“*
*
*
BOĞDUM,
yazlarımı denizde
güneşimi denizde
kumları denizde
denizi denizde
(…)
bir sevişmek dolaşıyor ruhumda
bir yabancı güneşle
treni olmayan raylar gibi
ıssızlaşıyorum
(…)
UNUTMUŞUM bütün adları
yüzleri de kalmamış kimselerin
kimleri hatırlayacağım
bayramlık elbiseler gibi
soldukça eski defterler
(…)
(…)
CİĞERLERİM toplamıştır
bütün anılarımı
duman lekeli
(…)
‘TARİHÇİYİM’ dedi adam
‘binlerce yıl yaşadım
farkım bu sizden’
‘bendim İstanbul’u kuşatan
Plevne’den bağıran
viyana kapılarına dayanan’
şairim, dedim, evrenim
(…)
daha gençti ruhum bedenimden
(…)
eylemler yalın
ve ölüme açık
aşınıyor düşünen düşünce
çürüyen zaman
susturur sözü ölen varlık
(…)
(…)
(…)
KİTAPÇI’da
‘yaralı serçe’sini soruyor
halil cibran’ın
tinerci çocuk
korkuyorum, korkarak
yok diyorum
belli ki kendini arıyor
yaralı serçede
(…)
bulutlardan okuyorsun yalnızlığı
çocukluğu içinden
(…)
(…)
KÖPRÜLER gibiyim çift şehirli
göğün ağına takılmış
bir şeyler var halen
bizleri yaşama tutsak eden
(…)
küçülürüz evlerimizin içinde
küçültürüz evreni
köklerimize bakarız
derin mi derin
(…)
ATLARDIR diyorlar
en iyi dost
kaybettim atlarımı
koşun beni
kurşun ormanlarına
(…)
(…)
LOŞ bir güzellik
düşlerimizde
(…)
aysızdır ayın ışığı
yıldızlar da öyle
yıldızsız
(…)
sestir taşın ışığı
(…)
ruhta dolaşan düşünme
düşüncede haz ve acı
boğulmalar içinde
(…)
(…)
ölümün aydınlık olsun
fırtınalı bir şafakta
GÜNEŞİNE geldim dağların
yalnızlığın ittifakına
(…)
KADEHLERİ ölüm ve hayat olan
konuşan ve gören
bir şaraptır şiir
bir ateştir ki
söndürülemeyen bir aşk gibi susar
susar ki söz gelsin cehennemden
*
*
*
DİL sınırdır
suskun ve konuşkan
suskunu dinlerim
(…)
tırmanıyor kalbim yokuşlara
belki bir son bakış olur
tepelerden yeryüzüne
(…)
yazları yabancı bir umut
(…)
AŞK ve ölüm
yan yanasıdır varoluşun
(…)
(…)
KÜÇÜCÜK de olsa
bir yer ilacıdır
düş kırıklıklarının
(…)
nasıl tapar kendi yalnızlığına
ölü sesszlik
(…)”
İmge Çukurları, Oğuz Özdem, Komşu Yay., İstanbul, 2014, s. 14-52