Anasayfa > Iran / Karma > Rivayetler Tanrının Armağanı Yurt: Kolheti (Laz’ona)

Rivayetler Tanrının Armağanı Yurt: Kolheti (Laz’ona)

RİVAYET 1

Dünya varolup, coğrafi şekillenme başladığında Tanrı, üzerinde yaşayacak halklara yurt dağıtmaya karar vermiş. Sıraya giren çeşitli milletlerin sözcülerini teker teker çağırarak yerleşecekleri yerler hakkında bilgiler sunmuş. Katılımcılara vatan oalcak topraklarını falan kıtada, filan bölge diye ayırarak tanzim etmiş. Böylece Tanrı, dünyayı çeşitli uluslara pay ederek yurtlandırmış. Memnun bir şekilde işini bitirip geri döndüğünde bir kulunun ona ısrarla baktığını görmüş ve hemen sormuş.

– Kimsin sen, ne istiyorsun?

– Ben Laz’ım, bana henüz yurt vermediniz de…

– İstiyen herkes verdim. Bunca millet dağıttığım toprakları vatan diye sahiplenirken, sen neredeydin?

– Hemen arkanızdaydım, açgözlülük yapmayayım dedim. Efendim, beni herhalde farketmediniz.

– İyi ama ben her millete yurtlarını verdim, bütün toprakları dağıttım. Hiç yer kalmadı ki, sana ne vereyim?

– Kalmadıysa canlar sağ olsun, sen iyilik ver, kuvvet ver, sağlık-sıhhat ver. Bize o yeter.

Diye cevap veren Laz’ların temsilcisi başını önüne eğip, üzgün bir şekilde halkının yanına dönerken Tanrı bu garibanın arkasından içi sızlayarak bakar ve gönlünden şöyle geçirir: ‘Ben Tanrıyım, bu yüzden herkese eşit ve adil davranmalıyım. Adalet benim vazgeçilmez düzenim, oysa bu durum Laz’lara haksızlıktır. Onlara da bir eyr vermeliyim’ diye düşünür ve Laz temsilcisinin arkasından seslenir.

– Hey Laz oğlu; baksana gel buraya.

– Beni mi çağırdınız? Buyurun efendim.

– Senin halkına da bir yurt vereceğim.

– İyi de hani başka hiç yer kalmamıştı, nasıl vereceksiniz ki?

– Evet kalmadı. Bu yüzden Laz’lara ‘kendime ayırdığım yeri’, Doğu Karadeniz’in kıyısından Kafkasların eteklerine kadar olan bölgeyi vereceğim. Der ve verir.

O andan itibaren dünyanın bu; en yeşil, en verimli, en güzel, en sorunsuz ve en tehlikesiz toprakları (deprem, sel, kuraklık, orman yangını, heyelan, tipi, fırtına vs. gibi doğal afetlerin asgari olduğu bölge) Lazların olur. Artık Karadeniz’in doğusu bundan böyle Laz’ların kalıcı yerleşim yurdu olmuştur. Lazlar bu yurdu ‘Tanrı Armağanı’ olarak kabul ederler. Ant içerek dünya var olduğu müddetçe bu armağanı koruyup üzerinde yaşamaya devam edeceklerini beyan ederler. Bu yöreye de Kolheti (Laz’ona) adını verirler.

(…)

RİVAYET 2

– Nasıl paylaştırdı Tanrı, dünya topraklarını ve nasıl oldu bizimkilerin Karadeniz ve Kafkasların tepe ve etrafları…

– O zamanlar büyük halklar yokmuş. O zamanlar yalnız, yalnız kendi ocaklarında (topraklar) yaşıyorlarmış. Bu ocakta yedi kardeş bir arada yaşıyorlarmış. Odi, Kaxa, Svana, Lazari, Tuşiya, Guri ve Arya.

– Bir gün Tanrı dünya insanlarını kendine çağırmış, (davet etmiş) ‘Dünyadaki toprakları peylaştırayım istiyorum’ demiş. Böylece dünyadaki tüm toprakları paylaştırmağa karar vermiş. Ocaklar bir hayli çokmuş, pay alabilmek için herkesin sıraya geçmesi belirtilmiş. Bunu Tanrının huzuruna giden 7 kardeşte duymuş. Yedikardeş Tanrının huzuruna çıkınca sersemlemiş, birçok insanı sıraya girmiş bir şekilde görmüş ve aralarında şöyle konuşma geçmiş: ‘Böyle sersemler gibi sıraya girmek niye, zaten Tanrı bize de yurt verecek bizim için iyi olacak. Hele gelin dere kenarına oturalım, onun (Tanrının) şerefine şarap içelim’. (Bu rivayet Lazların İslamiyet’e geçiş öncesi dönemine aittir.)

