Anasayfa > Books / Kargakara > İbrahimi Anlatı (11)

İbrahimi Anlatı (11)

Elçilerin İşleri

 Elçilerin İşleri 2. bölümde anlatılan Pentikost gününden önce İsa’nın öğretisini duymaya hazır birkaç grup vardır. Bu gruplardan bir tanesi İsa’yı dinlemiş ya da duymuş olan kişilerden oluşur. Bu kişilerin arasında Yahudiler, Samiriyeliler hatta Yahudi olmayanlar vardır. O dönemde bütün Roma dünyasına yayılmış olan “Helenistik Yahudiler” Pentikost günü dolayısıyla Kudüs’tedir. (Yunancada pentikost sözcüğü, ‘ellinci’ demektir.) Pentikost (ya da öbür adlarıyla hamsin, hasat bayramı, turfanda bayramı), fısıh bayramından elli gün sonra kutlanır. Elçilerin İşleri’ndeki anlatıma göre işte bugün gökten güçlü bir ses duyulur. Hıristiyan yorumculara göre İsa Mesih’in göğe çıkışından sonraki pentikost gü-nü tanrı kutsal ruhunu, Mesih inanlılarının içinde yaşamak üzere göndermiştir.

 “Biz, Partlar, Medler, Elâmlılar, ve Mezopotamya’da, Yahudiye’ de hem de Kappadokya’da, Pontus ve Asya’da, Frikya hem de Pamfilya’da, Mısır’da ve Libya semtlerinde Kirine çevresinde oturanlar, gerek Yahudi ve gerek mühtedi Romalı misafirler, Giritliler ve Araplar, kendi dillerimizde Allah’ın büyük işlerini söylediklerini işitiyoruz.”[1] İşte böylece Tanrı ilk kez bizzat kendisi Yahudi olmayan milletlere de bizzat kendi dilleriyle seslenecek; bu da İbrahimi anlatının evrensel bir din olan Hıristiyanlığı doğurmasının başlangıcını temsil edecektir.

Bütün bu insanlar Petrus’un vaazını dinlerler ve aralarından İsa’ya iman edenler olur. Anlatıma göre bunlar yaklaşık üç bin kişidirler. İman edenler Kudüs’ten ayrılmak istemeyecekler; kendilerini İsa’nın öğretisine adayacaklardır. Daha sonra İstefanos’un ölümüyle Kudüs’teki kilise dağılmak zorunda kalacaktır.

O günde Yeruşalimde olan kiliseye karşı büyük eza oldu; resullerden başka, hepsi Yahudiye ve Samiriye memleketlerinde her yana dağıldılar. Dindar adamlar İstefanosu gömdüler, ve ona büyük yas tuttular.”[2]

Daha ilerde ilk diyakonluk görevinin nasıl başladığını görürüz: “Ve onikiler, şakirtler cemaatini yanlarına çağırıp dediler: Allah’ın sözünü bırakıp sofralara hizmet etmemiz iyi değil. İmdi ey kardeşler, haklarında iyi şehadet olunan Ruh ve hikmetle dolu yedi kişi aranızda araştırın; onları bu işe tayin edelim.”[3]

Diyakonluk hizmeti o zamana kadar yoktur. Fakat daha sonra ihtiyaç üzerine böylece ortaya çıkacaktır. Yine Yeni Ahit’e baktığımızda ihtiyarlık ve bişopluk yani üst gözetmenlik sisteminin oluştuğunu görürüz. İhtiyarın saygın kişilik ve öğretmenlik, bişobun ise üst kontrolör ve gözetmenlik özelliği vardır. Özellikle 1. yüzyıl sonunda Yuhanna bu iki görevi tamamen ayıracaktır.

Bu dönemde anlatının devamının ana karakterleri olacak olan Pavlus, Yuhanna ve Petrus Anadolu’daki el verme sistemine benzer olarak ‘elçisel’ öğretişi devam ettirmek üzere kendilerine öğrenciler tayin edeceklerdir.

Pavlus’un bazıları ile ilgili birçok şeyi Yeni Ahit’ten öğrendiğimiz Timoteos, Titus, Onasimus, Epafroditos, Tihikos, Silvanus, Evvulos, Pudens, Linos, Klavdiya ve Filimon gibi pek çok öğrencisi olacaktır.

Yuhanna’nın da pek çok öğrencisi olacaktır. Onların bazılarının isimleri Yeni Ahit’te geçmese de kilise tarihince bilinilmektedir; İzmir bişobu Policarp ve ismi Vahiy kitabında da geçen Antipas gibi. Yuhanna’nın bazı öğrencileri bütün Akdeniz’i geçip Galler’e kadar ulaşacaklardır.

Petrus’un da yine Yeni Ahit’ten değil de kilise tarihinde adı geçen Antakyalı İgnatius, Linus, Silvanus gibi öğrencileri olacaktır ki Linus, Roma Katolik Kilisesi’ne göre ilk papadır.

Elçilerin İşleri’nde ilk Hıristiyan şehit olarak bilinen şakirtlerden İstefanos’un öldürülmesi 7. bölümde geçmektedir. O da tıpkı İsa gibi millet meclisine götürülerek orada yargılanır. Şu farkla ki bu defa bu yargılama sadece Yahudi Ruhban sınıfı tarafından yapılacak ve Romalı bir yetkili bulunmayacaktır. İstefanos’ un burada söylediği sözler[4] orada bulunan ahaliyi kızdıracak ve böylece İstefanos linç edilecektir. Anlatının tam bu noktasında asıl adı Saul olan Pavlus anlatıya dahil olacaktır. Şöyle ki İstefanos şehir dışına çıkıp taşlandıktan sonra “şahitler kendi esvaplarını Saul denilen bir gencin ayakları yanına koy”arlar.[5]

Burada Pavlus için ayrı bir parantez açmak şarttır. Çünkü Pavlus bundan sonra anlatının neredeyse en ilgi çekici şahsı olması bir yana, belki de en etkin karakteri olacaktır. Ayrıca Yuhanna ve Petrus ile beraber Hıristiyanlığın gerçek kurucularından biri olması bir yana yapıp ettikleri kimileri için gerçekten tartışma vesilesi olacaktır ki bana kalırsa da şaibeli bir kişiliktir. Önce Pavlus’un kim olduğunu ve yaşantısını kısaca bir gözden geçirelim.

[1]            Elçilerin İşleri 2:9-11.

[2]            Elçilerin İşleri 8:1-2.

[3]            Elçilerin İşleri 6:2-3.

[4]            Bkz s.105, 106.

[5]            Elçilerin İşleri 7:58.

Kargakara
1978 Ankara doğumlu, felsefe mezunu, öğretmenlik yapan başarısız bir yazar. Kendi blogumda da meraklısına bir şeyler paylaşıyorum.
http://bariskahraman78.wordpress.com

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.