Anasayfa > Books / Kargakara (Page 13)

Bireyselleşmiş Toplum, Zygmunt Bauman

“(…) ‘Toplum’ dediğimiz şey tam da bunu yapan devasa bir aygıt; ‘toplum’ onaylama ve paylaşmanın öteki adıdır, ama aynı zamanda onyalanmış olanı ve paylaşılanı yüceltilmiş hale getiren güçtür. toplum bu güçtür, çünkü, bizatihi doğa gibi, herhangi birimiz ona ulaşmadan çok önce buradaydı ve her birimiz gittikten sonra da burada kalacaktır.

Devamı

Barbarlık çağı bitti deme

Barbarlık çağı bitti deme Cazı hissediyorum Kaybolan Tanrı caz dinleyerek avunuyormuş New Orleans’ta[1] ve meğer Meryem kendi çocuğuyla baba bir kardeşmiş Dedektiften gizlenen büyük sır buymuş Ne film noir ama Büyük anlatılar çağı bitti diyebilirsin Biri yazılması yüzyıllar alan folklorik bir romandı Sonrakinde yazarlar anlatan adamı anlattılar hikayelerinde ve sonunda Tanrı kendi almış kalemi eline Kurgulardan sıkılmış olmalı ki anlatmayı

Devamı

“Allah Tanrının Belasını Versin!” Necip Fazıl Kısakürek

Uzun yıllardır toplumumuzda malum bir cenahın ‘Tanrı’ kelimesine karşı geliştirdiği düşmanlık dolu hassasiyet bana hep ilginç ve aptalca gelmiştir. Hikayeye göre Necip Fazıl Kısakürek’e “Üstad, kimileri Allah diyor, kimileri de tanrı. Bu iki isim arasında nasıl bir fark vardır, siz hangisinin kullanılmasını daha uygun görürsünüz?” diye sorulmuş ve Kısakürek de “Allah

Devamı

Karanlık Vardiya (90’lı Yılların Politik Arşivi), Ali Yılmaz

“(…) 20 Haziran 1987’de ise çok tartışılan Mardin ili Ömerli ilçesi Pınarcık köyü katliamı gerçekleştirildi. Asker elbiseli kişilerce basılan korucu köyünde 16 çocuk, 6 kadın, 8 erkek, toplam 30 kişi öldürüldü.9 9 Hürriyet gazetesinin 23 Haziran 1987 tarihli nüshasında katliamla ilgili bazı sorular gündeme getirildi. Bunlardan önemli bazıları şöyleydi: ‘Eşkıya dağdan

Devamı

Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş

“(…) Ama, müfrezeler kocaman bıyıklarını (-ki, yüzde taşınan birer devletti bıyıklar) oynatarak kovarlardı beni; (…) Müfrezelerin peşimde olduğu kaçmamdan belliydi çünkü; koşmalıydım ben ve koşardım ve bir süre sonra koşa koşa, koşmak durmaya benzerdi. Durmanın dışında koşmak bulamazdım o anda; dururdum ve bir uçurum dolanırdı ayak bileklerime. Yalnızlık, uçurumları giyinmektir biraz da.” Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş, İletişim Yay., İstanbul, 2012, s. 19,

Devamı

Uykuların Doğusu, Hasan Ali Toptaş

“(…) Hakkın hukukun yanı sıra, artık ne ilgisi varsa, dünyanın arzularla kurulup düşüncelerle yıkılan hayali bir tat olduğundan da söz etmiş sonra; bir radyoevinin hangi kurallara göre nasıl yönetilmesi gerektiğinden, insan haysiyetinden, ahlaktan, kadirbilirlikten, mesleki sorumluluktan, zulümden, cibilliyetsizlikten ve tutup toplumsal düzeni toplumsal düzen yapan birtakım işleyişlerle birtakım yasalardan da

Devamı

Kara Arşiv (12 Eylül Cezaevleri), Ali Yılmaz

“Dünyanın her yerinde evrensel ilke ve tutumları benimsemeyen antidemokratik yönetimler yıllarca bunları yapmıştı. Bazı yönetimler o kadar azıtmıştı ki sahibi olduklarını düşündükleri devleti korumak için öldürüp kaybettikleri insan sayısı bir kent nüfusu kadar olmuştu. Devletlerinin tüm olanaklarını kıyım için seferber etmişlerdi. Kendilerini yüksek maaşlı memur tayin edip, şürekasına özel araçlar

Devamı

Hakikat-Doğruluk

“Hakikat (Doğruluk)” Felsefe ders kitaplarında bu iki kavramın eş anlamlı olduğu yazılır ve öğrenci şaşırır. Çünkü kendimizi kandırmayalım dilin gündelik kullanımda ‘hakikat’e ‘doğruluk’tan çok daha yüce anlamlar yüklenmektedir ve doğrulukla hakikatin aynı anlama geldiği söylendiğinde zihinlerde ‘yüce Hakikat’in değerinin düşürüldüğü fikri uyanır derhal. Peki bu iki kavramı eşanlamlı gören felsefe ders

Devamı

The Hollow Men, T. S. Eliot

https://www.youtube.com/watch?v=IPeHO1r8paU THE HOLLOW MEN T. S. Eliot (1925) I We are the hollow men We are the stuffed men Leaning together Headpiece filled with straw. Alas! Our dried voices, when We whisper together Are quiet and meaningless As wind in dry grass Or rats’ feet over broken glass In our dry cellar Shape without form, shade without colour, Paralysed force, gesture without motion; Those who have

Devamı