Anasayfa > Books / Kargakara (Page 36)

Dilin Metruk Yarası, Hıdır Işık

"(...) bu hayat denen atlıkarınca'dan inip kırların o serin yanağına sızmak istiyorum. (...)" Dilin Metruk Yarası, Hıdır Işık, Mühür Kitaplığı, İstanbul, 2013, s. 13 "ZAMANA SIĞMAYANDI BEKLEYİŞLERİM O'nu beklemek, ölü yığını bir kentte şuursuzca kendi küllerini aramaktı... (...)" agy s. 35 "(...) ve kadınlar su gibidir dediğini hatırlıyorum bir şairin (...) ah, sahi kadınlar su gibiymiş...unutma kalbim!" agy s. 45 "(...) ve yani Tanrı'sı kesilir

Devamı

dur… ağlama gözlerim, Yusuf Hayaloğlu (ve Ahmet Kaya)

"BU YALNIZLIK BENİM Sana bir gün bu mektubum ulaşır Açarsın ah eline kan bulaşır Çürür bir yerlerde çırılçıplak cesedim Sedyeyle taşınır kan çiçekleri Adımların birbirine dolaşır. Nazlı ırmak boylarından, ılık rüzgarlarla geldim Çiçek istediler verdim, şarkı dediler söyledim Ömrümün yarısı kavgayla geçti Ben böyle yalnızlık görmedim. Beni bir gün bu şarkıyla anarsın İçinden kopar bir tel ağlarsın Gecikmiş bir vefa kalıntısıyla Polis kaydından

Devamı

Seyyid Nesimi’den Etkilenimler (ve CONFUSED)

Seyyid Nesimi’den Etkilenimler (ve CONFUSED)  Ezelden beri gelen sır aşikar oldu Coştu deli gönül Arif nasıl sussun bundan böyle Nakışından tanındı nakkaş Zehir panzehir oldu Mutlak Tanrı oldu yer ve gök Tef de, saz da ney de Enel Hak der oldu Maşuk ile aşık bir oldu Ne vücud fani ne Tanrı baki artık Her damla ulu deniz oldu Her zerre

Devamı

Lise Defteri, Ali Hikmet

“(…) Yazarak çoğalttığımız kendi gölgemiz. (…)” Lise Defteri, Ali Hikmet, Mühür Kitaplığı, İstanbul, 2013, s. 12 “(…) Gündüz güneşe gece aya tapıyorum. (…)” agy s. 24 “(…) Kuyruksuz bir uyku uyudum. Önce bir boa yılanına dokundum uykumda, kaçarken bir balık gördüm kuyruğu yoktu, hayra alamet. Tatlı suda tatlı bir sözlüğü inceliyordu. Hangi kelimeyi aradığını unutmuş, bilmediği taşların peşinden gidiyordu. İnanmazsın, taşlar hareket ediyor, dile geliyordu… Mürekkebe bulanmıştı

Devamı

İstencin Özgürlüğü Üzerine, Arthur Schopenhauer

"(...) Karakterin değişmezliği ve doğuştanlığı hakkında edinilecek bilginin ampirik verilerden değil insanın ben'inden çıkarılması gerektiğini öne sürüp iddiasını savunmak için verdiği örnekleri aziz ya da katillerden seçen, erdem ve dehanın kimseye öğretilemeyeceğini savunup kendini insanlığın öğretmeni ilan eden aynı kişidir. (Schopenhauer, blog.) (...) M. S. 17. 06. 1998" İstencin Özgürlüğü Üzerine, Arthur Schopenhauer,

Devamı

Ölümcül Hastalık Umutsuzluk, Soren Kierkegaard

“(…) İnsan tindir. Ama tin nedir? Tin ben’dir. Ama ben nedir? Ben, kendine bağlı olan bir ilişkidir; daha doğrusu ben, ilişki içinde bu ilişkinin içsel yönelimidir; ben, ilişki olmayıp ilişkinin kendine dönüşüdür. İnsan, sonsuzluk ile sonlunun, geçici ile kalıcının, özgürlük ile zorunluluğun bir sentezidir, kısaca bir sentezdir. Sentez iki terimin ilişkisidir. Bu

Devamı

Hoşgörü Üstüne Bir Mektup, John Locke

"(...) Din, zahirî bir ihtişam meydana getirmek veya ruhanî egemenliği ele geçirmek yahut zorlayıcı kuvvet uygulamak için değil; insanların hayatını erdem ve dindarlık kurallarına göre düzenlemek için kurulmuştur. (...) Kendi selâmetine aldırmaz görünen birinin, benim selâmetimle ziyadesiyle ilgilendiğine beni ikna etmesi oldukça zordur. (...) Şimdi, dini bahane ederek diğer insanlara

Devamı

İnsanlığa Karşı

Tarihin düzlüklerinde derin vadiler bırakarak akar gider milletler ve töreleri. Hep bu nehirleri izleyerek denize varırlar şanlı krallar ve orduları; Cengiz Hanlar ve İskenderler. Cengiz Han Moğol analarının çocukları oynasın diye taş taş üstünde bırakmadan koca bir bozkıra çevirir eski dünyayı. İskender ise doğuya sürer atını tüm dünya Makedonya olsun

Devamı

Günlükler (Kabuslar 2)

Çoğu gece kabus görüyorum ve kabusun sonu bir kısır döngüye dönüşüp kabustaki kısa bir süreç birbirini tekrar edip durmaya başlıyor; böylece rüyadaki o gerçeklik hissi kayboluyor gecenin bir yarısı uyanıyorum. Uyandığım kabusu unutmamak için defterime not etmek istiyorum. Çünkü bu kabusları günlük hayattan çok daha estetik ve imgesel olduğu için

Devamı