Anasayfa > Edebiyat > Kitaplar (Page 13)

Doğu-Batı Divanı, Goethe

“(…) Söz gelimi, evrensel düşünürün İslam dini hakkında beyan ettiği müspet sözleri kontekstinden tecrit ederek onun Müslüman olduğuna delil göstermek, şairi yeni Cami’ye imam etmekten farksızdır ki maalesef ülkemizde buna da şahit olduk. Böyle bir teşebbüs hem Goethe’ye ve hem Türk okuruna yapılabilecek en büyük haksızlıktır; okurla yazarı buluşturacak asıl

Devamı

Bostan ve Gülistan, Şeyh Sadi-i Şirazi (IV)

“(…) Kaygu, sevinç her ikisi de geçer. İnsan ölünce ikisi de savuşur gider. Madem ki ölüm var, ha birisinin başında taç olmuş, ha birisinin boynunda vergi yükü bulunmuş. Birisi Zühal’e kadar yükselse, birisi de zaruretten zindana girse, ölüm kapısından içeri girince müsavi olurlar. Ecel her ikisinin üzerine saldırınca, birbirinden tanınmaz olurlar. (…)” Bostan ve Gülistan,

Devamı

Divan, Francesco Petrarca

“(…) ‘Çıplak ve yoksul kaldın sen Felsefe’ diyor kalabalıklar, alçak kazançlar peşinde. (…)” Divan, Francesco Petrarca, Çev: Necdet Adabağ, Efil Yay., Ankara, 2012, s. 9 “LV Balat III Giderek daha çok aşkın kölesi olduğunun ayrımına varır. O ateşin söndüğünü düşünüyordum soğuk havalardan ve genç olmayan yaşımdan ötürü, ateş ve işkence ruhumda alevleniyor yeniden. (…)” agy s. 75 “(…) aklıma okuduklarımdan bir şeyler gelir şimdi, son

Devamı

Kendi Hayatımdan Şiir ve Hakikat III, Goethe

“İdam edilmeye götürülen Mesih, kunduracı dükkanı önünden geçerken, tam orada o bilinen sahne cereyan ediyor. Zavallı muztarip, çarmıhın ağırlığı altında yere yıkılıyor ve bunu artık Cyreneli Simon taşımaya mecbur oluyor. İşte o sırada Ahasverus, herhangi bir kimsenin kendi suçu yüzünden felakete uğradığını görünce, ona acıyacak yerde, mevsimsiz bir hakseverlikle muahezelerde

Devamı

Kuşların Yüzeyi, Konrad Bayer

“‘17.12.1932, cumartesi, gece yarısından on dakika önce, Viyana’da doğdum. İlkokul ve lise Viyana’da. Yedi yaşında keman çalmaya zorlandım. Herkes gibi şiir yazıyorum. Trakl’ı çok seviyorum. Resim yapıyorum. gerçeküstücülük beni çok fazla etkiliyor. Şiir yazmaya devam ediyorum, deneysel filmlerde oynuyorum, arkadaşlarımla edebiyat kabaresi kuruyoruz, kendimiz yazıp kendimiz oynuyoruz, geziyorum, evleniyorum.’ 1954-1960 arası

Devamı

Bostan ve Gülistan, Şeyh Sadi-i Şirazi

“Üçüncüsü güzel yüzlü insanlardır ki ehli diller onunla görüşmeğe meyleder. Sohbetini ganimet, ona hizmeti canlarına minnet bilirler. Nasıl ki şöyle demişlerdir: Azıcık cemâl, çok maldan iyidir. Güzel yüz, hasta gönülerin merhemi, bağlı kapıların kilididir. [Güzeli, anası, babası kahr ile kovsalar ehemmiyeti yoktur. O nereye gitse izzet, hürmet görür. Tavus tüyünü Mushâf-ı Şerifler arasında

Devamı

Bostan ve Gülistan, Şeyh Sadi-i Şirazi (II)

“YEMEN PADİŞAHININ HATEMİ TAYİ İLE HİKÂYESİ Bilmem ki bana bu hikâyeyi kim söyledi. Hikâye şudur: Yemen’de bir padişah vardı. Bu padişahın di­ğer adlı, şanlı padişahlardan ileri idi. Hazine bağışla­mada benzeri yoktu. Ona cömertlik bulunu denilse, ya­raşırdı. Çünkü eli yağmur gibi para saçardı. Bu padişah, kendisini dünyanın en cömerdi bildiği için, kimse onun yanmda

Devamı

Kitabü’t-tevasin, Hallac-ı Mansur

“Pervane ışığın çevresinde sabaha kadar uçar da bu hali en tatlı sözlerle hikaye etmek için şekillere döner. Sonra nazlanıp övünür de vuslatta kemale özenerek gururlanır. Kandilin ışığı hakikatin ilmi; sıcaklığı hakikatin hakikati, Alevin içine dalmaksa hakikatin hakkı. Ve pervane doymadı ışıkla, hararetle; attı kendini alevlere. Şkilller hala beklemede. Haber verecek diye bakış

Devamı

Sarhoş sarhoş ayaklarını vurarak ateşe atıldı.

Mantıku’t-Tayr, Feridettin-i Attar “Bir gece pervaneler, daracık bir yere toplanıp mumu araştırmaya koyuldular. Hepsi de deiler ki: Birisi gerek ki istediğimizi arasın, bulsun. Bize birazcık olsun haber getirsin! Bir pervane uçup gitti. Uzaktan bir köşk gördü; köşkün içinde de nur gibi bir mum vardı. Dönüp defterini açtı; anladığı kadar mumu anlatmağa çalıştı. O toplulukta ulu

Devamı