– Gerçekten de oturmuşlar biraz ötede, dere kenarında… Çıkarmışlar yiyecekleri; ekmek, peynir, hamsi tavalanmış ve termoniyi. (yöresel aşure) Orada testilere de varmış, içi içki doluymuş. Onu da yanlarına alarak başlamışlar keyifle *Tanrının şerefine içmeye…  Toprakları dağıtan Tanrı bize yardımcı olsun demişler.

– Birinci kardeş (Odi) Tanrı babadan yüksekte düzlük yer vermesini dilemiş ve içmeye başlamışlar, aynı anda da şarkı söylemeye başlamışlar. (Şarkı=Çoksesli Arya)

– Ertesi gün ise; eskilerin şerefine içilmiş. Eskiler bizim canımız, sevdiğimiz, komşularımızdır. Biz onların Tanrı huzurunda cana yakın sevgilileriyiz, onlara biz sevgi gösterelim demiş, öbür ikinci kardeş Kaxa. Ve hep birden şarkı söyleyip içmeye devam etmişler. (Şarkı=arya)

– Üçüncüsü; şimdiki, çocuklarımızın şerefine olsun demiş. Onlar canımız, cananımızdır demiş. Erkekler büyüsünler ve daim olsunlar şeklinde dua etmiş. Üçüncü kardeş Svana ve hep beraber içtikten sonra yine şarkı söylemişler. (şarkı=çoksesli+kemençe eşliğinde)

– Dördüncüsü de, bu seferki toprağın şerefine olsun demiş. Tanrı toprak (vatan) verecek ya; anam, babam, çocuklarım burada yaşayacaklar demiş Lazari. Hep birlikte yine şarkılar söylemeye başlamışlar. (Şarkı=Çok sesli+tulum eşliğinde)

– Bu esnada Tanrının önünde sıra da bitmiş. Bekleyenlere ayrıca topraklar da pay edilmiş. Tam o sırada Laz kardeşlerin keyifle yedikleri yemekler de bitmiş. Kendilerine verilecek toprağı almak üzere kalkıp Tanrının huzuruna çıkmışlar. Tanrı bunları görünce; kimsiniz demiş, kimlerdensiniz demiş. Şimdiye kadar neredeydiniz, nereye kayboldunuz diye sormuş. Kardeşler de lazız, önümüzde çok sıra vardı. Biz de o arada dere kenarında oturuyorduk ve şerefine şarap içiyorduk. toprak için kavga etmek, sersemlemek istemediğimiz içim kargaşa yaratmadık demişler. ‘Vereceğiniz her toprak bizim için değerlidir, razı olacağımızdan açgözlülük yapmadık’ diye Tanrıya ifade vermişler. Tanrı da; ‘İyi ama toprak bitti, siz şimdiye kadar neredeydiniz, şimdi ben size ne vereyim’ demiş.

– Laz kardeşler de Tanrıya: Bittiyse bitsin, sen bize iyilik ver, biz başka bir şey istemeyiz, bir de kuvvet ver, daha iyi oluruz demişler. Tanrı o sözlerden sonra yüreği acıyarak ‘Bir yeri kendim için saklamıştım. Ama siz iyi bir halk olduğunuz için size verebilirim. Siz de orada yaşarsınız. Karadeniz’in çevresinden, Kafkasların yamaçlarından doruklarına doğru’ der ve kendine ayırdığı bu toprakları Lazlara verir.

– Bundan sonra kardeşler kendi aralarında konuşurlar. Bu topraklara ne isim verelim diye sorarlar birbirlerine. Tanrının adını mı verelim, yoksa bizim adımızı mı verelim derler. Tanrı armağanı olan bu topraklara, hele-hele çocuklarımızın ve torunlarımızın yaşayacakları bu yere kardeşlerin isteği üzerine Laz’ona adını verirler. (Gürcistan kaynaklı rivayet, alıntı+araştırma)

* Tanrı şerefine kadeh kaldırmak İsevi dinine göre saygı sunmak, dua etmek anlamına gelmektedir.”

Ali İmdat Özçakmak, Dünden Bugüne Arhavi, İSTAD Kültür Yay., İstanbul, 2014, s. 22-24

Kargakara
1978 Ankara doğumlu, felsefe mezunu, öğretmenlik yapan başarısız bir yazar. Kendi blogumda da meraklısına bir şeyler paylaşıyorum.
http://bariskahraman78.wordpress.com

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.