecesinde.

“Kanıyorum, alevin yandığı gibi
Ağlıyorum, gece kuşunun ağladığı gibi
Artık yok uzanacak biri, yanımda
Dolaşıyorum başıboş, kabuslarda her zaman
Bildiğim ufak bir şey
Küçük bir yer, gidince bana seni hatırlatan
Mavi çiçek açmak, sensiz çiçek açmak
Kırılıyorum fakat kaldıramıyorum
Bakıyorum fakat seni göremiyorum
Artık yanımda uzanmayacaksın
Bu ikinci seferden sonra ağlamıyorum
Bildiğim ufak bir şey
Küçük bir yer
Tatlı suların aktığı, gidince bana seni hatırlatan
Küçük birşey biliyorum
Küçük bir yer
Tatlı suların aktığı
Ökseotlarının yetiştiği gidince bana seni hatırlatan
Mavi çiçek açmak, sensiz çiçek açmak”

Yazdım. Bazı şeyleri hatırlayabilmek için.. Bunların arasında sen yoksun. Aksine sen unutmak istediklerim kısmına dahilsin ve orada çok da yalnızsın. Yani.. Azsınız! Ama yine de biliyorum; sık sık uğradığını ve kapımı çalmadan, sessizce dinleyip uzaklaştığını. Eminim hala bazı şeylere şahit olduğunda, gözlerini kısıp ateşler saçarak kaşlarının altından nefret dolusu gülümsüyorsun. Küçümseyip gerçeklerimi, kendi yalanlarını seviyorsun. Bir evlat gibi besliyorsun hala onları! Onlar seni hayata bağlıyor. İnanmak istemiyorsun sözlerime çünkü; inanınca duramıyorsun yerinde. Karnına saplanan sancılardan uykuların kaçıyor. Bana gelmek istiyorsun; imkansız olduğunu bile bile. Neyse.. Boş ver bunları. Hepimiz aynı yerde kavuşacağız zaten. Ha şimdi, ha az sonra..”

senbiyah
Siyah kıyafetler, siyah gözlükler... Siyah düşünceler; griye evrilen. Umutlar beyaz! Benimkiler öyle. Elbette, siyahtan uzak bütün renklerde bulunur umut. Geri kalan ne varsa siyah. Simsiyah işte... Ama yine de içinizi karartmaya gelmedim! :)
https://gumusdis.com

2 thoughts on “Bu Bir Sonun İsmidir – Pulsar 2

    1. Teşekkür ederim fakat şunu belirtmem gerekir; yazıda geçen ruh hali, bakış açısı, düşünceler geçmişe dayanıyor. Elbette bu çıkmazda değilim. Ben çok iyi ve huzurluyum 🙂

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.